29 Eylül 2012 Cumartesi

adını ne koysam 16


**sessizce yukarı çıktı
   o çıkarken ben kendi içimde çöktüm
   o yine sevdiğini utanmadan
   ve artık gör beni dercesine söylüyordu ama
   kendime sorduğumda doğru dürüst bir cevap vermiyordu kalbim
   öylesine karışıktı ki duygular
   fenerbahçeli birisinin
   galatasarayın uefa kupası almasından dolayı
   rakip takım olduğu için üzülmeli mi
   yoksa türk takımı olduğu için sevinmeli mi karmaşası mevcuttu
   sevemiyordum
   aklım bilgede idi
   hala onu seviyordum
   yada sevdiğimi sanıyordum
   ikiside suçluydu aslında
   gönlüm hakim olsa
   bilgeye kalbime yalan aşk beyanında bulunmaktan başkalarının ömrüne ömür boyu sürgün verirdi ama
   benim bilgeye verebileceğim bu en büyük ceza
   zaten onun için bir dilekti
   bu aşkın cezasını yine hakim olan ben
   ne bok yiyeceğini bilememe cezasını ağırlaştırılmış olarak çekiyordum
   insanlar garip
   ömrünün en kafası güzel zamanında
   kurulmuş bir rakı sofran varken
   yan masaya gidip bi kaç kadeh aşk öldüren içmek gibi aldatmak...
   afiyet olsun bilge hanım
   şerefsizliğinize kaldırıp içeriz rakımızı kafamızı yalnız yaparız
   oturursa bir dost yanımıza
   ona da yeni bir sofra kurarız...
   apartmandan çıkışım
   eve varışım arası 40 dk oynamıştır max
   ablam evde telefonda konuşuyor
   konuşma da denilmez büyük ihtimalle dert dinliyorcasına
   ağlama,herşey yoluna girecek şeklinde teselli ediyor birilerini
   neyse sonra görüşürüz diyerek telefonu kapattı
   -sana da bişey demiyorum artık kelebek dedi
   -ne oldu dedim
   -oğlum bi şans ver şu kıza artık dedi
   -allah allah belamısınız başıma sevmiyorum diyorum anlamıyor musunuz dedim
   -sevdiklerini görüyoruz beyefendi diyerek lafı koydu,muhabbeti yarım bırakıp mutfağa gitti
   arkasından mutfağa gittim bende
   oturdum sessizce
   o nişanlısına kurabiye yapmakla meşgulken
   -herşeyi anlatıyor mu abla sana dedim
   -herşeyden kasıt?ne dedi
   -benimle ilgili dedim
   -ne anlattığını bilmem ama anlattıklarından tek anladığım seni çok sevdiği dedi
   -nişanlın sana yalan söylese severmiydin dedim
   -ben yalanı destekliyorum demedim,ama hatasını zaten kabul ediyor.dedi
   -gidip bir kaç yalan da ben söyleyeyim sonra hatalıyım ama sev beni diyeyim o zaman dedim
   -valla ona bile razı galiba dedi ablam gülerek
   -ne zaman aşık olmuş ki bu bana hiç iyi davranmıyor artislik yapıyordu ilk başlarda şimdi ne olmuş ağlıyor sızlıyor dedim
   -kendin sor ben bilmem dedi
   -ben konuşmam onunla dedim
   -kızı isteyenler varmış başkası ile evlenir içinde pişmanlık kalır.her başkası ile beraber olup ayrılışında
 acaba benim ki yalancı idi de ben mi kaçırdım dersin,karışmam sonra dedi
   sonra enişte bey aradı
   vay canım sana kelebek şeklinde kurabiye ay şeklinde kurabiye bilmem ne şeklinde kurabiye yaptım diye geyiğe başladılar
   onları yalnız bıraktım
   enişte ahalisi ve bizimkiler
   nişan yapabilecekleri mekan aramaları ve nişanda gelişecek olaylar zincirlemesi planlamalarını yaptılar
   sonuç olarak bir kafeteryaya yakın akrabalardan oluşan bir davet şeklinde
   nişan yapmaya karar verdiler
   peder bey sağolsun bir takım elbise aldı o kadar harcama arasından
   nişandan iki gün önce enişte bey bir şişe viskiyi bana verdi
   bir bardağını kendisine nişanda kola süsü verilmiş şekilde getirmem şartı ile
   nişan günü tüm gereksiz ama yapılması gereken teferruatlarla uğraştıktan sonra
   kafeterya girişinde
   welcome komitesi vekili şeklinde sıralamada kendime yer bulup
   gelene geçene hoş geldin karşılaması yaparken
   ananem yalancı yalancının annesi beraber geldiler ama
   benim tek farkettiğim kişi yalancı oldu
   benim yanımdan başı eğerek geçti
   makyajı bile yüzünün kızarıklığının farkedilmesine engel değildi
   herkes oturduktan sonra alkış kıyamet ablamlar geldi yerlerini aldı
   slowdan girip ankara'ya geçiş yaparken millet
   ben sekten girmiştim viskiye
   masa altı bi kaç tane içtikten sonra
   hiç utanmadan piste çıkıp oynayacak kıvamı çoktan geçip
   bokunu çıkarmaya meyilli hale gelmiştim
   kafamı ne zaman sağa çevirsem bana bakan sabit bir çift göz vardı
   kızlar da oynarken ben ananemin yanına gittim
   -nasılsın niye gelmiyorsuna cevap verirken
   -git bana siyah bir poşet alıp gel dedi ananem
   -ne yapıcan anane miden mi bulanıyor dedim
   -çabuk çabuk dedi
   marketten bir tane getirdim
   ona uzatmıştım ki
   -git o içkiyi bana getir dedi
   -hangi içkiyi dedim
   -çabuk dedi
   onunla konuşurken içkinin kokusunu almış olsa gerek
   yarım kalmış viskiyi siyah poşete koyup ananeme getirdim
   kocakarı çantasına attı
   -nişan bitince gel al dedi
   el koyulan viskiyi es geçip başka içenlere yancılık yaparım nasılsa mantığı ile kalktım
   şerefsiz spiker oynamam için beni piste çağırınca utandım ama oynamamak olmazdı
   bi kaç sallandım
   ben oynarken pist doldu
   gelenler arasında yalancı da vardı
   ablamla eniştem zaten bana yakın oynuyordu
   yalancı da ablamın yakın arkadaşı olduğu için
   bizde kaçınılmaz mesafe yakınlığı oldu
   ama ben kaçtım
   takı merasimini mütakip
   son dans için
   ablamla eniştemin sevdiği şarkı çalmaya başladı
   çiftler bir bir kalkarken
   yalancıya da dans etmesi için enişte bey akrabası tarafından birisinin teklif ettiğini farkettim
   ama kabul etmedi
   eniştem beni çağırıp ablamla dans etmemi söyledi
   ablamı bırakıp teklif eden çocukla bir şeyler konuşurken
   ablamla ben dans etmeye başladım
   enişte gelince ayakta kaldım
   ablam kaş göz işareti ile dansa kaldırmamı istiyordu yalancıyı
   onların masasına gidip
   -bu dansı bana lütfeder misiniz sultanım dedim ananeme....
   -maaalesef dedi
   -hadi anane dedim ama
   -deden bile kaldıramadı bence uzatma dedi
   masada sap gibi kaldım ayakta
   reddedilmiştim
   ben salak salak beklerken
   ananem yalancının annesin de aynı masada olması sebebi ile
   -arkadaşını kaldırsana dedi
   annesi de gülümseyerek baktı ve hiç surat çatılması olmadı
   ben aslında istemiyordum ama
   yine de raconen sordum
   -dans edelim mi diye
   -etmeyelim yorgunum dedi
   hiç beklemediğim bir tepkiydi
   ben sorunca direk kucağıma atlar sanıyordum halbuki
   -peki dedim masadan duble göt olmuş şekilde ayrılırken
   reddedilmenin gıcıklığı ile bir köşeye çekilmiştim ki mesaj geldi
   -özür dilerim annem varken edemem...
   bu aslında geçerli bir sebeb olmasına rağmen
   ben şerefsizliğim dolayısı ile
   -önemli değil ben öylesine sormuştum zaten dans etmek istediğimden değil.. mesajını yazıp gönderdim
   cevap gelmedi ama bakışlarından üzüntüsü belliydi
   gece bitti
   aile büyükleri için gerekli eğlence ve takı olayı tamamlanmıştı ama
   elbet gençler biraz da ailelerinden ayrı eğlenmek istiyorlardı
   eniştem beni çağırdı
   bir yere gidelim mi diye sordu
   farketmez diyerek seçimi onlara bıraktım
   gece biterken ananemi uğurlamaya bende gittim
   gençler olarak kalıp başka bir yere gidecektik
   ananem arabanın anahtarını almak koşulu ile
   yarım kalan viski şişesini geri teslim etti
   ben viski şişesine konsantre olmuşken
   unuttuğum şey
   yalancının da genç grubla kalmasıydı
   babam ve annem taşkınlık yapmamam konusunda sıkı sıkı
   ve defalarca uyardılar
   mekandan çıkıp beraberce 20 kişi civarındaki grupla
   oturulabilecek bir mekana gittik
   enişte beyin bir kaç arkadaşı ve ben
   içilebilecek bir şeyler alıp oturduk
   ben birazda sarhoşluğun etkisi ile
   mal mal milleti dinleyip
   otururken yalancının varlığını yine unutmuştum
   telefona bakarken aklım gelen kişi bilgeydi
   ama bilge aklıma gelince yalancı geldi
   bilgenin başka birisi ile ilişkisi var iken benimle çıkmayacağına nedendir bilinmez
   inanamıyordum
   tüm bunların altında da yalancının olduğunu düşünüyordum
   ama ona soramazdım çünkü yalancı bana aşıktı
   normalde de soramazdım çünkü konuşmuyorduk
   ama içim içimi yediği için
   yalancı ile konuşmaya karar verdim
   -sen içmeyecek misin bişey dedim
   -hayır teşekkür ederim dedi
   -hmm bira içersin sanmıştım dedim
   -yorulma gerek yok dedi
   ayağa kalktım bir kaç kişi nereye diye sordu ama cevaplamadan markete gidip
   iki tane bira aldım geldim
   bu hareketimi ablam eniştem ve yalancı garipsese de benim planım farklıydı
   verdim birayı
   -eee nasıl gidiyor dedim
   -iyi dedi
   utandığı için sanırım uzunca yudumlayamadı birayı
   -senin ki nasıl gidiyor dedi
   -dünya dönerken ben dönmezsem başım dönüyor dedim
   -anlamadım dedi
   -hayata ayak uyduruyorum işte dedim
   -ablan söyledi üzüldüm dedi
   bu kadar çabuk bilgeye geçiş yapmasına planımın bir parçası olarak
   -ben üzülmedim dedim
   -onu seviyorsun sanmıştım dedi
   -ben de öyle sanmışım dedim şaşırmış ifadem ile
   -ben nasıl anlayamamışım böyle bir şey olduğunu,hiç beklemezdim dedi..
   aslında adıma üzülmüş olması lazımdı ama kendi adına sevindiğini mimikleri ele veriyordu
   -boşver bitti artık dedim
   -üzülmedin mi kelebek aldatılmış olmaya dedi..bilgeyi suçlayıp kendine prim çıkarırcasına
   -üzüldüm ama aldatıldığıma değil dedim
   -niye üzüldün peki dedi
   -eğer ben iyi bir erkek arkadaşı olabilseydim aldatmazdı..demek ben bişeyler eksik yapmışım ki aldatma gereği duymuş dedim
   -o nasıl düşünce öyle,kızın genlerinde varsa aldatmak seninle ne alakası var dedi
   -orospu demek kolay aldatan için ama eğer aldatılmayı hakettiysem ben suçluyum,ama haketmediysem de iyi ki gitmiş zaten dedim
   -yani sen bişeyi eksik yaptı da ondan mı gitti demek istiyorsun dedi
   -herkesin tatmin seviyesi çok farklı,kimileri buket buket güle kimileri bir kerecik görebilmeye..dedim
   -haklısın ama bence senin hiç suçun yok dedi
   biz konuşmaya dalmışken farkettim ki bizi yalnız bırakmak adına herkes dağılarak grublaşmış
   -vardır muhakkak boşver bilgeyi dedim
   -tamam özür dilerim dedi
   aslında benim beklediğimden daha rahat bir konuşma geçiyordu
   ama onun daha önceki yalanlarından dolayı
   tüm kurduğu cümlelerin yalan olabilmme hesaplarını yapmak zorunda kaldığım için daha çok düşünmek mecburiiyetinde kalıyordum
   geçmişi silmiş olsak o an aşık olablirdim ona
   ama geçmişi silerken bilgeyi de silmem gerekiyordu
   ben yalancıya karşı duygusal anlamda aşk denilmeyecek kadar rahat olduğum için
   ağzımdan çıkacak soru ve cümlelerde kasılma yaşamıyordum
   zaten kıza daha önce ağır konuşmuş
   küfür etmiş hatta başka bir kız uğruna tokat atmış olmama rağmen
   hala ben seviyor oluşu
   benim kalbimin götünü oldukça kaldırmış
   kendi kendime ulan sövdüm dövdüm başkası ile göz göre göre çıktım
   beni ne yaparsam yapayım sever mantığı ile
   biraz dalga geçercesine
   biraz da ti'ye alarak
   -demek sen bana aşık oldun dedim
   o an allaha kirpikleri olduğu için dua etmiş olmalı ki
   utanarak gözlerini kısıp başını aşağı indirdi
   zevk almaya başlamıştım
   hafif alkol etkisi ile olsa gerek anti mütavaziliğin bokunu çıkararak
   -suç sende değil ben çok yakışıklıyım dedim
   konuşamıyor olması
   utanması
   zevk veriyor daha çok utandırmak için devam etmem gerektiğin düşünüyordum
   ki harbiden bir sevene bunu yapmak
   sevmiş birisi ile dalga geçmek
   kendimin bile alışık olmadığı birşeydi
   -hangi ara aşık oldun bana dedim
   bilmem'i ifade eden surat mimiği ile yine sessiz kaldı
   -olur mu sence dedim
   -ne olur mu dedi
   -biz dedim
   -anlamadım dedi
   -beraber olsak mutlu olur muyuz sence dedim
   -bilmem dedi
   -olamayız dedi
   -neden dedim
   -ben seninle şu an beraber olmak istemiyorum ki dedi
   şaşırmıştım
   -neden hani seviyordun dedim
   -seven benim sen değil dedi
   -nerden biliyorsun dedim
   -benim bildiğim daha önemli bişey var o da bilgeyi hala seviyor oluşun o yüzden ben seviyor olman anlamsız dedi
   -yani benimle çıkmak istemiyorsun öyle mi dedim
   biraz sinirlenerek
   -başka zaman konuşalım sarhoş oldun galiba dedi
   -yoo gayet iyiyim ve teklifimi yaptım seçim senin dedim
   -dalga geçiyorsun dedi üzülerek
   aslında evet basbaya dalga geçiyordum
   ama devam ettirmek için
   gözlerine bakıp
   -hayır dalga geçmiyorum ve ciddiyim dedim
   -hayır kelebek yapamam böyle bir başlangıç çabuk bitmesine sebeb olur,zaten uzundur bekliyorum ve yine beklerim ama
   aklın başkasında iken yapamam dedi
   biraz sessiz kalmışken
   -beklerken başkaları girebilir ama dedim
   -benim için öyle bir ihtimal yok ama senin hayatına başka birisi girebilecekse zaten hazır olmadığın anlamına gelir dedi
   -ama diye lafa girecekken
   -sus lütfen sus,seviyor gözüküp sevmemen hiç sevmemenden daha çok acı verir,çocuk değilim ben,
  dünün ile bugünün arasında çok fark var,yapma lütfen dalga geçme benimle dedi
   -haklısın,selamın aleyküm konuşmaya başladık ve dakika bir itibari ile bilgeden konuştuk,
  o yüzden biz olamayız bir süre hep o da olucak,gerçekçi olmak gerekirse yanlış anlama ama
  sana güvenebileceğimi de sanmıyorum,her lafında yalan arıyorum,her cümlenin sağlamasını yapmadan inammıyorum
  eğer biz olammıyorsak bunun tek suçlusu benim bilgeyi sevmiş oluşum değil senin en başından ber gereksiz yalanların oldu dedim..
  bir nevi yalancının suratına hatalarını bir bir vuruyordumm
  -seninle ilgili hayal kurarken mutlu olup sonra gerçekleşmeyeceğini bilmek kadar büyük ceza olamaz dedi
  -ne hayali diye  sordum
  cevaplmaya hazırlanırken
  hadi gidelim diye seslendi ablamm
  -cezam yine başlıyor ama bugün ki hayalim çok gerçekti,iyi geceler....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder