25 Ekim 2012 Perşembe

bir ölü bir yaralı var kalbinde -bölüm 18-


yolda yol olsa
her yer trafik yollarını siktimin memleketinde
eve geldik
arabayı park ettim
-lütfen yalnız binme selim dedi
    *emin olabilirsin dedim
teşekkür etti
beraber asansöre bindik
yine sadece tokalaşma ve görüşürüzden ibaret bir vedalaşma ile ayrıldık
eve geldiğimde aklımda iki tane plan vardı
birincisi kira konusunu çözmek
ikincisi de kadir ve burcu ile konuşmak
birinci plan için paraya ihtiyacım olduğundan
ikinci planla başlamaya karar verdim
aradım bacanağı
-kadir napıyon
   *oturuyoruz burcuyla
-ne zaman biter işin
   *hemen de bitirebiliriz hayırdır
-konuşalım biraz
   *dükkana geçerim birazdan
-tamamdır
dükkana gittim
bir müddet bekledikten sonra kadir geldi
-hayırdır
    *otur bakalım
iki de çay aldık
-kadir ilk seninle konuşmak istedim,ne yaptınız bu evlilik işini
    *daha net tarih koyamadık
-takriben?
    *o yaz sonu olsun diyor,ama herşeyi alamadık daha,babam da yardım ediyor ama adamı zor duruma sokmak istemiyorum
bana kalsa yaz başına sarkıtmak istiyorum
-sen tarihi maddiyattan dolayı mı ileri almak istiyorsun
    *ya bilader çekilmiyor,hem en iyilerini alalım diyor hemde hemen evlenelim diyor,yani yüz versem bir sürü borcun altına sokucak beni
-ne kadar ihtiyacınız var
    *zaten kiraya çıkacaz mecburen,bazılarının taksidini ödüyorum,bazı şeyleri de onun ailesi aldı,çok ilgileniyorlar
sağolsunlar,tam şu kadar lazım diyemem ama daha var,günlerdir vazgeçirmeye çalışıyorum kalbini kırmadan
-tamam vazgeçirmeye çalışma,eksik ne varsa söyle ben alayım,borcun bana olsun
    *lan olm olur mu öyle hiç
-lan bi de dediğimi yap amk
    *iyi tamam konuşurum burcuyla
-tamam ara şimdi
    *şimdi mi?
-evet ara gelsin bugün dükkandayım,bir de 3 ümüz görüşelim
 aradı kadir
bir süre sonra o da geldi
bir a4 birde kalem verdim ellerine
-hiçbirşeyiniz yokmuş gibi en baştan liste yapın sonra aldıklarınızın üzerini çizin dedim
ben biraz oyalanırken
onlar kavga ederek listeyi hazırladı
dediğim gibi düğün için ne gerekli ise yazmışlar
bir ocak kurmak için ocak söndüren bir liste
10bin tl civarında bir para ile hemen evlenebilirlerdi
çağırdım kadiri yanıma
-git ailenle mi konuşuyon,kızın ailesi ile mi konuşuyon kiminle konuşacaksan konuş,
bir düğün tarihi alın,bunları ben hallederim,hesabına da yazarım dedim
    *tamam bilader eyv dedi
dükkandan ayrılıp
bankadan para çekerek
geçmiş ayların hesabını yaparak
tekabül eden kira bedelini ve aidatı bir zarfın içine koydum
eve çıktım
-nasılsın yazılı bir mesaj gönderdim
  *annemle oturuyoruz sen nasılsın diye cevapladı
-dükkandaydım eve geldim,müsaitsen görüşebilir miyiz
  *bişey mi oldu selim?
-hayır,müsait olduğun zaman haber verir misin?
  *selim ne oldu lütfen söyle
-korkulucak bişey yok niye böyle heyecanlandın ki
  *evde misin şimdi
-evet

5 dakika sonra kapıyı çaldı
biraz baktı bana
-ne oldu dedi merakla
   *tuğba bişey yok,sadece şunu vericektim dedim zarfı uzatarak
-ya off bunun için mi görüşmek istedin
   *ne olduğunu biliyor musun
-mektup mu yazdın diye biraz da sevinerek aldı
zarfı açtığında suratı birden düştü
ters ters baktı bana
-şaka yapmayayım mı bundan sonra sana dedi
    *ben kiracıyım sende ev sahibi,gecikmeli bir şekilde kiramı ödüyorum,şaka nerde tam olarak anlayamadım
-içine bir kaç lira değil bir kaç satır yazsaydın daha çok sevinirdim ev sahibin olduğuma dedi
zarfıda bırakıp gitti
deneme yanılma yolu ile hata yaptığımı anlamış olmuştum
tamam hata yaptım ama kızın peşinden gidip
-tuğba,ev kiranı vermek istediğim için özür mü dileyecektim
ne siktirboktan bi durumsa içinden nasıl çıkacağımı çözemedim
tamam amk siki tuttuk bana bir sürü trip yapar şimdi bu diye de darlandım biraz
geçtim içeri
ne bok yiyeceğimi düşünürken yine kapı çaldı
-yürüyelim mi biraz selim dedi
ya bu kızın ayarları bozuktu
ya da ben oldukça tecrübesizdim
  *nereye dedim
-havalar güzelken yürüyelim işte
  *peki,bi kaç dakika bekleticem
-sorun değil bekliyorum
aşağı indik
kapıda iken onun da ne tarafa yürümek istediğine dair bir fikri yok gibiydi
bende olanları kavramaya çalıştığım
onu çözmekle meşgul olduğum için şapşal şapşal bekliyordum
-yürümek istemiyor musun yoksa diye sordu
    *ne tarafa gidicez dedim
seçti bir taraf
sanki labirentteyiz amk
götlük bende ya sağ ya sola gidicez zaten
-bişey sormak istiyorum selim dedi
    *buyur dedim
-kızdın mı bana dedi
    *kızmak demiyelim,anlayamıyorum sadece
-bazı mutluluklar para ile alınamıyor gibi ağır felsefi bir cümle kurdu
bu cümleden her sonuç çıkabilir olayı her yöne bağlayabilirdik ama deşelemedim
    *bazı kararları verirken kendini benim yerime koy,bir cd parası için benimle kavga ettiğini düşün,ben hala yanlış yaptığımı
düşünmüyorum
-herkes kendince haklı zaten,kapatalım bu konuyu lütfen dedi
    *almayacaksın yani öyle mi dedim
-hayır lütfen
    *bunun altında kalmama gerginliği ile mi yaşamamı istiyorsun
-hiç şeyin altında değilsin selim,konuyu kapattık
    *peki dedim imalı bir şekilde
-nereye gidelim diye sordu konuyu değiştirmek için
gittik oturduk bir yere
konuştukça konuştuk
hiç bir zaman eski sevgililerimden bahsetmemi istemedi
belki çok merak ediyordu ama hiç sormadı
gittiğimiz yerlerde ben ödeyeceğim dediği zaman söz geçiremedim
3 kere bir yere gidiyorsak birisini mutlaka o ödedi
hiçbir zaman gelmem demedi
veya bu konuda tehdit etmedi
ben teklif ettiğim zaman 100de 95 ine iştirak etti
en büyük tartışmamız nereye gideceğimiz veya ne yapacağımız konusunda oldu
gerilecek bir ortam olduğunu farkettiği zaman
haklısın dedi
gereksiz yere özür dilediği de oldu
benim kızabileceğimi düşündüğü hiçbir şey yapmadı
yemek konusunda ve diğer tüm konularda annesi bana herhangi bir şikayetle hiç gelmedi
o kadar iyiydi ki
bir sevgiliden daha çok
en iyi dostum gibiydi
annesi ve babası durumuzu bildikleri için
tuğba ile çıkmadan önceki samimiyeti kaybettiler
benimle aralarına biraz daha mesafe koydular
bu mesafenin sebebi artık kızları ile birlikte olan birisi olmamdan kaynaklı idi
her ne kadar beni çok sevselerde
bana çok yakın olarak tuğba ile arama girmekten kaçındılar
aşkı tuğba ve benim yaşamamı istiyorlardı,onlar mutluluğumuzu ilerden izleme taraftarıydılar
tuğbaya izin konusunda hiçbir sıkıntı çıkarmadılar
tuğba cevap verdiği sürece hep ona sordular nerde  olduğunu
ve her dediğine de inandılar
ben tuğbanın bana tüm yaptıklarına karşılık olarak
dediğinden hiç dışarı çıkmadım desem yeridir
eskilerden kalma kızların aramalarına kayıtsız kaldım
yolda gördüklerimden baş çevirdim
zaten evin önünde park halinde olan arabaya hiç onsuz binmedim
kadirlerin evlilik tarihi yaklaşınca da tuğbanın da bilgisi ile kadirde kaldı araba
bir buçuk ay böyle geçti
somut olarak
ilişkimizin ismini koymak dışardan bakıldığı zaman aşk
içerden bakıldığı zaman ise iyibir arkadaşlıktı
zira ne ben ona canım ve türevlerini söylüyordum
ne de o bana
henüz özledim bile demiyorduk
zaten seni seviyorum u hiç saymıyorum
kadirle burcunun düğünlerine 15 gün kala
ben dükkana daha çok gider
geceleri de daha geç gelir oldum
bu zamanlarda artan mesajlaşmalarımızda bile özledim yazmadı tuğba
özlediği zaman kendisi geliyor
oturabildiği kadar oturuyor,gitmek istediği zaman dükkanı elemana bırakıp eve kadar eşlik ettikten sonra
geri geliyordum
nedendir bilmem
onun bu hallerine bende ayak uyduruyor
daha önce defalarca açılmış olmama rağmen seni seviyorum diyemiyordum
bir gün dükkanda otururken haber vermeden yanıma geldi
-vaktin var mı biraz selim dedi
     *tabi buyur ne içersin diye sordum
-bişey beğendim de onu almak istiyorum ama senin de fikrini almak istedim dedi
     *tamam nedir?
-kıyafet
     *nerde peki
-almadım henüz ne zaman vaktin olur diye sordu
     *şimdi gidebiliriz istersen dedim
sevindi,kalktık dediği mağazaya gittik
düğün için bir kıyafet beğenmiş
-nasıl diye sordu beğenmemi istercesine mutlu bir şekilde
     *çok güzel dedim
-gerçekten beğendin mi
     *evet çok güzel gerçekten dedim
-sana da bişey ayırttım onu dener misin lütfen dedi
      *ama tuğba derken lafı ağzımdan alıp
lütfeni tekrarladı
      *tamam deniyorum dedim
girdim içeri harika ötesi bir gömlek seçmiş gerçekten
cuk diye de oturdu
-beğendin mi?
      *evet çok beğendim
-ama hiç beğenmiş gibi gözükmüyorsun
      *bu ikisini paketler misiniz?diyerek gerçekten beğendiğimi belirtmek istedim tuğbaya
gülümsemesi yeterliydi benim için
paketlemeler yapılırken
-bir şartla kabul ederim hediyeni dedim
      *ne şartı diye sordu
-sen bayram değil seyran değilken bana hediye alıyorsan,bende sana bu kıyafeti almak istiyorum
      *ya ama seni kıyafeti aldırmak için çağırmışım gibi olur
-gömlek kalsın o zaman mı diyeyim
      *tehdit ediyorsun ama
-lütfen dedim onun dediği gibi
ve benim dediğim gibi oldu
o bana gömlek
ben ona kıyafet aldım
iki gün bana o kadar iyi davrandı ki
sürekli nasıl olduğumu
yorulup yorulmadığımı
işlerin yoğun olup olmadığımı
yemek yiyebilip yiyemediğimi
aç isem bişeyler getirebileceğini
söyledi durdu
hepsine aynı iyilikle cevap verdim
ikinci gün sonunda gündüzden sormaya başladı bugün kaçta çıkarsın diye
-eğer bişey yapmak istiyorsan şimdi de gelebilirim dedim
ama her defasında hayır bişey yapmak istediğimden değil sadece soruyorum dedi
akşam 10 civarında da müşteri çok mu daha
yine iki de mi kapatırsınız
yorgun musun
uykun geldi mi diye sormaya başladı
hay amk kesin bi bok var amk
yada beni çok özledi herhalde diye düşünüp
1 saate evde olurum dedim
-iyi peki dükkandan çıkmadan önce haber verir misin lütfen dedi
herhalde beni ya kapıda yada pencereden görmek istiyor diye düşünüp
ona da tamam dedim
-dükkandan şimdi çıkıyorum
-şurdayım
-şuraya geldim
-apartın girişindeyim gibi mesajlarla eve geldim
ama tuğba ortalıkta gözükmüyordu
açtım kapıyı önce bi içeri gireyim sonra anlarız derdini diye
kapıyı açınca ışık ben yakmadan açıldı salondan
ne oluyor amk diye içeri girdim-----------(burda bıraksam sikerdiniz beni bayram bayram)
beyler odada muhteşem bir parfüm kokusu var
bir kaç adım attım
yemek masamın üzerinde yanan iki tane mum gördüm
bi kaç adım daha attım
tuğbanın yansımasını gördüm
ışığı açtığımda ise
üzerinde aldığım kıyafetten daha dikkat çekici olan bişey vardı
tuğbanın makyaj yapmış olması
önce gözlerime inanamadım
harbiden tuğba mı lan bu diye ikilemde kaldım
ama gülüşü onu ele verdi
çünkü kimse onun gibi gülemezdi
ben hala neler olduğunu anlamaya çalışırken
yanıma yaklaştı
1 adım mesafesinde durdu
yanlış bişey sormak veya söylemekten korktuğum için susmayı yeğledim
bir müddet gözlerime gözlerime derin derin baktı
heyecandan arka arka yutkunduğumu hatırlıyorum
ulan öyle güzellik mi olur amk
-selim
    *efendim
-selim
    *efendim
-bişey demiyecek misin
    *ne olduğunu anlamaya çalışıyorum şu an
-gördüğün kadarı ile ne anladın
    *makyaj yapmışsın
-başka
    *mum yanıyor
-başka
    *kıyafet çok yakışmış
-peki niye olduğunu biliyor musun
    *hayır
-burcu düğününde makyaj yapmam için ısrar etti,ama ben eğer yapacaksam ilk senin için yapmak istedim
    *çok güzel olmuşsun
-teşekkür ederim,aynı zamanda bugün doğum günüm
    *bilmiyordum,keşke haberim olsaydı
-sadece annem ve babamın haberi var,onlara da iki senedir kutlatmıyordum,bu 3.senesi ilk seninle kutlamak istedim
    *çok teşekkür ederim ama keşke haber verseydin,pasta falan yaptırıp hediye alsaydım
-gerek yok selim zaten hediyeyi almış oldun,pastayı da annem yapmış
    *ben yine de çok mahçup oldum,en azından annene sorup öğrenebilirdim tarihini
-lütfen bu benim seçimimdi,hadi pastayı keselim dedi
mumları yaktık
üfledi
-iyi ki doğdun dedim elimi tokalaşmak için uzatarak
     *teşekkür ederim diye uzattı elini
kestiğimiz dilimi bir tabağa koyup birer çatal aldık sadece
film seçtim izler miyiz dedi
tabi dedim neden olmasın
zaten hazırlığı yapmış kendisi açtı
bastı play butonuna
odanın ışığını da kıstı biraz oturmadan önce
başlarını biraz izledikten sonra
-hediye istenmez ama ben bir hediye istiyorum senden dedi
ben isteyeceği hediyeyi söylemesi için beklerken
-isteyebilir miyim diye sordu
    *tabi emret
-emir değil rica ediyorum,hatta yalvarırım
    -est. söyle lütfen
sarılmayı bırakıp
önce gözlerime baktı uzunca
-bundan sonra pastlarımı hep sen alır mısın lütfen dedikten sonra utanmış olsa gerek başını önüne eğdi
çenesinden tutup hafifçe kaldırdım
    *ben sana hediyemi seni ilk gördüğümde verdim tuğba dedim kalbimi vermiş olmayı kastederek
gülümsedi
filmi biraz daha izledikten sonra
o normalde o saatlerde uyuduğu için yorulmuş olsa gerek
esnemeye başladı
bir müddet sonra da esnemelerini engellemeye başladı
sonra başını omzuma koydu
ben uyur sanıyordum ama
kendi kendine tane tane konuşmaya başladı tüm içini dökerek
-bana alınabilecek tüm hediyeleri alacak kadar param vardı ama
hiçbirisi bir oyuncak ayı kadar sevindirmemişti beni,
o kadar çok korkuyordum ki benden vazgeçmenden,
senin vazgeçtiğini düşündüğüm anlarda ben hatırlatmak zorunda kaldım kendimi sana
hiç de kızmadım sana çünkü haklıydın,
başkasını seviyorum diyen birisini bırakmakla
hem beni anladığını düşünmek istedim
hemde gitmeyeceğine güvenmek
sonradan anladım daha güvenemeden seni görmemeye dayanamaz olduğumu
geç bile kalmışım aslında
devam etseydim eskisi gibi
gidecektin,belkide hiç gelmeyecektin
vazgeçtiklerim,boşverdiklerim,üzdüklerim,umudumu kestiklerim de beni bırakmaya başlayınca yalnız başıma
o zaman anladım değerini dedi
 ona yakın olan elimi avuçlarının içine aldı,kafası omzumdayken
yüzümü ona çevirip
diğer kolumla sarıldım
önce kıytırık bir sarılma oldu ama onun da sarılma isteği ile daha da rahatlaştı sarılma girişimim
-bundan sonra tek bir amacım var tuğba dedim
    *nedir diye sordu
-her aklına geldiğimde sana iyi ki dedirtmek
daha sıkı sarıldı
teşekkür mırıldandı
sonra başı boynumda elim omzunda
yüzlerimiz filme döndü
o ne yaptı bilmem ama ben pek izleyemedim filmi
filmin bitimine mütakip cast akarken bile hiç kıpırdamak istemedi
bende pek şikayetçi olmadığım için sesimi çıkarmadım
elimi tutarken ki cansızlığından anladım uyuduğunu....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder