28 Ekim 2012 Pazar

bir ölü bir yaralı var kalbinde -bölüm 20-


varlığı karşılıklı olarak sözlü bir şekilde ilan edilmemiş
ama olduğu varsayılan aşkımızın
sloganıydı belkide 'seni seviyorum'
en azından mesaj yazar diye düşünürken
beklemek
aramasını umut etmekle
aslında uykumun başını belaya sokuşum olmuş sadece
ya uyuya kaldı
yada bir süre daha nenni okudu düşüncelerine
gecem,kafam kalabalık
kalbim hınca hınç şekilde geçerken
aslında tüm yorgunluğumu alıcak
-BENDE SENİ SEVİYORUM
masajına ihtiyacım vardı
yattım yorgun yorgun
kalktığımda bile geçmedi,yüküm
ben aşkın içinde oldukça telaşlı iken
öğleye doğru annem aradı
-selim nasılsın
*iyiyim anne  sen nasılsın
-akşam eve gelir misin,yemek yiyelim
*tamam anne gelirim
-bekliyoruz
kadir dükkanda olamayacağı için
önce dükkana gidip durumu kontrol ettim
eleman uğraşıp duruyor
onu gönderdim akşama dönmek üzere
aynı zamanda tuğbadan gelicek mesaj veya aramayı da bekleyecektim
ben bişey yazıcak olsam ne yazıcağımı bilmediğim için
susuyordum
ama tuğbanın da ilgisizliği öğlenden sonra saat 3'ü bulunca
uyandın mı mesajını yazdım hiçbirşey yokmuş gibi
-evet dükkanda mısın
*evet kadir yok bugün biliyorsun
-tamam kolay gelsin o zaman
bu mesajlaşma bundan ibaret kaldı
bir iki saat sonra müsait misin mesajına
olumlu cevap alınca aradım
-nasılsın
*iyiyim selim sen nasılsın
-bende iyiyim,akşam annemlere yemeğe gidecektim de onu haber vermek istemiştim
*söylemene gerek yoktu,afiyet olsun
allah allah ulan bana ne güzel davranan kız birden soğudu
var bunda bir ibnelik diyerek üzerine gitmeye çalıştım
-zamanlama hatası mı yaptım
*hayır
-söylememem gereken bişey mi söyledim
*hayır
-şu an konuşmak istemiyorsun sanırım
*biraz başım ağrıyor
-ağrı kesici getireyim mi
*aldım sağol
amk adam ne söyleyeceğini şaşırıyor
sürekli götümden soru uyduramam ki
sustum bende birazcık
susmamı fırsat bilip
-sonra görüşürüz,şimdiden afiyet olsun dedi kapattı
başladı mı bende büyük göt korkusu
dün gece yaptıklarımın hepsinin hata olduğu duygusu
ulan yine ayarlarımı bozuldu bu kızın endişesi
hay amk yoksa ahmette mi aynı şekilde seni seviyorum dedi düşüncesi
siki tuttum ki ne sik amk
düşün dur işin gücün yoksa
ama tüm bu yaptıklarını trip adı altına almak yanlış olurdu
çünkü kendisine göre gerekçeleri olabilirdi
ben dün geceki ilanı aşkımı ahmetle ilişkilendirip
tuğbanın da bu konudaki hassasiyetini bildiğim için
daha fazla üzerine gitmemeye karar verdim
eğer tuğbanın benden istediği birazcık zamansa
ilerde daha mutlu olabilmek için
bunu seve seve yapardım
sonuçta ilişki hep benim istediğim gibi olucak değildi
ben onu sevince aynı şekilde bana karşılık verme zorunluluğu da yoktu
benim tek yapmam gereken
onu seviyor olmaya devam edişini bilmesini sağlamaktı
çünkü üzerine fazla gidilen bir kızın
ya götü başı oynamaya başlar
yada gereksiz sinirlere sokar sizi
vardır elbet bir hayır deyip 
dükkandan direk eve geçtim
annem ile mutfakta
önce nasılsın iyi misin
kız çok güzeldi(tuğba)
kadirde çok mutlu olur inş
geyiğini  tamamladıktan sonra
-babanızı üzerseniz hakkımı helal etmem selim deyişi ile
ne oluyor lan dedim birden
masaya oturunca da
beni niçin çağırdıklarını anlamamı sağlayan soru geldi babam tarafından
-işler nasıl selim
*iyi baba
-benim işler de çok iyi
kesin bi bok çıkıcaktı bunun altından
annem girdi konuya
-oğlum kimin için çalışıyor baban?
*kimin için çalıştığını biliyorum anne
-tamam heveslendin açtın bir tane dükkan ama babanın bunca emeğine ne olcak ona bişey olursa?
yine sustum
yine iş yerine çağırıyorlar amk
-kardeşin alpin okulunu bitirmesine daha çok var,güzel sanatlar okuyacam dedin,kırmadık seni,istediği gibi yaşasın
gençliğinin tadı çıkarsın dedik ama artık bazı şeylerin farkına varman lazım selimcim,internet cafe ile bu yaşadığın
hayatı yaşayamazsın
*anne ben hiç anlamıyorum,ne muhasebesini biliyorum,ne işletmesini daha çok zarar eder şirket
babam lafa girdi
-ben muhasebe mi okudum sanki,bende hiçbirşey bilmiyordum,sana zaten şirketin başına geç demiyorum,mağazanın birisine git
önce mağazalardaki işleyişi bizzat gör,biraz sorumluluk al,işin içine girdikten sonra zamanla öğrenirsin
*baba geldim daha önce bi kaç fikir verdim hiç birine riayet etmedin
-bilerek yaptım
*nasıl bilerek yaptın
-tecrüben artsın,bu fikir olmazmış daha çok ve daha farklı fikirler üretmeliyim diye düşünmen için
*baba beni hiç sokma bu işlerin içine bana bir iki sene daha izin ver
-benim yaptığım gibi sabah 7 de şirkete gelip,kapanana kadar dur demiyorum,ama net cafe ile kaybedeceğin zamanı
gel şirkette veya mağazalarda değerlendir
zaten kafam trilyon amk
tuğba aradı mı? yazdı mı? bişey der mi diyecek mi onları düşünüyorum
tamam baba tamam dedim
istediğini yapıcam merak etme diye gönüllerini aldım
haklılardı amk
adam yıllarca it gibi çalıştı
kimin için bizim için
başına bişey gelse,o kafayla batırırdım şirketi
bilader alpin de iki senesi vardı okulunun bitmesine
gece oldu yine tuğbadan haber yok
-iyi geceler mesajı attım
*sanada iyi geceler yazdı
-nasıl oldu başının ağrısı
*biraz daha var uyuyacam birazdan
-iyi uykular o zaman
*sanada
sabah oldu
dükkana gitsem bi dert
şirkete gitmesem başka bir dert
evde kalsam tuğbayı düşünmekten kafayı yiyecem
zaten arabaya da binemiyom
bindim otobüse
önce şirkete gideyim öğlenden sonra dükkana geçerim diye düşündüm
geçtim babamın odasına
hiçbirşey bilmiyormuşum gibi
şirketin işleyiş esasını en baştan anlattı
yalnız öyle bir anlatıyor ki
ne diyor lan bu dememek elde değil
*selim şirket al sat mağazalarımızın genel koordinasyonu için kuruldu
toplamda x kadar kişi şirket ve mağazalar bünyesinde çalışıyor
çalışanların giriş,çıkış,sigorta yapımı,yeme içme yol masrafları x ablan ve onun yardımcısı tarafından idare ediliyor
mağazalarda satılacak olan malların seçimi,stoğu,fiyatlandırılması
bu malların nakliyesi kargosu
ihtiyaca göre dağıtımı,mağazaların reklamı,
bankalar ile anlaşmalar
tüm muhasebesel hesaplamalar gibi işlemler burdan yürütülüyor
benim yaptığım tek şey ise
bana gelen rapor ve bilgileri okuyup
karlılık ve gidişat incelemesi yaparak,yeni ürünlere onay verip satışa sunmak ve bu bağlamda kararlar almak
babamın anlattıklarından anladıklarım tek bunlardı
aslında daha fazlasını anlattı ama ben anlamadım
ve tüm dediklerine sadece
*iyi dedim
-anladın mı diye sordu
*evet baba dedim
-hayır hepsini şimdi anlayamazsın zamanla kavramaya başlarsın
*peki baba
-sıkıldığın zaman çık gez biraz,altında araban var mağazalara git istediğin zaman
ilgini çekerse mal aldığımız fabrikalara göndereyim
eğer istersen iş toplantılarına çağırayım
ama seni hiç sıkmak istemiyorum,çok zor gibi görünüyor uzaktan bakınca
belki senin için burda oturmak bile sıkıcı olabilir
ama zamanla alışırsın bir de bakmışsın herşeyi öğrenip yönetiyor olmuşsun dedi
*tamam baba merak etme elimden geldiğince dikkatimi şirkete vericem dedim
-oğlum bende gençtim bende eğlenme peşindeydim,ama bir dükkana girdim sonra kafamı hiç kaldıramadım
bir de bakmışım ömür geçmiş,senin de bir süre daha hem eğlenip hem çalışarak yaşamanı istiyorum,ama sürekli eğlenirsen de olmaz bu işler
*haklısın baba deyip yanından kaçmak istedim bir an önce çünkü konuştukça hoşuma gitmeyen şeyler duyuyordum
ben ne anlarım amk koskoca şirketi yönetmekten
ama kurtuluş da yok gibiydi
internet kafeyi de götüme mi sokardım artık orasını bilmiyorum
şirket o kadar sıkıcı ki
herkes hiç durmadan bişeylerle uğraşıyor
ne yaptıklarına dair en ufak bir fikrim bile yok
tuğbaya tekrar mesaj attım
-acıktın mı?
bu direk çıkalım yemek yiyelim anlamında değil de
daha çok ön nabız yoklama şeklinde olan bir teklif olduğu için sıkıntı yoktu
-yeni yedim cevabı geldi
bu kibarca reddetme olsa gerek
yine aynı şekilde
*eğer evde sıkılıyorsan... diye bir mesaj daha attım
mesajlarıma anında cevap veriyordu
-anneme yardım edicem biraz,misafir gelicekmiş
yine reddetmiş oldu
akşam erkenden eve gidip
eve geldiğimi bildiren bir mesaj daha yazdım
*misafirler var gidince haber veririm sana olur mu yazdı
beklemeye geçtim
bu arada kadiri aradım
herşeyin iyi gittiğini yarın dükkana geleceğini söyledi
beklerken tuğba mesaj attı
-evde misin hala?
  *evet
bi kaç dakika sonra kapı çaldı
elinde misafirler için yapılmış bi kaç pasta börek var
yüzü de pek bana bakmıyor
-hoş geldin
    *hoşbulduk
-içeri geç istersen
    *misafirler gitmedi henüz ayıp olur
-gitmelerini beklerim
    *geç olur,sana getirdim bunları
-teşekkür ederim ellerine sağlık
    *afiyet olsun
-başının ağrısı geçti mi?
    *hıhımm geçti görüşürüz diyerek
merdivenlere yöneldi
tuğba diye arkasından seslendim
bana baktı
-mektuptan önceki söylediklerim için özür mü dilemeliyim?
   *o zaman bende çok özür dilerim diyerek arkasını döndü gitti
direk söylememiş olsada
dolaylı yoldan beni sevdiğini söylemiş oldu
geceme renk
yüzüme kan
gözlerime ışık doldu birden
o sevinçle
kadir ve burcunun düğün gününü çektiğimiz videonun kesim ve birleştirmelerini
yaparken kadiri tekrar arayıp
sizin burcu ile şarkınız var mı lan dedim?
-hee var ne oldu dedi
  *lazım amk
-sezen tutuklu
bu şarkıyı da arka fona yerleştirip
bazı fotoğraflarda photoshop yaparak
önceki fotoğraflarla  eklemeler yaparak
uzunca uğraşmama değmiş bir cd hazırladım
bu cdyi hazırlamanın en zevkli yanı
tuğbayı da görüyor olmamdı
-uyuyakalıcam galiba gözlerim kapanıyor
   *benimde uyanık kalmamın bir anlamı kalmadı o zaman
-özür dilerim seni de beklettim
   *bende seni çok özür dilerim
-:) mesajı ile cevap verdi
aynen şekildeki surat ifadesi ile
uyudum
ona vermiş olduğum süre işe yaramış
kendisini toparlamış gözüküyordu
belki de sadece başı ağrıyor ve ben paranoya yapıyordum
onu da bilememiyorum
ama nihayetinde
tuğbam beni seviyordu
koymuşum geçen zamanın götüne
ertesi gün kalktığımda
günaydın mesajına
daha yüzümü bile yıkamadan arayarak
-sanada günaydın dedim
   *nasılsın diye sordu
-bu sabah daha iyiyiz sanki
   *siz kim?
-senle ben
   *(hafif bi gülümseme tonu)işe gidecek misin
-henüz değil
    *kahvaltı yaptın mı?
-hayır yapmadım daha
    *ne zaman yapıcaksın peki
-kulaklarım biraz daha doysun önce
    *yaa selim
-efendim
    *böyle şeyler söyleme
-tamam beraber yapalım mı kahvatıyı
    *ben yaptım ki,saat 10 ayrıca
-hadi yaa geç kaldım o zaman
    *dükkana mı
-hayır şirkete gidicem
    *ne şirketi
-bizim şirkete
    *hayırdır
-babam orda çalışmamı istiyor
    *ee dükkan ne olcak peki
-kadir var ya
    *hep şirkete mi gideceksin
-yani öyle sabah 8 akşam 5 değil ama günde bi kaç saat gitmem gerekiyor
    *anladım görüşürüz o zaman
-görüşsek gerçekten
    *daha dün akşam gördün
-sana yetti mi?
    *direkt sorular sorma lütfen yetse mesaj atmazdım
-peki direk sormuyorum,görüşebilir miyiz
    *ne zaman çıkarsın şirketten
-bi kaç saniye durur çıkarım eğer seni görceksem
    *öğlenden sonra haber verirsin o zaman
-bi kaç saniye dedim ama
    *biraz işim var ben sana haber veririm
-tamam o zaman
    *ha evden çıkarken haber vermeyi unutma
ulan herhalde çıkarken beni görmek istiyor diye sevindim
tamam dedim
çok hızlı şekilde hazırlanıp
evden çıkarken şimdi çıkıyorum yazdım
kapıyı açtım karşımda yok
merdivenlerden indim onun katta görürüm diye yok
tekrar asansörle çıktım belki henüz çıkamamıştır diye yine yok
çaresiz indim aşağı mesaj geldi
-hava bulutlu mu diye
niye kendisi bakmıyor acaba diye salak salak yukarı bakınca balkona çıkmış olan tuğbayı gördüm
bana el sallarken
durduğum yerde o bana bakarken
yapıştırdım mesajı
*bulut yok bir tane yıldız görebiliyorum sadece..
mesajı okuduktan sonra utangaç gülümsemesine
el sallamasını ekleyip içeri geçti
aşkın bana vermiş olduğu bu gazı
içimdeki heyecanla birleştirip
roman havası tadında
mehter marşı adımları ile şirkete gittim
peder beyin yanına geçtim
biraz oturduktan sonra
yine sıkılmaya başladım
babam durumun farkına varınca
beni mağazaların birisine götürmeye karar verdi
babamı gören mağaza personelini adına
mağaza sorumlusu
yalakalığın bini bir para şeklinde
hoşgeldiniz,nasılsınız iyi misiniz bişey içer misiniz şeklinde karşılama yaptı
adama da kızmamak lazım ekmek parası amk
ben olsam belki aynısını bende yapardım
babamda pek seviyor olsa gerek böyle karşılamaları biraz götü kalkmış şekilde
hoşbulduk şöyle bir gezelim dedik yeni elemanla
hay amk bana eleman diyor
-arkadaş yeni eleman mı diye sordu sorumlu
*evet stajer patron esprisini yaptı babam
pedere espriyi yasaklamak lazım bence
ilk girdiğimde bu kim amk diye bakanlar
birden ooo selim bey yaptı beni
biraz oturduk
herzaman olduğu iş güç muhabbetine girdi babam
ben tuğbadan gelecek haberi beklediğim için
hiç siklemedim bile ne konuştuklarını
orda çıktık diğerine gittik
orda da aynı boklar
peder de yine aynı espriyi yapınca yine sıkıldım
ya ben çok sıkılgandım iş konusunda
yada olmasını istediğim tek şey tuğbayı görmek ve
onunla buluşmak olduğu için konsantre olamıyordum diğer tüm gelişmelere
beklediğim mesaj geldi
-şimdi sen bana haber verebilirsin müsait olunca
    *eve mi geleyim
-bilmem?nerdesin şimdi
    *babamla dükkanları geziyoruz
-araba ile mi
eh amk kıza otobüsle geziyoruz desem inanmayacağı kesin
evet desem ağzıma sıçıcak gibi gözüküyor
yalan söylemedim
aradım
-evet dedim
   *hani binmeyecektin
-ama babam...
   *binme lütfen
-tamam peki geleyim mi?
   *sen bilirsin
-kızma lütfen mağazaları gezdiriyordu babam,otobüsle gidelim mi deseydim
   *gelemeyeceksin sen o zaman
-hayır hayır hemen geliyorum
   *işiniz varsa beklerim
-önem sırasında ilk sıradasın görüşürüz birazdan
peder beye benim işim çıktı dedim
-ulan daha gezmedik hepsini
   *aşırı yüklenme oldu baba
-iyi hadi bırakalım seni o zaman
   *ben kendim giderim görüşürüz
peder herhalde benim için o gün
*bu çocuktan bi sikim olmaz demiştir
tuğbaya geldiğimi belirten mesajı yazdım
geliyorum birazdan diyerek 5 dakika bekletip yürümeye başladık
bir mekana girip oturduktan sonra
şirket hakkında bi kaç soru sordu
bende bildiğim kadarını anlattım
güleryüzlüydü bana karşı o gün
arabaya binmemi unutmuş gibiydi hatta
belkide geçmişte yaşadığı bir olaydan dolayı
beni de daha fazla sıkmak istemiyordu ki
bunu bir daha arabaya binmeme hiç karışmayarak kanıtlamış oldu
çok eğlenceli
bolca aşkın ima edildiği ama
yine de seni seviyorumun denilemediği bir buluşma
burcu ve kadirin bizi evlerine daveti ile akşam da buluşacağımız anlamına geldi
annesi ve babasından gerekli izinleri almak
ve üzerini değiştirmek için eve gitti
ben dükkana geçtim
tuğba akşam yemeği öncesi biraz oturmak
ve daha uzun konuşabilmek için dükkana geleceğini ordan direk
burculara geçip geçemeyeceğimizi sordu
hay hay diye yanıtlayıp
dükkanda olan kadirle beraber üçümüz eve gittik
hanımlar yemek hazırlığı yaparken oldukça düşmüş çenelerinden neler konuştuğunu
duymaya çalışsam da başaramadım
ama ne yapıyorsunuz diye veya bişey sormak için mutafağa girdiğimde
konuşan tuğbanın susması benim hakkımda konuştuğu anlamına geliyordu
benim hakkımda konuşması
bende oldukça merak uyandırsada
konuşurken gülüyor olması
beni mutlu ediyordu
kadirle otururken
kadire de durumu anlatıp
artık şirkete gitmem gerektiğini söyledim
bu durumda kadirin dükkanda kalmasını istiyordum ama
-moruk burcu gece ikiye kadar orda durmamı istemiyor deyince
önce ne yapacağımı şaşırdım
ardından burcuya da hak vererek
ne yapabileceğimiz konusunda kadir ile konuşmaya devam ettim
elemanın ne kadar yapabileceği
yada ne kadar güvenilir birisi olduğu konusunda şüphelerimiz olsa da
yapabilecek fazla bişey yoktu o anlık
hanımların hazırlamış olduğu
çok güzel yemeği
oldukça eğlenceli geçen muhabbet eşliğinde yerken
bize sorulan sorularda tuğba hala utangaç gözükürken
onun o utangaç haline bayılıyor
daha çok utanmasını istiyordum
yemek arkası koyulan çay eşliğinde
ilk önce düğün albümüne
daha sonra da benim hazırladığım videoya beraberce bakarken
tuğbanın her kameraya görünüşünde
yüzünü kapamak için bana daha yakın olması anlamına geldi
bir vakit sonra da sarılır olmuştu zaten
videoları da izledikten sonra
burcunun
-e darısı sizin başınıza artık demesi ile
çok istememe rağmen vücudumda diken diken batmalar hissettim
aynı şeyleri tuğba da hissetmiş olucak ki
benim yaptığım gibi o da sessiz kaldı
ellerine sağlıkla beraber gece için teşekkür ettikten sonra
tuğba ile geri eve dönmek üzere yola çıktık
yol boyunca bir dahaki buluşmanın nasıl ve ne zaman olacağına dair fikirlerimizi belirttikten sonra
-iyi ki tanımışım seni selim dedi
öyle mutlu oldum ki
bende demeyi bile akıl edemeyecek kadar mutluluk sinyalleri gönderiyordu beynim,dudaklarıma
elimi tutması
tutarken ki içtenliği
hiç bırakmak istemiyor gözükmesi
yürüdüğümüz yolun beni hiç yormadığını hissetmeme neden olurken
boş yere bana bakıp gülümsemesi ile
aşkın varlığına inanma evresini tamamlayıp
nerdeyse tapıyordum
o gece itibari ile ki bu tarih benim için çok önemlidir(önemini sizde finalde anlayacaksınız)
aprtmana girdik
önce asansöre yöneldik
tuğba benden önce davranıp kendi kat düğmelerine bastı
sonra bana dönüp
-yürüyelim mi diye sordu
  *canıma minnet
merdivenlerden o kadar yavaş adımlarla çıktık ki sanki hiç ayrılmak istemiyorduk
nihayetinde evine bıraktım
küçük bir sarılma ile uğurladı beni
ben merdivenlerden çıkarken
o kapıdan el salladı
yukarı çıkıp kapıyı açmaya çalışırken
asansörün kapısı açıldı
önce tırstım
noluyo lan diye
tuğbayı görünce rahatladım
-selim diye seslendi
ben bişey diyemeden
-seni seviyorum deyip
benim yaptığım gibi kapıyı kapatıp aşşağı indi
merdivenlerden aşşağı koşup
onu yakalayarak sarılmak isterdim
ama ona da benim yaptığımı yapmış olmanın büyüsünü yaşaması için
sadece mutluluğumu alıp kapıyı açtım
kapıyı açtığımda ise
eve üzerini değiştirmek ve ailesinden izin almaktan daha çok
bana sürpriz yapmak için geldiğini anladım
benim ona yaptığım mektup(hemde çok) jestinden
daha büyük bir jest vardı içerde.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder