29 Eylül 2012 Cumartesi

3. hikaye 1 ekimde başlıyor

ilk part 1 ekimde

-3. hikayeden alıntılar-
yaprak seven kelebek
yaşadığımız her üzüntü gelecekteki mutluluğumuz için geçilmesi gereken birkaç kötü adım
***
galiba yalnızlık eline geçen bir çift konser biletini çevrende gördüğün en mutlu çifte iç çekerek ve hafiften gülümseyerek vermekti...
***
aşk denilen bir sihir benim için
seni seviyorumlar hep hokus pokus
kalp yanılması,,yalnızlık şaşması
görülmemiş bir numara yapar mısın bana
kaldır kalbimdeki pelerini
ve mutluluk saçılsın mesela...
***
ayrılık koşu bandında koşmak gibidir.
attığın her adım acı'ya basar.
sen acıda kalırsın
hayat ağırlığınla akar gider
durdur ve koşmaya devam et
belki yetişemezsin bir süre mutluluğa ama
yakalanmak için yavaşlamış yalnızlar var.
***
ya ben yeterince çıra değildim
ya da kaderim çok rüzgarlı...

                                                                        -takipte kalın-


                                                                       






adını ne koysam -FİNAL-

-FİNAL-

yalancı çıktı
hemde tam karşıma
zaten sinirliydim sıkılmıştım peşinden koşmaktan
bir de polis tarafından sapık muamelesi görmüştüm
-dur dedim
durmadı
-sana diyorum dur sinirlendirme beni dedim
-şimdi kimin için dövüceksin dedi
-kimseyi dövdüğüm yok dur konuşalım dedim
-konuşmak istemiyorum kelebek dedi
-tamam hatamı kabul ediyorum özür dilerim dedim
aslında bunları konuşurken ne yaptığımın da tam olarak farkında değildim
yalvarıyordum kıza beni affet diye ama aslında sikimde bile değildi amk
peşinden koştuğum şeyin aşk değil de
kendimi affettirmek olduğunu farkettim
affetmese ne olurdu?
ne kaybederdim
o anlık ki düşüncelerle
-iyi peki sen bilirsin dedim
-bilgeye mi gidiyorsun dedi arkamdan
-senden gidiyorum yalancı dedim
-offf diye derin bir iç çektikten sonra
-sen hayaller kurduruyorsun ama kurarken bile yıkıyorsun kelebek hayallerimi dedi
-herkesin hayal yıkıcısı oluyor maalesef dedim
-görmek istemiyorum seni bir daha dedi
-nedense hiç üzülmedim dedim
-yalan söylüyorsun, yoksa kapıda yatmazdın günlerce dedi
-benim için kapılarda beklemek zor olmadı ama senin aşağı inmemen zor olsa gerek dedim
-nerden biliyorsun öyle olduğunu diye sordu
-uzatmıyorum yalancı geleceksen buyur gel dedim
-ne kadar vurdumduymazsın sen yaa diye surat yaptı bana
-he öyleyim hadi eyvallah dedim
-gidemezsin olm bana açıklama yapmak zorundasın dedi
-sabaha kadar açıklarım, binbir tane yalan söyleyerek açıklarım senin yaptığın gibi,ama şimdi bana inanmazsın
benim sana hiç inanamadığım gibi, dedim
-ben yalan söylemiyorum artık dedi
-ben söylüyorum kızım ben artık yalan söylüyorum, seni sevmiyorum ve hiç umrumda değilsin dedim
-bu yalan mı dedi?
-zormuş değil mi neyin yalan neyin gerçek olduğunu anlamaya çalışmak dedim
-şimdi de geçmişi başıma kakma zamanı mı geldi kelebek dedi?
-neyin zamanı olduğunu bende bilmiyorum dedim
-hiç sevmiyorsun dimi beni dedi
-bana göre evet sana göre hayır, yada kime göre evet kime göre hayır neyse pek de önemi yok artık diyerek gitmek istedim
-sadece bişey merak ediyorum dedi
durup merakla dinledim
-farzet ki ömrümüzde birbirimizi ilk defa şu an yolda çarpışarak gördük dedi
-ee dedim
-sever miydin beni dedi
-ben bilgeyi sevdim de ne oldu?sen beni sevdin de ne oldu? dedim
-keşke tanıştırmasaydım seni dedi
-bilgeye sen verdin değil mi numaramı dedim
cevap vermedi
-sen verdin değil mi dedim
-böyle olacağını bilmiyordum dedi
-amacın neydi ki?diye sordum
sustu
-bir gün acı çekeceğimi bile bile neden böyle bir şey yaptın yalancı dedim
-bilmiyordum kelebek dedi
-bilgeden sonra bir orospuya isyan ederek kimseyi sevemeyeceğimi biliyordum, aslında ikiymiş ama haberim yokmuş,
çok yazık dedim
sinirle gözlerime baktı ona da orospu dediğim için ama sesini de çıkaramadı
-ah gülçin ah senin bezin herkesten daha temizmişte haberim yokmuş dedim
konuşmak istedi
-şu an sinirim çenemde ellerime geçmeden siktir git yalancı dedim
-ağır konuşuyorsun ben böyle olacağını bilmiyordum dedi

****
   -bir daha karşıma çıkma yalancı diyerek ayrıldım yanından
   her işte bir hayır vardır derler ya
   hakaten öyle olduğunu
   memlekete dönüp babama askere gitmek istediğimi söylediğim de anladım
   başvuru yapıp tecili bozdurduk
   ve askeriyeden haber bekledim
   bir buçuk ay civarı beklerken
   yalancı süreklii görüşme fırsatları yaratmak için memlekete geliyor
   geldiği zaman ablam vasıtası ile geldiğini haber veriyor
   ablam ananeme yemeği benim götürmem konusunda ısrar ediyor ama ben götürmüyordum
   asker yemeği verdiğimde
   yalancının da geldiğinii gördüğüm için
   kendi yemeğimi terkederek babamı oldukça kızdırdım
   annemde söylensede durum pek değişmedi
   -bu kadar rahatız ettiysem ben giderim kusura bakma ben giderim diye bir mesaj attı
   cevap bile vermedim
   askerlik gelsede kurtulsam moduna çoktan geçmişştim bile
   salya sümük ama paralıca gönderildim askeriyeye
   hatta peder bey enişte ablam ve annem kendileri bıraktılar zahmet edip
   selamın aleyküm girdik üst baş ayarlaması
   yatacak yiyecek derken
   ilk bölümü geldi de geçti bile askerliğin
   her aile bireyi ile telefon görüşmemde
   çok özlendiğim ve dikkatli olmam konusunda uyarılırken
   ablamın benimle tek konuşabildiği şey yalancıydı
   -her gün arıyor haber var mı?iyi miymiş diye soruyor dedi ablam
   -ona söyle salak salak sorular sormasın,kurşunu sık sonra iyi misin diye sor ohh iyiymiş vicdana mı gelmiş dedim
   ablam yine şöyledir böyledir seviyormuş pişmanmış otmuş bokmuş sürekli onun savunmasını yapınca
   -bir daha beni arama abla diye de onu da uyardım
   askerliğin geri kalan kısmı başladığında tüm bu sorunları düşünmekten
   memleki özlemekten
   sistematik işleyen askeri işlerinden sıkıldığım için
   biraz mallaştım
   bu mallaşma bana yalnızlığı beraberinde getirdi
   tek başıma oturup salak salak sağa sola bakıyordum boş vakitlerimde
   bir gün eğitim sırasında ablamla eniştem ziyarete geldiği için izin alarak bölükten ayrılıp
   nizamiyeye gittim
   onlarla görüştükten sonra giderlerken ablam bir mektup tutuşturdu elime
   gönderen kısmında seni seven birisi işte yazıyordu
   yalancı olduğunu anladığım için ablama geri vermek istedim
   ama okuman lazım mış kelebek oku sonra atarsın dedi
   ziyaret bitti
   ben bölüğe geri döndüm
   eğitim saatinin bitmesine az kaldığı için eğitime katılmadan içbahçeye oturarak milletin gelmesini beklerken
   mektubu okumalı mıyım okumamalımıyım onu düşünüyordum
   bir tane çavuş
   -aranızda fakir piçi var mı lan diye bağırdı iç bahçeye
   halbuki iç bahçede bir tek ben vardım oturan
   yanıma elindeki iki çayla beraber geldi
   -çayı veririm ama borcun olur.bozuk yokmuş ibne çaycıda dedi
   bu çavuş komutan postası
   alanyalı
   piçin en önde gideniydi beyler
   oturduğu zaman onu dinlemek için çevresinde en az 5 kişi gezerdi
   öyle bir piçti ki gülmek için sadece bakmanız yeterliydi
   fakir piçi diye bağırıp çayı bana verince bile sen kime piç diyorsun lan diyemedim
   oturdu yanıma
   -çayı ısmarladık anlat bakalım bişeyler dedi
   -ne anlatayım dedim
   -amk onu da mı ben söyleyeyim konuş işte dedi
   -mektup gelmişte okusam mı diye düşünüyorum dedim
   -sıkıcısın çavuş ver çayımı geri başka birisini bulayım dedi bana
   -içtim ama birazını dedim
   -o zaman mecbur konuşacaksın var mı manita dedi
   -yok dedim
   -yalanlarını sikim bu kimden geldi o zaman dedi
   açıklama yapmaya çalışırken
   bir komutan yanımıza koşarak gelip
   -amına çakim arkadaşım yemek öncesi seksi sevmiyorum demiyor muyum ben sana?dedi
   bu gelen o alanyalı çavuşun bölük komutanıydı
   -çay tazemi diye test ediyordum komutanım dedi
   anında bir tokat yedi komutanında
   -amına çakim sallama çayı test etmek sana mı kaldı diye
   bölük çavuşunu bulup getirmesini söyleyerek ayrıldı yanımızdan
   -bu da benim kocam işte hem siker hem döver tam türk kocası diyerek kendi kendi ile bile dalga geçebilen bir piçti
******

   bir süre onu göremedim
   ve bir yalnız yakaladığımda
   elime iki çay alıp
   -fakir piçi lazım bir tane dedim
   -valla çok fakirim dedi
   bir sigara istedi
   -okudun mu mektubu diye sordu
   -okumadığımı söyledim
   -o zaman senin durum benden de karışık hacı dedi
   ben anlattımm o dinledi
   o anlattı ben dinledim
   ama öyle bir anlattı ki
   bu kadar piç birisinin tek bir kişiyi sevmiş olabilme ihtimalini
   bölükteki kime sorsanız inanmazdı
   bende herkes gibi alanyada hergün bir karı ile yatan
   birisi sanmıştım
   belki de bu yüzden o kadar çekici geldi bana hikayesi
   benim aşk durumum için de
   -yeşil çamda sana rol vermişler haberin yok bu ne biçim entrika amk dedi
   -aga ayıptır sorması yok mu amk alanya rus cavur bas geç bu ne işkence etmişsin kendine dedim
   -herşey am mı olm?öyle olsaydı gülçini sikerdin,dedi
   -haklısın ama ellerine dokunmaya bile kıyamadığım bilge başkasından hamile dedim
   sürekli konuştuk
   o bana gelişmeleri anlattı durdu hep
   benim askerlik bittiğinde o uzun dönem yaptığı için askerliğe devam etmişti
   benim askerlik bittiğinde otobüste okudum mektubu
   aynen yazıyorum
   -aşk salaklıkmış
   aptallıkmış,yeri gelince orospuluk,yeri gelince hanımefendilikmiş
   nefreti de varmış,başkalarının mutlu olmasını istemekte
   aşk yalan öylemekmiş hemde en sevdiklerine bile
   aşk annen hasta iken sadece yaşıyor mu diye bakmaya gitmek iken
   sevdiğin senden ayrı iken yollardan gözünü çevirememekmiş,bir umut gelir diye
   aşk gururmuş
   delice sarılmak isterken dönüp arkanı yürüten
   bağıra bağıra seni seviyorum demek isterken susup yutkunmakmış
   oyunmuş aşk
   hiç bilmeden oynanan kimi zaman kaybettiren
   kimi zaman geçici kazandıran
   tokat atanın,küfür edenin adamlığına salaklık
   başkasına sevdirmeye çalışırken kendin aşık olarak aptallık
   değerini herkese verenlerin seviyesine çekerek orospuluk
   iyi kız olmak için hanımefendilik
   hala onu sevdiğin içinde nefretlik
   ve ilk gördüğümde kendime yalan söyleyerek senden etkilenmemiş yalanı rolünü oynadığım için sen haklısın
   çok sevdim kelebek
   aldım kalbime koydum
   ellerimi inandırdım artık
   senin ellerinle dolu diye
   kimseleri tutamaz
   kalbimi inandırdım artık bir kelebek olacak diye
   nasıl olur bundan sonra bilmem
   bana nasıl bakarsın bilmem
   adımı ne koyarsın bilemem
   ama ben senin adını aşk koydum
   ismin kalbime daim hayırlı olsun...


   **kimseye haber vermeyecektim aslında memlekete dönüyorum diye ama
   ablama söyledim
   ve benii otogardan eniştemin alıp alamayacağını sordumm
   taşınması gereken valiz ve aile bireyleri için aldığım ufak tefek hediyeler vardı
   ablam tamam hallederiz dedi ama
   otogarda beni bekleyen bir enişte göremedim
   ablama telefon açıp nerde kaldığını sordum eniştemin
   gelmek üzere olduğunu söyledi
   15 dk kadar bekledikten sonra gelen eniştem değil
   yalancıydı
   anlayacağınız ablam da yamuk yapmıştı bana
   utangaç suratı ile yanıma yaklaşıp
   elini uzattı hoşgeldin diyerek
   ne yapacağımı bilemedim
   bildiğim tek şey
   askerliğim süresince hergün benim nasıl olduğuma dair ablamdan bilgi almış olması
   ve sesimi duyabilmek için ablama telefonunun sesini açması için yalvarmış olmasıydı
   ayrıca yazdığı mektup
   oraya gelişinde çok büyük umutlar olduğu belliydi
   belli ki beni çok özlemişti
   belli ki hatalarından oldukça ders almıştı
   zira suratıma bile bakamıyordu
   bazıları allah'a aşk diye dilenirken
   ben dibime gelmiş aşka surat yapıyordum aslında
   yaptımda devam de ettim yapmaya
   kendi mutluluğumdan geçtim
   alanyalı piçin ne bok yiyeceğini merak ediyordum
   çünkü yanına gelecekti çok sevdiği
   benden bi sikim olmazdı zaten
   affettim demedim yalancıyı hiç
   ama küs gibi de olmadım
   ne başkası ile beraber oldum
   ne de seviyorum dedim yalancıya
   o aramazsa aramadım
   ablamın düğünü öncesi yalancıyı istemek üzere evlerine gelme isteğinde bulunan bir aile olmuş
   ama yalancı o gün açıklamış annesi ve abisine beni sevdiğini
   düğün gecesi herkes oynarken konuşmak istediğini söyledi
   sonra konuşuruz diye sallamak istedim ama çok önemli deyince merak da ettiğim için kabul ettim
   dışarı çıktık düğün salonundan
   üzerine inanılmaz yakışmış kıyafeti
   kuaförünün yaparken bile çok zevk aldığına inandığım dalgalı bukleli uzun saçları
   arkasında ben
   yola düştük
   çok geçmeden oturdu bir halk otobüsü durağına
   kendi kendine çok düşünmüşş olduğu akmak üzere olan gözyaşları ile belli oluyordu
   çoook uzun bir konuşma bekliyordum ama
   -mutluluk bana geldiğinde ellerimi tutan sen olur musun kelebek dedi
   cevap vermedim başım önde düşünürken
   -özür dilerim diye kalktı yanımdan
   gitme de demedim kal da demedim
   bu onu uzunca bir süre hiç göremeyeceğimin iilk günüydü aynı zamanda
   zamanla staja başlayıp çalışırken
   çok güzel kızlarla tanıştım
   çoğu için sadece bir tekliif yeterlii gözükürken hiç birisine teklif etmedim
   sürekli alanyalı piç ile temasta oldum
   askerlik süresince onu her arayışımda kızla aralarında ne olduğunu sordumm
   kimi zaman mutlu kimi zaman üzgündü
   askerlik sonrası onu ziyarete gittiğimde de
   beraber gezdikleri
   oturdukları
   tanıştıkları yerleri göstermesi için resmen yalvardım
   kızı da görüp küçük bir tanışma fırsatı buldum
   beraber staj yaptığım bir piçten duydum ilk
   panpa lafını
   daha sonra inci geyikleri ile gülmekten tanışmamız ve birlikte takılmamız çoğaldı
   bana kullanmmadığı yedek niki olan
   yarrak siken kelebek'i verdi
   hikayeler okudum inciden
   sonra bende yazmaya karar verdim bir tane
   alt yapıyı alanyalı piçin hayatından alıp
   sözlerle ve benzetmelerle süsleyip yazdım
   bende bilmiyordum
   o kadar sevileceğini
   tam bir senemi aldı yazmak
   herşey iyi güzel hoştu ama
   alanyalı piç öğrenince üzüldü yazdığıma birazda kızdı
   -şu tarihte alanyaya gel dedi
   gittim işten izin alarak
   ben beni dövmesine bile razıyken
   iki gün çok güzel ağırladı beni
   hikaye hakkında konuştuk
   orası öyleydi burası böyleydi diye
   ben aranız nasıl diye sorduğumda
   -ikimizde mutluyuz cevabını verdi
   giyindik ikimizde
   bilmiyordum nereye gideceğimizi
   sorduğumda
   -sen bu gece cezanı çekeceksin,bende sana eşlik edeceğim içerken dedi
   cezadan kasıt hesap ödemek sanıyordum
   çok lüks bir mekana gittik
   içeri almak istemediler bizi
   bir kaç telefonla ayarladı alanyalı
   girdik ben oturacak yer bakarken
   -bekle dedi gözlerinde anlam veremediğim yaşlar var iken
   -hayırdır lan dedim
   -tanımadın mı dedi gelini göstererek
   -yoo kim bu dedim
   -siktir et bende tanıyamışım zaten 8 senedir dedi
   ben sadece
   -hassiktir diyebildim ani tansiyon düşmesi sonucu yere düşerken
   o tuttu ellerimden
   -şimdi içmek için bahanemiz var dedi
   seven kişi o iken
   ben o kadar üzüldüysem
   onun neler yaşadığını sormaya bile korktum
   daha önce götürdüğü bir yere gittik
   bank'a
   yıllardır beraber oturdukları bankta
   hiç konuşmadan denize bakarak içti
   hiç bağırmadı
   kimseye küfür etmedi
   tatsızlık çıkarmadı
   ama çook sarhoş oldu
   susmuştum bende dinlenmiştim biraz ağlamaktan ama
   ayağa kalkıp denize yaklaşarak
   ellerini havaya kaldırdı
   3 4 dk kadar bekledi
   elleri havada iken öpülmesi gerekiyordu halbuki ebrusu tarafından
   -hadi gidelim dedim dayanamadığım için
   -o ne dedi biliyor musun kelebek dedi
   -hangisini soruyorsun ki dedim
   -ben mutlu olmayı çok hakediyormuşum..çok iyiymişim mükemmel kalbim varmış,yalan dimi kelebek dedi sarhoşlukla
   -hayır doğru dedim
   -sus orospu çocuğu sus,senin de amına koyim sende gideceksin beni yalnız bırakacaksın da yol mu yapıyorsun dedi
   -yok be olm herşeyde bir hayır vardır üzülme diye tesellii etmeye çalıştım
   çok sarhoş olduğu için evine götürdüm
   ertesi gün kalktığımızda tek hatırladığı
   -herşey de bir hayır vardır dedin bana dün gece dedi
   -evet dedim
   -o yüzden yaşıyorum şu an,şimdi senii siktir etcem burdan bunun sana hayır getirmesi için tek yapman gereken yalancının yanına gitmek diye
  ciddi ciddi kovdu beni
   daha sonra sadece iyiyim yurt dışına gitcem diye haber aldım alanyalıdan
   ben mi ne oldum siktir edin amına koyim bi sikim olmaz benden....

adını ne koysam 18


**ona gider ayak bir sürpriz daha yaparak terminalde uğurlamak istedim ama
   hem abisi hem hem akrabaları hem de bir kaç kız arkadaşı onu uğurlamaya gelmişti
   zaten göt içi kadar olan terminalde reklam olmaya gerek yoktu
   zira adımız aile içi de duyulursa bu benim için pek iyi olmazdı
   ben uzaktan izlerken sürekli çevresine bakıyor oluşu ile
   gözlerininin beni arıyor olduğunu anladım ama
   ben gizli kalmaya devam etme kararı aldığım sırada
   bir mesaj düştü telefonuma
   -uyuz
   -maşallah ne çok sevenin varmış dedim
   mesajı okur okumaz tekrar sağa sola baktı belki bir belki yarım saniyeliğine gördü beni
   -teşekkür ederim dedi
   aradım
   numaradan olduğu çok belli olan ağlamaklı  ses tonu ile
   -alo dedim
   konuşmanın devamına sahte hıçkırıklar ve ağlamaktan konuşamama efektleri verdim.çünkü gerçekten ne diiyeceğimii bilmiiyordum
   -kelebek numaradan mı ağlıyorsun sen?dedi
   hemen sesimi düzelterek
   -sen ağlamıyorsun ben ağlayayım bari,sevgilim gidiyorda dedim
   -gözlerim seni aramaktan ağlamaya fırsat bulamadı.gelişin de mutluluğum için gayet yeterliydi.hem ağlayacak çok zamanım olucak dedi
   -göz yaşlarını bile taksitlendirmişsin tebrik ederim dedim
   -peşin olarak da sevdim ama dedi.lafı koydu
   -iyi bakalım görücez dedim
   -gitmem lazım..kendine iyi bak lütfen dedi
   -görende uzun süre görüşemeyeceğiz sanır ilk mola'da görüşcez işte abartma dedim
   -ilk molaya kadar iyi bak o zaman görüşürüz diyerek kapattı
   ama ben ne yaptım
   çok umarsız bir şekilde uyudum
   onun beni merak edeceğini bile bile
   aslında yolculuk yapan o olduğu için benim onu merak etmem gerekirken hemde
   sabah kalkıncada umarsızlığa devam edip birikmiş mesajlarına tek cevap atmadım
   öğlene doğru bokunu çıkarıp hiç bir açıklama yapmadan
   uyuya kalmışım bile demeden,sadece
   -afiyet olsun yazıp gönderdim
   -iyi eğlenceler yazarak karşılık verdi
   ben alaka kurmakta zorlanırken
   kafamın sonradan şarj etmesi ile onunla eğlendiğim imasında bulunduğunu anladım
   cevap vermeyerek aslında ne yapacağımı bilemekten ziyade
   nasıl yapacağımı düşünmekteydim
   ablam da şaşırtıcı olmayan bir şekilde
   sürekli benimle yalancı hakkında görüşüyorlardı
   enişte bey ile çoktan babamdan izin alıp benimle beraber
   okumuş olduğum ili ziyaret planlamasını bile yapmışlardı
   yalancının gittikten sonrak ilk hafta sonu
   bende gittim
   fiziken yalancı ile buluşacaktım
   onun fiziği ile bir görünüp bilgey görecektim
   şehrin en popüler cafesine gidip yalancıyı orda beklemeye başladım
   aslında beklediğim şey bilgeyi görebilme ihtimali idi
   onlarca insan girip çıkıyor olmasına rağmen benim gözlerim bilgeyi henüz seçememişti
   sadece birer kahve içtikten sonra bulunduğumuz yerden gitmek için
   -ne yapalım diye sordum yalancıya
   -oturuyoruz ya işte.sıkıldın mı diye sordu
   acıktığım bahanesi ile başka bir yere gitmek istediğimi belirtim
   hafta sonu itibari ile yürünebilecek
   her yeri yürürken yalancıyı da peşime taktım
   kullanndığının farkında olmayan yalancı halinden oldukça memnundu
   bu memnuniyetindeki en büyük etken
   benim onun özlemine dayanamayarak ilk hafta itibari ile geldiğimi düşünmesi
   sürekli onun yanında olmam
   ve onun yerine bilgeye konsantre olduğum için her söylediğine geçiştirme de olsa
   olumlu cevaplar veriyor olmamdı
   yalnız ilişkimiz
   benim alakasızlığım sebebi ile canımlı cicimli,
   veya liseli style sokakta el ele yürüme tarzında değildi
   sevgili olsakta ciddi bir mesafe vardı aramızda
   benim ümidimi kesmem ile memlekete dönme isteğim oluştu
   çünkü gezilebilecek ve gidilebilecek her yere yalancıyı da sürüklemiş ve sonuç alamamıştım
   yapıyor olduğum şerefsizlikle vicdanım arasındaki büyük kavga sebebi ile
   yalancıyı da üzmememek adına
   ona olabildiğince mesajlar yazıp
   aramalar yaparak
   imkanlar ölçeğinde beyaz altından bir kalp kolye alıp ona verdim
   sabri yılın futbolcusu seçilse o kadar sevinemezdi herhalde
   ama bana göre rutin bir sevgililik göreviydi bu
   4 hafta sonu daha arka arkaya gittim
   ama bunların 2 sinde yalancıya geldiğimi bile söylemedim
   5.inci gidişimde bilge konusunda kayda değer tek gelişme
   babasını görüşüm oldu
   bir süre takip evlerini öğrendim
   2 gün boyunca evlerinin civarında gezdim ama
   kız markete bile inmiyordu
   her hafta sonu gidiş maddi anlamda beni zora soktuğu için
   bir hafta sonu ara verdim
   benzin masrafı sebebi ile arabayı çalıştırmadım bile
   ama bilgeye olan merakımdan çatlamak üzere olduğum için
   ananemden para istedim
   -ne yapacaksın diye sorduğunda
   -yalancıya vereceğim parası bitmiş yalanını uydurdum
   niye yalan söylemiştim?
   bunu seve seve kabul eden ananem
   -kızı üzersen hakkımı helal etmem dedi
   yalancıyı aramadan ve ona haber vermeden
   ananemden aldığım para ile hafta sonu yine gittim
   yalancıdan gelen mesajlar
   beni çok özlediğine dair olurken
   benim ona verdiğim karşılık
   -bende idi ama özlediğim kişi bilgeydi
   yine tek başıma bilge izi sürerken
   babasının evi olduğunu tahmin ettiğim yerlerde dolaşmaya devam ettim
   bu dolaşmalar sırasında
   yalancının bir kız arkadaşının beni görüp
   yalancıya gözün aydın senin ki gelmiş diyeceğini hiç hesap edemedim
   baskın yedim beyler
   hemde suç üstü ve olay mahalinde
   bilgeyi arayan gözlerim yalancıyı gördüğünde
   bana bakan yalancının gözleri
   hayatım boyunca duyduğum en büyük küfürü etti
   o küfürlü bakışa savunma bile yapamadım
   yutkunmaktan başka
   anlamışmıydı acaba?
   tabiki de anlamıştı
   yaklaşıp
   -pardon sizi rahatsız etmemin amacı rahatsız etmek beyefendi dedi
   -tam da seni arayacaktım dedim kıvırma amaclı olarak ama hiç de yiyecek gibi durmuyordu
   -gel kelebek onu burda bulamazsın dedi
   on dan kasıt tabiki bilgeydi
   o zaman bilgenin nerde olduğunu biliyordu
   ama takip etmek için iyiden iyiye şerefsiz olmam gerekiyordu ki
   ben şerefsizdim beyler
   o önde ben arkada yürüdük bir başka sokağa girdik
   bir kafeye geçtik.caddeye bakan yerde bir masaya beni buyur etti eli ile
   -iki tane soğuk su verir misiniz dedi garsona
   sular gelmeden kolyesini çıkarttı
   -burda bekle mutlaka yürüyüşe çıkarlar bugün,suyun birisini benim yerime şimdi den iç
  diğerine onu gördükten sonra karar verirsin dedi.ağlayacaktı yada sessiz ağlamak neye denir onu gerçekleştiriyordu
  kalkıp arkasından dur bi dakika diyecek oldum ama
   -benim seni bekleme sürem bitti sanıyordum ama senin bilgeyi bekleme süren bitmemiş.deyip gitti
   ne yapsam ne bok yesem diye düşünürken gözümü de çevreden alamıyordum ki
   bir kaç damacana soğuk su içmemi gerektirecek bir poz ile karşı karşıya kaldım
   uzundur görmediğim,uğruna ölürüm sandığım
   aşk bildiğim,sevmek sandığım
   onunla tanıştıktan sonraki geri kalan hayatım için
   başrolü ona vererek motor diye hayatımın geri kalanını geçirmeyi planladığım
   kadın olan bilge 3 kişiydi
   dokunmaya kıyamadığım elleri başka bir eli sıkıca sarmış
   hayallerimde ki çocuğum annesiz kalmıştı
   hamile hali bile yakışmıştı ama
   hiç yakışıklı değildi bu acı
   geçtiler gittiler
   mutlu ve mesut hemde
   geri de kalan ben ve geride bıraktığım yalancı
   aslında geride olan bendim yalancıdan,bilge ise en aşağılığı..
   ne aramaya cesaretim oldu yalancıyı
   ne de özür yeterli olacaktı o aksi kız için
   geri döndüm memlekete
   ananem aradı aferim çocuğum vermişsin parayı diye
   dalga mı geçiyordu o da yoksa yalancı benim yalanımın üzerine yalan söylemek zorunda mı kalmıştı bilemedim
   gidip dövmekte istedim,bağırta bağırta hesap sormakta bilgeden ama
   ablam bile aferim dedi
   sonunda aşkı bulduğumu söyledi ama
   kim mutluydu ki??
   ablam iile konuşmasında herşeyin yolunda olduğunu söylemesi
   bana biraz cesaret verdi
   bindim arabaya
   ve gittim yalancıya
   -geldiğimi belirten mesaj attım
   cevaplanmadı
   aradım meşgule geçti
   aradım meşgule geçti
   belki de yüzlerce defa yazmam lazım bunu ama den den koymak en iyisi hemde defalarca
   arabada yattım
   kursunun önünde 3 gün 3 gece ama hiç bir şekilde siklenmedim
   elimde çiçeklerle bekledim ama koklanmadım
   sinirle güvenlikle tartıştım ve polis tarafından sorgulanmak üzere nezarete alındım
   serbest kaldığımda tekrar ağzını burnunu kırmak üzere bilgeye gitmek istedim ama
   kader midir bilinmez ama ...