28 Eylül 2012 Cuma

anlatsam mı anlatmasam mı 15


**vay amk net bişey demedi bende tırstım tekrar sormaya
bölük astsubayına gittim durumu anlattım komutanım net bişey demedi dedim
izin almadan izin kagıdı hazırlayıp imzasına sunarsak hiç vermez uygun zamanlarda tekrar sor dedi
ekşın nereye ben oraya peşinde koşarken
sabah koşularında benimle dalga geçmelerinin hemen ardına komutanım izin dedim
bakarız dedi
gündüzleri odasına istemeden içecek götürdüm komutanım izin dedim
bakarız dedi
bi türlü bakmadı ebruyu oyalayamaz hale geldim
bi gün yine benim izin peşindeyken
çağırmamı istediği askeri bulamadığım için bana kızdı
biraz da bağırdı çağırdı
eh amk bu hayatın ne olcaksa olsun diye
-ben izne çıkmak istiyorum komutanım dedim
-yok sana izin dedi
-gitmem lazım komutanım kendim için değil dedim
-ne oldu amına çakim arkadaşım bi sağlık sorunu mu var dedi
-özledim komutanım dedim
-ne zaman gitmek istiyorsun dedi
-en kısa zamanda dedim
-tamam hazırlat evraklarını dedi
-emredersiniz dedim
ebruya haber vermedim
yazıcılar evrakları hazırladı
imza işleri halledildi
ekşın tabur komutanına da imzalattıktan sonra
param var mı diye iyice sorup paramı gösterip tatmin olduktan sonra
bana bilet almam için hafta içi çarşı izni verdi
10 günlüğüne alanyaya gidecektim
bileti aldım
ebruya yine bişey demedim
ve izin günü geldi
bindim alanyaya akşam üzeri indim
**valizi bırakmak için eve gitmeden önce bir tane simkart aldım
sim kart açılıncaya kadar eve gittim
annem yaylada oldugu için onun elini öpemedim
kardeşimle ve babamla görüşüp
babamdan bir miktar para aldıktan sonra
dışarı çıktım
telefon açılıp kullanılabilir hale geldi
ilk aradığım kişiyi zaten biliyorsunuz
ama cevap vermedi
tekrar aradım yine vermedi
-ben kelebek acil aç dedim
5 dakika sonra sessiz bir yere gidip yine aradım
bu defa açtı
-kelebek dedi benmiyim acaba şüpheleriyle
çok kısık bir sesle
-ebru dedim
-nerdesin bu kimin telefonu dedi
-nerde olcam askerdeyim.bir arkadaştan aldım seni aramak için sonra silecem numaranı dedim
-tamam da konturluden neden aramıyorsun dedi
aranır mı amk direk göreceksin 0 242 yi sürpriz kalmayacak
-çok sıra vardı ama ben sesini özledim dedim
-bende çok özledim kelebeğim dedi
-nerdesin dedim
-evdeyim dedi
-shh kapatmam lazım komutan geliyor galiba görüşürüz ararım birazdan dedim
telefonu kapattım
evdeymiş öğrendik
**evin önüne gidip arasam yoldan geçen araba seslerini duyup kıllanacak
o yüzden aramadım
otele gittim ebrunun babasının yanına
bi iş gerekçesi ile bir yere gitmiş
telefon açtım geldiğimi ve ebrunun haberi olmadığını
ona sürpriz yapmak istediğim söyledim
-yarım saat bekle ben eve gidicem bu akşam ebru yemek yapacaktı sen de gelirsin dedi
yarım saat kadar personelle takıldım
sonra geldi arabadan inmeden beni çağırttı
arabayla eve doğru giderken kırmızı bir gül aldım
ebrunun annesini aradı ve durumdan bahsetti
ebrunun annesi ebruyu markete göndereceğini bu sırada bizim eve görünmeden girebileceğimizi söyledi
arabayı kenar bir yere park ettik
annesi balkondan bize gerekli izni verdikten sonra eve girdik
ebruyu ilk görüşüm sırtı dönük olarak oldu
biz eve girdik
bu sırada annesi bir servis daha açtı masaya
bana onun odasına girip beklememi söylediler kapı çalınca
içeri girdim ki her taraf ben amk
duvarda resimlerim
masada ona yazdıklarım
bilgisayarının ekranında ikimizin resmi
ona hediye ettiklerim yastıgının başucunda
ebrunun içeri girdiğini duydum
**pis pis sırıtıyordum birazdan yapacağım sürpriz için
ebru babasına hoşgeldin nasıl geçti günün diye konuşurken
sana yemek yaptım diye kendiyle böbürlendi
biraz bekledim
telefonun tüm seslerini kapattım
ebruya mesaj yazdım
-şu an ikimizin yıldızına bakıyorum sende balkona çıkıp bakar mısın beraber izlemiş olalım yine dedim
içerden mesaj sesi duyuldu
-geliyorum bi saniye diye içerdekilere seslendiğini duyunca
yemek yenen salona sessizce girip yerimi aldığımda
gerçekten de dışarda balkondaydı
-balkondayım şimdi yıldızımızı arıyorum dedi
-içeri bak görürsün belki diye gönderdim mesajı
baktım aklına gelmiyor evin içine bakmak benim orda olma ihtimalim
gülü aldım balkon kapısına yaklaştım
kapıya elimi dokundurup kapı gıcırtısına bana bakmasıyla
gözlerini bir süre açık tutup şaşkın bakışlarını gülümseyen bakışa çevirmesini
sadece gülümseyerek izledim
hiç birşey diyemedi
-hoşgeldin de mi demiyeceksin dedim gülü uzatarak
-gıcıksın işte demiycem dedi
-tamam gideyim o zaman dedim onun dediği gibi gülümseyerek
birden boynuma depara kalktı
öyle bi sıktı ki gül heç oldu
tam ayrılacakken sarılmaktan henüz aç mideme bir tane yumruk salladı
-bu ne şimdi dedim acılı gülümseme ile
amk dayak yemek kaderim midir nedir herkes dövüyor
-sebebini sonra anlatırım yalnız kalınca dedi
-tamam dedim
** masaya oturmaya davet edildik
ebrunun yaptıgı tek yemek ve annesinin yaptıgı yardımcı yemeklerle dolu olan masaya oturduk
herkes tabağını doldurmaya başlarken
-yemeyecek misin dedi ebru
-bana pizza mı söylesek korkuyorum yemekten dedim
annesi ve babası gülerken
ebru pis pis bakarak
-bunu da hatırlat bana sonra dedi
sonra ebrunun yaptıgı yemeği tabaga koyarken henüz tadına bile bakmamışken
-ebrucum süper olmuş valla eline sağlık çok begendim tarifini verir misin bunun dedim
-kelebeek tamam yeme istemiyorum dedi
-çok açım mecburen yiyecem dedim
bir çatal aldım
değişik bir tat kitap tarifi bir yemek oldugu belli
ama malzemeden çalmadıkları için çok güzel olmuş
ebruya yemeği konusunda yaptığım şakalardan dolayı
2 buçuk tabak yedim ki alınmasın gerçekten begendiğimi görsün diye
yemek sonrası ebrunun babası bir de kahve içelim elinden dedi
o kahve yaparken ben de masayı kaldırdım annesinden rica ederek
her mutfaga gidişimde ebrunun boynundan bir kere öptüğüm için
o kahve yapmayı uzattı
bende yük taşıyabilme hamallığımı azaltıp azar azar götürdüm tüm kaldırılması gerekenleri
kahvelere geçtik onları içerken
ebrunun kardeşi de geldi
beni görünce sarıldı o bile özlemiş amk
dışarda bir yerde burger yemiş piço karnı da aç değil
o yüzden biz konuşmaya devam edip
sürprizin kritiğini yaparken
gülüşmeler yaşandı herkes o an ki durumdan memnun gözüküyordu
ebru odasına izin isteyerek gitti
geri geldiğinde daha çarşıya çıkılır bir kıyafet giymişti
-biz biraz yürüyebilir miyiz baba dedi
**gerekli izni alıp görüşürüzlerle onlardan ayrılıp
asansöre bindik
stop düğmesine basınca ebru beni öpmesini hızlandırmak için elimi kaldırdım
fakat boşta olan karnıma bir tane daha vurdu ekşının şiddetinden uzak
-vurup duracak mısın böyle dedim beklemediğim yumruğu yeyince
-evet hakediyorsun dedi
-ne oldu dedim
-deli neden ilk bana haber vermedin seni doya doya öpseydim sarılsaydım ya ilk gördüğümde dedi
-bu yumrukların sebebi bu mu şimdi dedim
-ikincisi yemeğimle dalga geçtiğin içindi dedi
-yedim eline sağlıkta biraz daha hızlı vursan hepsini çıkaracaktım dedim
-pislik dedi
ellerimi tekrar kaldırdım hafif karnımı büküp olası bir yumuruğa karşı önlem almak için
bu defa şiddetli yumruk değil öpüşme yaşandı
asansörde baskın yeme ihtimaline karşı
apartmanı terk edip ikimizin yeri olan iskeledeki yere gittik
sağda solda gördüğüm dostlarla kısa merhabalaşmalarla
sırtımı bankın oturulacak kısmına
başımı ebrunun omzuyla kalbi arasına yasladım
kalp atışlarını hissedecek şekilde
o elleriyle beni nasıl sarsa derdindeyken
arasıra eğilip alnımı öptü
ellerimi elleriyle yavaşça çitiledi
kelebeğim ler ebrularımla karşılıklı düet yaptı
kısık sesle söylenen seni seviyorumlar dalga seslerini ancak bastırdı
gelen geçene aldırmadan iki aşık rolü ustaca oynandıktan sonra
kaç gün kalacağım
ne yapacağımız konuları ele alındı
ebru benimle uyumak istediğini söylemesi ile bunun yolları arandı

**bizim eve gitmek için izin almak gerekliydi.
ilk geceden bizim eve gitmek bir şekilde ailesine yapacagımız şeyler için izin almak olacagından bu fikir hoş olmazdı
uyumaktan bahsediyoruz yani tüm geceyi sabah dahil beraber geçirmek
ailesi de biliyor benim geldiğimi
ebru ben kuzenlerimde kalacam dese kimse inanmaz
kalktık yerimizden du bakalım ne olcak diye
evlerinin önüne geldik
ışıklar hala yanıyordu
-hadi eve çıkalım bir bakalım durum ne diye dedim
eve çıktık karnım acıktı amk. askeriyede alışmışım akşam yemeğinden sonra gece de tost yemeye
ebrunun annesi ile babası filme bakıyor kardeşi de odasında kim bilir ne bok yiyor
-ne yaptınız çocuklar dedi annesi
-ebru gezdik biraz siz ne yaptınız dedi
-filme bakıyoruz dedi annesi
eveeet filme bakmak
ebruya dönüp kaş göz işareti yaptım anladı durumu
-nasıl film güzel mi dedim
-iyi şimdilik az kaldı bitmesine dediler
-tamam bitsin bizde bakarız o zaman dedi ebru
karnım hala aç ebruya durumu anlattım
gel dedi mutfaga götürdü
ekmek arasına koyabileceğim malzemeleri çıkardı bende begendiğimden seçip arasına koydum
ebru annesi ile babasına da bişey içermisiniz diye sordu
onlara meyve suyunu doldurdu

** karnımı doyurduktan sonra biraz oturduk bu sırada onların filmde bitti
biraz yüzsüzlük yapmam gerekecekti çünkü ayaga kalktılar film bitti diye
bu durumda misafirin siktirip gitmesi gerekir ev sahipleri uyuyacagı için
ebru araya girdi bizde izleyelim diye
onlar tamam biz yatıyoruz deyip odalarına geçince
biz ebrunun odasına geçtik dvd yi de alarak ebrunun tv ye bagladık
onun yatagına yattık
filmin sadece başını hatırlıyorum
sonrası ikimizinde pek umrunda olmadı kendi kendine oynadı film
saat 5e kadar sürdü
sonra o uyuya kaldı ellerini üzerimden yavaşça kaldırıp gidecegimde yine uyandı
-gitme bu saatten sonra dedi
-bu saate kadar burda oldugumu bilmesinler ayıp olur dedim
bırakmadı biraz daha beklemem gerekti onu tekrar uyutabilmek için
bu defa o beni sarmadan elleriyle ben sardım ki kaçabileyim uyandırmadan
uyku benim de gözlerimden akıyordu o kadar yol yorgunlugu vardı çünkü
ha uyudu ha uyuyacak derken
sabah bizi kaldıran ebrunun annesi oldu
salondan seslenmesi ile
saate baktım 11 e geliyordu
bu demek oluyor ki babası işe gitmiş
ama muhtemelen bizim beraber yattıgımızı görmüş
annesi de aynı sebebten dolayı bizi odadan kaldırmak yerine salondan kaldırmış
rezillik çok büyük çünkü
filme bakarken uyuya kalmış olma imajında çok uzak bir haldeyim
kot pantolan kendini içeri girenlere işfa edecek bir yerde
nasıl kalkacam da kadının suratına bakıcam amk
ebru kalktı
onun hiç umrunda değil amk.

**sanki her gece beraber yatıyormuşuz gibi kalktı
ne yapacagını bilmez beni öptü
salona geçti sesli sesli annesini öptü
ben odadan kafamı çıkaramıyorum
kahvaltı hazırmış diye odaya tekrar girince çıkmak zorunda kaldım
uzun zaman sonra boynum bükük kahvaltı yaptım utancımdan dolayı
hay amk nasıl uyuya kaldım
kahvaltıyı yaparken ne yapacaksınız sorusu geldi
denize gideriz herhalde dedi ebru
sonra kapandı konu
kahvaltı sonrası ben kaçmak için izin aldım ebrudan
ama tek şartla
üstünü değiştir denize gitcez
annesi mutfaktayken ona teşekkür ettiğimi belirten seslenme ile evlerinden ayrıldım
eve gidip dolapları karıştırdıktan sonra
şort havlu ne lazımsa aldım
gittik denize
deniz muhabbeti aynı
uzan bişeyler iç
arasıra denize atla
denizde sarıl
tuzlu tuzlu öpüş
biraz da alnımla burnum kızardı
o kadar kreme ragmen
ilk defa görüyor güneşi çıplak beden o da nasibini aldı birazcık
akşam üzeri ebruyu evine bıraktım bende eve geçtim onlara çıkmadan
biraz uzandıktan sonra otele davet ettiler
orda yemek yedikten sonra
onları bizim yaylaya götürmeye davet ettim

** bi taşla iki kuş vuracaktım
ne ikisi amk. kuş sayısına bakın şimdi
ebru yanımda olacak 1
ben araba sürmeyi bilmediğim için babasını şoför olarak kullanacam 2
envayi çeşit yol masraflarından kurtulacam 3
annemi görecem 4
onlarında görmek istediği bir yere doganın bana göre en güzeline götürecektim 5
bu kadar kuş milli parklarda kalmadı amk
tamam dediler
-ne zaman gidelim dediler
aklımdaki plan dün gece ailesine uygunsuz bir şekilde yakalandığımız için
hem olayın üzerinden zaman geçsin hemde ebru bu gece de benimle uyumak istemesin diye
-sabah erkenden çıkalım yola dedim
-iyi sende bizde kal o zaman dedi ebru
deme ebru öle amk
deme yine kızarttın beni
tek ben degil kimse ne diyeceğini bilemedi
-salonda yatsın baba bi de onu uyandıralım diye vakit kaybetmeyiz beraber kahvaltı yaparız gideriz dedi
bu fikir onları yumuşattı biraz
tamam bakarız dediler ekşın reyiz gibi
-gerek yok ben sabah taksiyle gelirim diye kolpa yaptım ne gerek var diyeceklerini bildiğim için
gece iskeleye yürüyüşe gittik
süt mısır yedik beraberce
sonra eve döndük
herkes temkinliydi
erkenden yatalım dediler
bana yatacagım yer gösterilirken
akıllı olun mesajı gönderildi sanki inceden

**ben akıllıca yattımda
ebrunun yanıma gelirken aklı nerdeydi bilmiyorum
yattı yanıma
mecburen uyumadım onu yatagına göndermek de 3 saatimi aldı
sabah kalktıgımızda ikimizde ayrı yataklardaydık
uyuya kalmadığıma sevindiğim anlardan birisi oldu
hazırlıklar yapıldı
caps makineleri alındı
bindik arabaya
yaylaya dönüş yolunda yaz meyvelerinden oluşan bir kaç poşet
marketten alınmış yolda görülen çocuklara verilecek zamanın lüks çikolotaları
benim tarafımdan listeye eklenmiş
yağ şeker salça vesayire
derken 1 bucuk saat süren yolculuktan sonra bizim yaylaya geldik
tel çekmediği için annemin de haberi yoktu
beni görmesi ile bana koşup sarılması ahaliyi biraz duygulandırdı
ama dayımın esas duruş komutunu çok güçlü sesiyle söylemesi duyguyu gülümsemeye çevirdi
ebrular karşılandı tanışmamış olanlar tanıştı
sabahtan kalan ocagın altına kuzenler tarafından odun eklenip
onlara gözleme yapıldı
çardakta oturuldu
benim hakkımda bolca konuşuldu
ebrulara köy gezdirilirken
ikram edilen elma armut yeni yeni çıkan yayla üzümü kiraz ikram edildi
tarladan toplanan mısır közde pişirip ikram edildi
sonra onlara hediye edilmek üzere
domates patlıcan biber sogan gibi sebzelerle beraber meyvelerinde oldugu bir kasanın agzı iple iyice sarıldı
akşam üstü olan iki adet horoza oldu

** çaylar da içildikten sonra gidelim dedi
annem bi gün daha kal diye bana yalvarınca
ebru da bir günde ben kalayım diye ailesine yalvardı
sonuçlar pozitif
onları gönderdik
ebru ben annem ve kız kuzenlerim çardakta kaldık
kuzenler ebruyu esir aldı sorularıyla
annem de beni
derken annem ben yatıyorum dedi
laf eden olur siz de fazla kalmayın yatın dedi
kuzenler çardağa yıldızlar altına
iki ayrı yatak hazırladılar
onlar gitti
biz yıldızları izledik
yaylada fazla ışık olmadığı ve yüksekte oldugumuz için hepsini çok net görüyorduk
matemetikle arası iyi olan mimar adayı ebru bile o kadar yıldızın varlıgından habersizdi
hafif serin esen rüzgar
300 metre aşşagıdan akan derenin derinden gelen kurbağa sesleri
eşliğinde sadece sarılarak yattık
sabah ki kahvaltıya ebru hayran kalmıştı ben ise sadece özlemiştim
tamam da biz nasıl geri dönecektik amk
köy dolmuşu desen sabah erkenden gidiyorlar ki çoktan gittiler
giden birini beklesen kim bilir ne zaman gider arabada boş yer olur mu?
gitmesek olmaz telefon yok ebrunun annesi meraktan ölür
kahvaltıyı yapıp
ebruyu 600 metre aşşağıda akan göksu nehrine götürdüm
çocukken hep yaptıgım ama büyüyünce yazları çalışmaktan fırsat bulamadığım
balık avlamayı yaptım
bi kaç tane tuttum da
ama ebru hepsini yazık diye geri suya bıraktı

**bu sırada onunla konuşurken bir tane balık yakalandıgını farkedip kargıyı ebruya verdim
-şunu bir tutda sigara yakayım diye
o eline alır almaz panik yapıp kaldırdı balık etrafımızda dolaşırken
ebrunun aslında bana sarılmak olan amacı
benim belime kadar ıslanmama sebeb olan
suya düşmeme sebebiyet verdi
balık bi yerde ben bi yerde ebru hanımda
çok pardonlu kıs kıs gülmelerde
sessizce hafiften gülümseyerek dışarı çıktım
balık avladıgımız kayanın üzerine çıktım
-bişey olmaz hadi gidelim dedim
böylece o ayaga kalkınca onu suya atmak için daha az yorulmuş oldum
zaten herhangi bir tehlikeye çarşı suya dayanıksız tüm eşyalar ebrunun çantadaydı onlara bişey olmadı
ebruyu suya attıktan
onun agzından çıkabilecek tüm küfürleri duyup
pislik gerizekalı salak aptal manyak olduktan sonra bende atladım suya
benim ıslatılacak yanım kalmamıştı balıklama atladığım için ama ebrunun yüzü sanki biraz kuruydu
görev tamamlandıktan sonra sudan kaçmaya çalışan ebruyu iyice kızdırdım tekrar tekrar yakalayarak
ben gidiyorum dedi başladı yürümeye nah gidersin amk
biraz yürüdükten sonra sinirinden oturdu kaldı
gönül alma görevi böyle başladı
numaradan düştüm ıslakken komik olayım diye
yerdeki kırmızımsı toz üzerime yapıştı
çaktırmadan yüzüme de sürdüm elimi
yanına gittim gülmemesi elde degildi ama gülmüyordu triplerde yine
-affetmedin mi dedim

---hayır dedi
-boşuna çamura yattık desene dedim
-çok gıcıksın dedi
-hadi gidelim seni bi yere götürcem dedim
-kurumadım daha dedi
-gel sen dedimm tuttum ellerinden
yürürken üstümden biraz çamur alıp yüzüne sürdüm
tokadı da haketmiş oldum böylece
sonra ben yine suya daldım
çamurun yarısı çıktı
gerisini çıkarmaya uğraşırken
o da girdi suya
tamam işte olay bu barıştık yine
nehir sefasından sonra geri yürüdük
bayır bir yerde oturduk iyice kurumak için
ona papatya tarzı çiçekler topladım ama
bir türlü taç yapamadım amk.
mundar oldu o kadar çiçek
biraz da uzandık diz baş yine
iyice kuruduktan sonra
bir kaç dudak teması akabinde armut çaldık
ama dedemin bahcesinden haram olmaz amk
eve geldik ki annem kıyamet kopardı bu ne hal diye
ebruya bir şalvar verdi kuzenin birisi
tam köylü kızı oldu
o da şikayetçi olmadı bu durumdan
akşam köy ekmeği yapmak için toplanmış bayanları izledi
arkasından çökelekli ve papatesli gözlemeden yedik
ama hala bir geri gitme planı yoktu
bu durumda sabah köy dolmuşu ile gidecektik

**ebrunun yıkanmış kıyafetleri asıldı
kız kuzenlerler iyice muhabetti kurdu
ben bile ikinci sırada kalmaya başladım
oturup konuştuktan sonra yatma vakti geldi
yine ikimize farklı yatak ama birisi yine boş kaldı
sabah horozun bile nde açma germe hareketleri yaparken kalktık
dolmuşa bindik
nostaljik bir yolculukla
bu kim lan
kimlerdensiniz sorularına yanıt vererek alanyaya geldik
telefonun ilk çektiği yerde aileye haber verdik
sonra onu evlerine bıraktım
ama bende kaldım ailesinin ısrarı üzerine
ne yaptıgımız nasıl geçtigi konusunda ikimizde çok memnun gözükünce ortada bir sorun kalmadı
kahvaltı sonrası ebrunun annesi ile çarşıya çıktık
ilk gittiğimiz yer bir tuhafiye oldu
ebru burda kuzenlere dikiş nakış işlenmeye hazır tülbent mil iplik yani çeyiz yapılmaya gereksinim malzemeler aldı bolca
öğlenden sonra aynı köy dolmuşuna verdi kuzenlere göndermek üzere
bir gün tekrar gidelim diye yineledi
ebruyu evine bıraktı eve geçmek için
ondan ayrılır ayrılamaz aslında mutluluğumun tek sebebinin o oldugunu farkettim
yürüdüğüm yol bindiğim otobüs indiğim durak girdiğim evimiz onsuz olunca bi anlamsızdı amk
onsuz hayat bimde satılan le diye başlayan şeyler kadar adiydi. resmen le hayattı amk
o gece evlerinin önüne gidip telefonda konuştuk
birbirimizi görerek ta ki benim şarj bitinceye kadar

** sonra eve dönüp yattım
onsuz
ertesi sabah ekşını aradım
haber ver demişti gidince kaç gün geçti amk
-amına çakim arkadaşım şehit oldum sandım nasılsın dedi
-saolun komutanım dedim
-ne var amına çaki çabuk söyle ekşın peşindeyim dedi
-iyi olduğumu söylemek için aradım dedim
-tamam amına çakim vaktinde gel. zaten kaç gündür asker dövmüyorum dedi gülerek
-bi emriniz var mı komutanım dedim
-sıkıldın mı lan kapatmak ister gibi konuşuyon amına çakim dedi
-telefondan döversiniz diye korkuyorum komutanım dedim
önce güldü sonra
-iyi tatiller arkadaşım dedi
gerekli sagolu dedikten sonra
bi kaç amca dayı ziyareti yapıp harçlık kabarttım
cep dolumunun götümü kaldırmasını fırsat bilerek ebruyu bir restorana davet ettim akşama
cevap bilindikti
neden olmasın
yemeği yerken ebru ile ne zaman görüşebilecegimiz planları yapıp
o andan itibaren üzülmeye başladık ayrılacaz diye
bizi yerimizde bira içip kendimizi teselli etmek pakladı

**yine sarılıp yatmak istiyorduk ama şartlar zor amk her gece nasıl olsun
yatma bölümünü çıkarıp sarılmalara bolca öpücük kondurarak kafanın çakır haliyle
ebruyu eve bıraktım
ebrunun evi önünde vedalaşmak 40 dakika sürdü
ertesi gün deniz
bir sonra ki gün içi bizim eve gitme orda kimsenin olmamasından yararlanma
bir gün otelde yemek
ailecek artı ben akşam gezmeleri derken
son güne geldik
ebru bende geleyim dedi ama babası sonra beraber gideriz diye kandırdı
bilet alındı
ve istanbula giderken
birbirinden ayrılmadıgı için damla denemeyecek kadar çok göz yaşı bırakıldı
yoklugunda avutulacak kollar anı yaşama hissini kabarttı
emredersinizleri bol olacak dudaklar yarin dudaklarıyla nemlendirildi
aglandı sızlandı
verilen sözlerin işaretleri(yüzük) karşılıklı olarak öpüldü
ve 45 dakika ucağın düşme ihtimalinden değilde günlerin geçmeyecek olmasından korkularak istanbula inildi
gel amına çakim diyecek komutanım nerde lan benim
odasına girdim geldim tekmili vermek için
yazıp çiziyor plan yapıyor
-ben geldim komutanım dedim
-çok zekiyim amına çakim yarın ekşın var dedi.
-emredin komutanım dedim anlamadım çünkü
-sır amına çakim dahice bir plan geliştirdim dedi

---ben gideyim o zaman komutanım dedim
-amına çakim ikimizin sırrı olacak üstünü değiştir gel dedi
-emredersiniz dedim
gittim üstümü değiştirdim. geri geldim odasına girip tekmil verdim
eliyle bi dakika işareti yapıp bana bakmadan beni bekletti
meraktan çatlayacaktım amk ne yapacak acaba diye
kagıda bişeyler yazıp çizip duruyordu
bana baktı
-astsubaya akşam içtimasına katılmayacağını söyle gel dedi.
-emredersiniz dedim.tam çıkıyordum. depocuyu da çağır bana dedi
gittim astsubaya ekşının yanında olacagımı söyledim depocuyu da çağırdım
ekşın depocuya
-amına çakim anahtarı ver baskın yapacam depoya dedi
asker anahtarı verdi
bana dönüp
-gel amına çakim dedi
depoya gittik
herşey yerli yerinde ortalıkta bir sorun gözükmüyor.ama ekşının hevesi kursagında kalmışa benzemiyordu
kendisine bir tane askerlerin giydiği eşofman altından aldı
depodan çıktık
tekrar odasına döndük. sonra yazıcıyı çağırdı
bölüğün koğuşlarda yatma planını istedi.
herkesin yattıgı yatak belliydi.
hala neyin peşinde oldugunu bilmiyordum
bana gidebilirsin dedi
o da evine gitti

**ben aşşagı indim akşam yemeği derken
komutanlık saati(yani askerlere bir saatlik verilen ders)
o gün çok erken bitirildi nöbetçi astsubay tarafından herkes bu durumdan çok memnundu ve
o günki rütbelilerde genelde askeri sıkmayan komutanlardı
bu rahatlıkla herkes koguslara dagıldı
derken yazıcı beni çağırdı gel yazıhaneye gidiyoruz diye
gittik bir baktım ekşın orda
tamamen asker gibi giyinmiş
eşofman bir de yeşil askeri tshirt tarzı atlet
-otur amına çakim dedi.
cebinden bir telefon çıkardı ama kendi telefonu degildi
belliki askerin birisinden yakalamıştı
olay açığa çıktı beyler
ekşın askerin birisinde cep telefonu yakalıyor
rehberi bir açıyor ne kadar asker ismi varsa kaydetmiş denyo
ekşın hepsine mesaj çekiyor
mesajda telefonla beraber bana gel amına çakim yakaladım seni ... yüzbaşı
diyor.
iletim raporu gelen her mesajda heyecanlanıp git bana bu askeri getir amına çakim diyor
gidip telefonla beraber askeri getiriyorum
her yakaladığı askerin elinden telefonu alıp yeni asker numarası var mı onu araştırıyor
bu sayı git gide artıyor tabi
17 tane telefon yakaladı
yüzündeki keyfi görseniz kendisiyle resmen gurur duyuyor amk
askerlerin hepsini odaya soktu
isimlerini tek tek aldı
sonra hepsini gönderdi

** ben merakıma yenilip ne yapacaksınız komutanım dedim
-düşünüyorum amına çakim arkadaşım dedi
ekşın görevini tamamlamanın verdiği mutlulukla bölükten ayrılırken o halde tüm koğuşları gezdi
baktı başka yanlış bişey yapan var mı diye
gerekli ekşını yaşadıktan sonra evine gitti
o gider gitmez bana karşı bir cephe oluştu
vay neden haber vermemişim
yok neden söylemiyormuşum
amk sanki ben biliyordum
allahın sıgırları hem yasak olmasına rağmen telefon kullanıyorsunuz
hemde askerlerin isim soy isimlerini telefonunuza kaydiyorsunuz
onlarla konuşmak için mi kullanıyorsunuz amk telefonu almayın vermeyin numaranızı
gel gelelim kabak bana patladı
bütün yakalanan ibneler bana afra tafra yaptı
suçum olmadıgını haberim olmadıgını söylesem de inandıramadım
iyice üstüme geldiler
beni de sinirlendirdikleri için ekşının onları nasıl sikeceği konusunda bende kötü planlar yapmaya başladım
gece bu olaylar yaşanırken
ebruyu aramayı da unuttum tabi
ilk aklıma geldiği anda koştum telefona biraz sitemkardı geç aradığım için
-nerdeydin merak ettim bişey mi oldu diye.
konu sapsın diye ekşının planını anlattım
-ne yapacak şimdi onlara dedi
-boşver onu hasret bize ne yapacak onu konuşalım dedim
-aşk bize yapacağını yaptı hasret ne ki dedi
vay amk özledim diye ağlayan kızın dediğine bak
-dayanacaksın yani dedim
-başka yol göster sensiz olmayacak onu yapayım dedi
-iyi gördüm seni kendini üzmüyorsun sevindim buna dedim
-sende üzülme geçecek dedi

---geçiyor işte biraz senle biraz sensiz.hem hep yanında olursam bıkarsın zaten benden dedim
-hep yanımda olda bıkıp bıkmayacağımı gör dedi
-o risk alınacak bir risk değil ebrum olmaz sensiz dedim
-artık önümüzde 8 9 ay kaldı benim okul senin askerlik bitiyor o zaman ayrılmayacaz hiç dedi
-inşallah dedim
-bizim çocugumuzun gözleri ne renk olur kelebek dedi
van minüt amk çocuk??
lan yoksa ebru hamile mi kaldı.yok canım daha neler
sormaya bile korktum
ama hangi ara hamile kalacak ki amk
kurdalamak lazımdı bu konuyu
-hangi çocuk ebru dedim
-gelecekte olacak cocugumuz kelebek dedi
derin bir nefes aldım. kromozonlar henüz birleşmemiş
-koyu yeşil olur herhalde dedim
-saçları nasıl olur dedi
-ilk kel dogar sonra bi renk tutar begenmezsek boyatırız sorun etme şimdi bunları dedim
-hayalini kuruyordum da kusura bakma dedi
biraz üzülmüştü sesi
-ismini ne koyarız dedim. hayalini canlandırmak için
-erkek olursa sen koyarsın kız olursa ben dedi
klasik ebeveyn çocuk ismi paylaşımı işte
aslında bu konuşma artık büyüdüğümüzün
ilişkimizin güçlülüğünün
üzerimizdeki aşk acemiliğinin bitmeye başladıgının habercisiydi
artık daha ciddiydik
gelecek hakkında planlar yaparken pervasız olamayacak çağa gelmiştik
cünkü zaman daralıyordu
oynanan oyun değildi.
yapacaklarımızdan nasibini alacak iki gönül vardı
tek ihtiyacımız olan zamandı
ama herşeyi zamana bırakmak da bazı şeylerin üzerinin tozlanmasına sebeb verebilirdi

**ebru da bunu yapıyordu
sürekli geleceğimizin tozlarını alıp konuyu canlı tutup
geleceğimizin parlak olmasını istiyordu hep
bense bu konulara girmekten kaçınırken
aslında unuttuğum
yada farkına varmadığım bir his yaşatıyordum ebruya
acaba
evet acabaları düşünmesine sebeb oluyordum
acaba kelebek bana evlenmek çocuk sahibi olmak kadar baglı degil mi diye düşünmesini sağlıyor olabilirdim
kendimi geç mi denir erken mi denir bilinmez onun yerine koyup bunları düşününce ona hak verdim
çünkü benimde ilerde tek evlenip çocuk sahibi olmak istediğim kişi oydu
o halde neden onun dileklerindeki kayan yıldızı durdurmaya çalışayım ki
tutayım ellerinden kaldırayım başımı gökyüzüne beraber bekleyelim kayacak yıldızı
en fazla boynum ağrır amk.
değmez mi kalbin ebrusuna
fazlasıyla
telefon kapandı gece noktalandı
ertesi gün ekşın bölüğe geldi
gel amına çakim dedi
muhtemelen bana dün gece askerlere ne ceza vereceğini anlatıp fikrimi alacaktı
-amına çakim kelebek sabaha kadar uyuyamadım dedi
-hastamıydınız komutanım haber verseydiniz dedim
-amına çakim ne ceza vereceğimi düşündüm dedi
-buldunuz mu dedim
-bi tane var ama bilmiyorum amına çakim sen ne düşünüyorsun dedi
-komutanım siz bu askerlere ceza verirseniz en fazla 20 gün sonra unutulur sonra yine aynı şeyler olur en iyisi vermeyin karar vermemiş gibi gözükün
günlük ufak cezalar verin nöbet gibi temizlik gibi daha da zorlaşsın böylece bu konu sürekli sıcak kalacağı için diğer askerler daha çok korkar dedim
-amına çakim fena fikir değil ama benim daha müthiş bi fikrim vardı boşuna mı düşünmüşüm dedi
-neydi komutanım dedim
-bu 17 askerin hepsini çağıracam. hepsinin mahkeme dosyasını hatırlatacam
bir ay süre verecem. başka birisini cep telefonuyla yakalayan ve yakalatanının dosyasını silecem nasıl fikir amına çakim dedi
-komutanım bölük içi savaş çıkar rezil oluruz diger bölüklere dedim yapmasın böyle bişey diye
nerden buldu amk bu fikri millet birbirine düşer amk
-çağır amına çakim şu askerleri dedi
-emredersiniz dedim
bulabildiklerimi çağırdım nöbette veya görevde olanlar kaldı
ekşın bu amk sikecek de millet nasıl domalacağını bilmiyor
askerler o halde yani

---kendinizi nasıl affettirebilirsiniz amına çakim dedi
hiç birisinde ses yok suratlarından tek okunan korku ve pişmanlıkları belki biraz da kendilerine kızgınlıkları
-beni tatmin etmek zordur amına çakim yakaladım hepinizi sonuçlarına katlanacaksınız dedi
bi kaç tanesi emredersiniz dedi
ekşın hepsinden duymadığı için
-anlaşıldı mı amına çakim dedi
hepsi emredersiniz dedi bu defa
-kelebek bana yazıcıyı çağır dedi
gittim çağırdım
elindeki yakalanmış asker listesini yazıcıya verdi
-bu arkadaşlarıma dönüşümlü olarak nöbetleri geçir. çarşı defterlerini getir çekmecemde dursun. koğuşları yıkasınlar. bahçeyi bunlar sulasın. tüm işlerde bunları
taş ocagı mahkumları gibi kullanın ikinci bir emrime kadar dedi
yazıcı emri aldıktan sonra
askerleri de gönderdi
-amına çakim kandırdın beni kelebek fantazilerimi senin yüzünden uygulayamıyorum dedi
hayırlısı olsun komutanım deyip arazi oldum yanından
yapılacak geniş kapsamlı denetimler yaklaşıyordu
sorulabilecek tüm sorular ve yapılacak spor ve atışlar konusunda ekşın tarafından uyarılıp denetime hazılanıyorduk
her komutan gibi o da bölüğünün başarılı olmasını istiyordu
kendi teknikleri ile eğitimi çok zevkli bir hale getiriyordu.
adamın zaten kelime dağarcıgı çok komik. askere hitap tarzı çok iyi kendisi de son derece bilgili askeri konularda

**ebruyla olan bir kaç konuşmamızda kendisine mektup da yazmamı istedi
aslında bir sevgiliye mektup yazmak çok zordur.
duygularınızı direk kalbinizden alıp beyaz bir kagıda kopyala yapıştır yapmak kolay değildir,
bu kadar kolay olsa ne siyah renk kalır dünyada yazmak için kalemle ne de bir yeşillik ormanlarda
sürekli konuştugun halini hatrını sordugun herşeyini bildiğin birisine de
nasılsın iyimisin beni soracak olursan süperim amk da denmezdi.
özlemi kelime oyunlarıyla farklı dillere döküp dudağının bükülmesine sebeb olmayı istemeyecek kadar çok seviyordum onu
uzaktaki bir sevgilinin tek ihtiyacı olan mesafelere ragmen sevildigini
en az onun kadar kalbinde aklında ruhunda oldugunu ispatlamaktı
içinde hiç nasılsın iyi misin ben iyiyim içermeyen onlarca mektup yazdım ona
sadece birini örnek olarak vereyim hatırladıgım kadarıyla

---nerde yürüdüğünü bilmezken birden bir kelebek çıkar karşına
alışık değilsindir fazla görmeye
hayranlıkla onu ürkütmeden izlemeye çalışırsın
yavaşça yaklaşarak daha yakından görmek istersin
o kadar küçük ve masum bir böcekten bile
birden hareketlenmesinden dolayı korkarsın kendini geri çekersin
ama yine de onu bırakamazsın kanat çırpasını izler nereye konacagını takip edersin
bir yere konacak gibi olursa bir iki adımla ona yaklaşırsın tekrar
eğer konarsa hiç yorulur muyum diye düşünmeden onlarca adımı tekrar atarsın
yine uçar yine hevesin kaçar ama yine de gözün kelebekte kalır
aşkta böyledir işte
normal hayatının dışına çıkarır seni
birden çıkar hep karşına
ne kadar güzel dersin
utanarak yaklaşırsın heyecanınla
seni görmesine izin verdiği kadar yaklaşırsın
hiç gitmesin istersin
gitmemesi için çekingen bakarsın hep kendinden ödün verirsin
ama gider kısa bir süreliğine de olsa bazen
her adımı izlersin eğer sevdiysen tekrar yakınlaşmak için
tekrar umut verse koşarsın sebebini bilmeden
geçen yıllarına hiç acımazsın peşinde koşmaktan
bir gün biter yada bitmez ama kalbin hep aşk kelebeğinde kalır...

**bu tarzda sade mektuplar yazdım ebruya
telefonlarda hep mutlulugunu dile getirdi mektupları okuması ertelerinde
bu da bana haz verdiği için daha da önem vererek yazdım
ekşın bölüğü rockynin boksa hazırlanması gibi hazırlıyordu
dağ bayır koşup italyan çukurlarından çıkma mücadelesi verirken
gezlerde gözlerde arpacıklardaydık hep
ekşın askerlere daha özenle davranıyordu
denetim öncesi haftada
ekşın benden cezalı askerleri çağırmamı istedi
telefondan yakalananları çağırdım
-amına çakim başka çarşı cezalısı arkadaşım var mı yazıcıya sor dedi
gittim bi kaç tane daha değişik sebebten çarşıları kesilmiş askerleri de buldum geldim

** hepsine hitaben
-amınıza çakim arkadaşım hepinize çarşı izni veriyorum bu haftalık. göstereceğiniz performasın gözüm açık değil fermuarım açık izleyecem dedi
açık açık tehdit etti
askerleri gönderdi
-vay amına çakim tükürdüğümü yalatıyorlar bana dedi
sessiz kaldım
hafta sonu çarşıya bende çıktım tüm askerler gibi çarşıya çıkmadıgımız gün ektradan eğitim yaptık zaten ekşınla olan anlaşma da böyleydi
denetim günü geldi
çok güzel performans gösterdik
atışa seçilen herkes ben dahil görev ifa şartlarını yerine getirdi
bölük 1500 metre koşu denetlemesinde herkes çizgiyi zamanında önce geçti
diğer mekik şınav barfiksde de yeterli başarıyı gösterdik
kısacası bölük açısından iyi bir denetleme geçti
bu ekşını çok mutlu etti
bölüğü toplayıp
-hepinize teşekkür ederim amına çakim dedi
cezalı askerleri ayağa kaldırıp hepsini affettigini söyledikten sonra
-amına çakim aynı suçtan double double yaparsanız bazı deliklerinizi pota kadar genişletirim dedi
denetleme esnasında atışı ve sporu kötü olanlar ya revire ya da nöbete gönderilmişti ki bi sakaklık çıkmasın
onların haricindeki tüm askerlere çift çarşı verdi
sabah içtimasında tabur komutanı bölük komutanlarını ve asker personeli tebrik edince götümüz iyice kalktı
ebru da son ünideki son senesi için ankaraya gitmeye hazırlanıyordu
tekrar izine çıkmam konuşulmaya başlanmıştı ama ilerki bir zamanda kullanmaya iki oyla karar verdik
bunun yerine ebru yine bir hafta sonu istanbula gelme kararı aldı
ekşına gidip durumu anlattım
-komutanım benimde çift çarşım var mı dedim
-var amına çakim dedi biraz zorladıktan ve dalga geçtikten sonra
-ben uygun görürseniz öbür hafta çıkmak istiyorum çift çarşıya komutanım dedim
-tamam amına çakim zaten nöbet tutacak asker lazım olur diger askerler çarşıdayken dedi
-emredersiniz dedim

**hafta içine girdik nöbetlerden sonra
hergün arıyordum
salı günki aramamda
-nasılsın dedim
-iyiyim dedi ama değildi amk
-bişey mi oldu dedim
-ben hafta sonu gelemiyorum dedi
-sorun değil haftaya gelirsin dedim
-haftaya da gelemem dedi
tansiyonum düştü beyler.bir daha ki haftayı sormaya götüm yemedi
-bir sorun mu var dedim
-sorun yok başka bir işim çıktı dedi
-ne işi dedim
-boşver dedi
beni hiç bu kadar boşvermezdi
-ebru konuşmak istediğin bişey var mı dedim
-hayır moralim bozuk biraz dedi
-gelemeyeceğin için mi dedim
-hayır dedi
vay amk gelemeyeceğine üzülmüyor bile
-anlatmak ister misin dedim
-ailevi boşver şimdi sonra konuşuruz dedi
-ben yanlış bişey mi yaptım dedim
-hayır seninle alakası yok dedi
konu kilitlendi öylece kaldı amk

**babasını aradım ebrunun
normal nasılsın muhabbetinden sonra
laf aralarında tekrar tekrar sordum herşey yolunda mı diye
evet amk hiç bi bok gözükmüyordu
adamın olaylardan bile haberi yok gibiydi
aynı gün akşam ebruyu tekrar aradım
nasılsın sorularımda yine soguk cevaplar verdi olayın detayını hiç anlatmadı
-ee sen nasılsın diye bana döndürdü muhabbeti
-hiç iyi değilim dedim
-neden dedi
-nedeni anlatması gereken sensin ebru dedim
-ben iyiyim beni merak etme dedi
-başka kim var merak edilecek bende ki dedim
-ne bilim anneni et babanı et dedi
-seni merak etmemi istemiyor musun dedim
-üzülmeni istemiyorum dedi
-üzme o zaman sende mutlu ol dedim
-ol demeyle olsa keşke dedi
-lafı uzatma ebru demek istediklerini söyle bekliyorum dedim
-konuşuyoruz işte daha ne diyim dedi
-şimdi iyi değilsen sonra tekrar arayayım dedim
-aramana gerek yok dedi
-aramayayım mı hiç dedim
bişey demedi
peki sen bilirsin desem o telefon kapandıktan sonra sike sike yine arayacağım için demedim
-ben geleyim mi izne dedim
-kışın kullanırsın dedi
-tamam yanına gelirim ama dedim
-tamam dedi

** o tamam bile mutluluk vericiydi korkularıma
-hasta mısın ebru dedim
-yok iyiyim merak etme dedi
bu tarz konuşmalar 1 hafta sürdü
ben hala neler oldugunu çözememiştim
bir hafta sonra terhise gidecek olan üst devrenin birisinden cep telefonunu aldım
artık işi mesajlaşmaya dökmem lazımdı geceleri çünkü bi sorun vardı amk
ama normal konuşuyordu sadece
seni seviyorumlara tek cevabı bende idi
o bana demiyordu seni seviyorum diye
her kurdugu cümlenin sonuna aşkım koymuyordu
gündüzden içmeye karar verdik
taburun kamelyasında gece içtimasından sonra içecektik
benim kafam içmeye gerek kalmadan sarhoştu zaten
çözememiştim ebrudaki sorunu bir türlü
bir asker daha vardı bizimle gelmek istiyordu içmeye ama
bizimle gelenlerden birisi siktir etmiş bunu çok konuşuyor diye
harbidende tam bi yavşaktı çenesini siktiğim
içtima sonrası
kamelyaya indik
gündüzden ayarlanmış içkileri plastik bardaklara doldurduk
ben üzülüyordum öyle kös kös
ilk bardagı direk içtim
ikinciye yudum yavaşça
üçüncüyü içerken kafamdaki yıldızlar
içeri giren ilk kişinin yıldız sayısını takıldı
her taraf yıldızdı omzunda
tabur nöbetçi subayı beyler
tabur nöbetçi astsubayı
uzman çavuşu
nöbetçi astsubaya emir verdi komutan
ne içiyorlar bak dedi
alkollü komutanım dedi

**bir kişi 4 kişiyi nasıl pert eder o gece anladım
bizim karşılık verememizin de etkisi vardı tabiki
uzman çavuşla revire gittik alkol kontrolü için
sadece ağızdan koklayarak alkollü oldugumuz kanaatına geldi
tabura dönüp sabaha kadar tek ayakta bekledik
sabah nöbet devri esnasında ordaydık
vukuat vardı
ekşın beni gördü
bişey demedi odasına gitti direk
herşey bir anda yayıldı tabura
sabah içtimasına çıktık
tabur komutanı
o alkolik pezevengler buraya gelsin dedi
tüm tabur önünde işfa etti bizi
saydı sövdü iki tanesi de kendi habercisiydi yakalananların
ben ekşının suratına bile bakamadım
hiç birşey demedi bana
konuşmadı bile amk
ne odasına çağırdı sayıp sövdü
ne de dövdü
hiçbirşey demedi
bizim savunmaların alınmasına bölük astsubayı yardım etti
sonradan öğrendik ki bizim çağırmadığımız asker uyuz olmuş
muhabereye gidip kışla komutanı numarasını istemiş
zaten burdan anladık gammazlandığımızı
kışla nöbetçi amirliğini arayıp
taburun kamelyasında içki içildiğini söylemiş
ordan bizim tabur aranıp gidin bakın emri verilmiş
hemen cep telefonunu çöpe atarak imha ettim
bi de ondan yakalanmayayım diye
ebruyu arayıp durumu anlattım
-aferim iyi yapmışsın diye kızıp kapattı telefonu görüşürüz dedi
ben hergün aramaya devam ettim tek konuşulan konu ne oldu idi
savunmaları vermek uzun sürdü
bölük astsubayı bize çok yardımcı oldu
örnek vakalar araştırıp alınan cezalardan bahsetti
nasıl savunma yazmamız gerektiğini söyledi
dosyalarımızı bir ayda hazırladı
yani ne kadar geç olursa o kadar iyi diye
bu sırada taburda adımız alkoliğe çıktı
haliyle başka hiç bir vukuata karışmadığımız gibi
gider yapıp dalga geçen askerlere bile fazla diklenmedik
o piçe de hiç dokunmadık bizi gammizledi diye sırası vardı çünkü
kendi aramızda planı yaptık 4 ümüz
ne diyeceğimiz nasıl soktugumuz
ne kadar içtiğimiz konusunda
ebru da bu arada ankaraya okul için çoktan dönmüştü
onu davet edemiyordum çünkü çarşı sadece beşiktaş tribünlerindeydi artık bizim için
ekşın bana makara yapmıyor
amına çakim kelimesini bile dinlemiyor
kulağım hep onun odasında bana seslenir mi diye beklerken
bizim dediği şarkımız çalınca onu atlatıyordu
çayını almaya kendisi gidiyor
bazen ben dururken yazıcıya birini çağırmasını istiyordu
ebru ile de aramız gittikçe soguyor
telefonlarımın bazılarına cevap vermiyordu
izin alıp yanına gitmem gerekiyordu ebrunun ama ekşından izin almaya götüm yemiyordu
bitiyordu lan resmen ilişkimiz
gitmem lazımdı amk
suç üstüne suç işleyip bi de firar mı etseydim amk
cep telefonu kullanmadığım için geceleri de mesajlaşamıyorduk
hala sebebini bilmediğim bir sogukluk vardı
telefonda her soruşumda bişey yok diyordu
konu kapanıyordu
hiç izne gelicek misin diye sormuyordu
hiç özledim demiyordu
bende aramayı azaltmaya başladım
hani özler mi merak eder mi bir sonraki aramamda biraz daha sıcak davranır mı diye yok amk
sonra yine mecburen aramaya devam ettim
az da olsa hissettiğim sevgisini duymak için
bombok bir hayat olmaya başladı
geçen günler iyice geçmez oldu
aklım mahkemede ne olcak ebruyla ne olcaklardaydı
ilk mahkeme 45 gün sonra olduı
ifadelerimizi aldı
bir tane asker ailevi sorunları nedeni ile psikolojik ilaç kullandığını söyledi
bir tanesi hiç içmediğini iddaa etti
ilaç içtiğini söyleyenin doktor raporunu
içmediğini söyleyen içinde revirde kontrol eden doktoru mahkemeye davet ederek 45 gün sonraya salladı mahkemeyi
ilk mahkeme sonu ekşından izin istemek için kapısını çaldım
-bir maruzatım vardı komutanım dedim
-söyle dedi bana bakmadan
-uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim
-izin yok bu hafta çarşıya çık dedi
-komutanım dedim lafımı keserek
-çıkabilirsin dedi
resmen siktir etti beni
ebruyu tekrar aradım
istanbula gelebilir misin hafta sonu dedim
-başka arkadaşlara söz verdim haftaya geleyim dedi
hangi arkadaş amk ne sözü sinirlendim zaten doluydum amk hem izne çıkamıyorum hem askerlik bok gibi
sevgili sevgili olmaktan çıkmış amk günleri geçmiyor
-bu hafta gelirsen gel gelmeyeceksen bir daha da gel demem dedim
-tamam gelmem bende dedi
-tamam gelme kendine iyi bak dedim kapattım telefonu
gittim bir kenara oturdum iyice ağladım
içimdeki sinir biraz azaldı
hafta sonu geldi
ekşının nöbetçi oldugu gün çarşıya çıkacaktım
çarşı defterim imzalanmış herşey hazırdı
herkes çıktı ben astsubaya rahatsız oldugumu söyleyip çıkmadım
öğlen yemeği esnasında ekşın beni gördü
-neden çıkmadın dedi
-rahatsızım komutanım dedim
-odama gel yemeğini yeyince dedi
-emredersiniz dedim
yemeği yedik
odasına çıktım
-niye çıkmadın dedi
-biraz rahatsızım dedim
-izin mi istiyorsun dedi
-hayır komutanım artık istemiyorum dedim
-tamam evraklarını hazırlat pazartesi git dedi
-gidecek bir yer kalmadı komutanım dedim duygulanmış bir şekilde
-niye dedi
-biz ayrıldık komutanım dememle ağlamam aynı zamana denk geliyordu
-otur kelebek dedi
karşısına oturdum
cep telefonunu çıkardı masaya koydu bana dogru biraz uzattı
kalktı gitti odadan
kapıyı kapattı çıktı ben ayakta kaldım ona saygıdan o kalkarken kalktıgım için
git demediği için
o gelmeden gidemeyeceğim için oturdum kaldım orda bir saat
geri geldi
telefonuna hiç dokunmadığımı gördü
-çıkabilirsin izinlisin git yat dedi
koğuşa çıktım öküz gibi uyumuşum
sabah içtimasından sonra ebruyu tekrar aradım
sadece nasılsın iyi misin diye sordum
hiç bişey yokmuş gibi iyiyim sen nasılsın dedi
-bende iyiyim dedim
mahkemeden haber var mı diye sordu
yok dedim
-bu hafta geliyorum istanbula dedi
-iyi kiminle dedim
-yalnız dedi
-hayırdır ne yapacaksın dedim
-sevgiliminle görüşeceğim dedi
-iyi geçer inş dedim
-hayırlısı inş izin alabilir dedi
-çalışıyor mu dedim
-yok asker dedi
bi dakika lan benden mi bahsediyordu amk
-ismi ne dedim
-kelebek dedi
efendim demişim amk heyecandan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder