29 Eylül 2012 Cumartesi

adını ne koysam 7


**yalancıyı arayıp bilgeyi bir arasana dedim
 -neden dedi
 -ara işte müsaitse konuşacam dedim
 -bu bir emir mi dedi
 -hayır rica ediyorum dedim
 -yola gel deyip kapattı telefonu
 ona sinirlenemeyecek kadar heyecanlı ve meraklıydım
 -müsaitmiş diye mesaj attı yalancı
 arayıp
 şaşırdığımı ve beninde buluşma isteğinde olduğumu söyledim
 buluşma gerçekleşirken
 bana getirdiği ve kendisinin ördüğünü iddaa ettiği
 bir kere yıkanmış(bunu bilerek yaptığını söyledi)
 bere hediyesini aldım
 bu bilgeden ilk aldım hediye olarak aşk tarihime yazılırken
 benim de ona hediye alma gerekliliğini hissettiğim ilk andı diyebiliriz
 bir kız bana özenip uğraşarak
 el işi bere yapıyor
 hediye veriyor ve ben bunu gördükten sonra ona hediye alma ihtiyacı hissediyorum
 bu da benim mallığım
 yer misiniz bilmem ama aşk konusunda ki tecrübesizliğim olarak da kendimi savunabilirim
 haliyle çok sevdim bereyi
 bu konuda ki teşekkürlerimi sunarken
 -beni hiç unutma kelebek dedi
 -niye unutayım ki seni dedim
 -şunu hiç unutma bir gün ayrılırsak sen beni ne zaman düşünürsen bende seni o an düşünüyor olacağım(bu cümleye ilerleyen bölümler içi dikkat lütfen)
 -tek düşüncem beni ne kadar mutlu ettiğin olur inş dedim
 gülümsemesini
 reflekssel olduğunu düşündüğüm
 elini bileğimi üzerine koyması ile süslendirdi
 bu benim utanmama
 aynı zamanda çevreye bakarak herhangi bir hortum gelip gelmediğini kontrol etmeme sebeb oldu
 -ne garip ,hiç akılda yokken tek düşüncesi haline gelmek veya getirmek dur bakalım daha neler görcez hayattan dedim
 elimin üzerinde duran eli ile elimi sıktığını farkettim
 karşılık vermek istiyordum ama
 sanki iki sene amudda yürümüşcesine halsizleşti ellerim
 olm bırak o tutuyor işte çekerse ne yapacan anı yaşa felsefesi beynimde trend topic oldu
 muhakkak ki aile baskısı sebebi ile bu buluşmamız uzun sürmeyecekti
 zaten bilge de ben gideyim demeye başladı
 yolcuya dur denir di
 kal gitme denir di de
 geleceğini bildiğine sadece görüşürüz dendi
 hemde en kısa zamanda olması dileği ile
 bu buluşmadan kendime not
 kelebek sen harbiden bu kızı seviyorsun eee gerisi??
 siktir et olm anlık mutlusun işte ...
 yalancıya da nedense rapor verir oldum
 okul çıkışı size geliyom diyor
 gelme desemde geliyor
 hep beraber salonda diğer erkeklerle otururken
 paso birisi ile mesajlaşıyor
 yada mesajlaşıyor numarası yapıyordu
 bizim onur da ondan umudunu kesmek zorunda kalıyordu
 takdir ederim yalancı olayı sizi kız arkadaşlarımla taıştırayıma kadar getirdi
 kendini bu ilişkiden kurtarmak için
 onur olur deyince
 zaten golü kendi kalesine atmış oldu
 yalancının gözünde biraz olur ihtimali varsa bile bitmiş oldu
 bunun kabağı da benim başıma
 -gördünüz mu olm hepiniz aynısınız olarak patladı
 sonra ben senin aşk koçun olacam dedi
 -lan kaç kişi ile çıktında bana koç olacaksın dedim
 -olm acayip bir fikrim var dedi
 -neymiş dedim
 önce bilge ile görüşmesi gerektiğini söyledi
 ne kadar yalvarsam da anlatmadı planı
 günler geçtikçe biz buluşmaları azalttık
 her müsait oluşunda mesaj yazdı bilge
 canım babamlarla bir iki saat oturayım mesajlaşmayalım merak etme diye
 avuttu beni
 yalancı nasıl yaptı bilemem ama onların evlerine konuşlanmaya
 aileye kendini sevdirmeye başladı
 artık evlerine gelir gider kimseye de hesap vermez oldu
 bilgenin annesi basbaya yalancıyı seviyordu
 ben yalancının planını öğrenmeyi beklerken
 bana göre çok boktan olan bir planı bilgeden öğrendim
 plana göre onlar ailecek gidecekleri bir avm veya herhangi bir yere
 ben sözde kız arkadaşımla gidicem
 böylece babası aramızdaki ilişki bitti sanıcak
 yalancı onu evden daha rahat dışarı çıkaracaktı
 olmaz dedim inat ettim
 olmazdı çünkü ben bu kızı çok seviyor ve bilge ile ciddi olmak
 babasının da bir şekilde rızasını almak istiyordum
 zamanla efendi bir şekilde takılıp
 babasının beni gördüğü veya görebileceği yerlerde saygısızlık yapmayarak
 babasına,hortumla dövülecek kadar da kötü çocuk değilmiş imajı vermek istiyordum
 gel gelelim
 yalancı ile bilge ittifakına bunu bir türlü anlatamadım
 bilge ile ilk tartıştığımız konu olarak da bunu ssöyleyebilirim
 olur du olmazdı derken
 yalancıyı çağırıp
 -nasıl aklına soktuysan çıkar bilgenin aklından bunu dedim
 -olm bi düşün ben bilge için izin alırken babasının aklında sen olmucaksın dedi
 baktım maçı kazanamıcam
 zamana oynayamaya başladım
 sınavlar bahanesi ile derse gömülüp
 yalancının eve sınavlar bitinceye kadar gelmemesini söyledim
 bu aynı zamanda ilişkimize karışma anlamına da geliyordu ama anlayana
 uzunca süredir peşinde olduğum başka konu
 bilgeye alabileceğim bir hediye idi
 görünebilecek bir hediye alamayacaktım
 takı olmaz babası görür
 giyecek olmaz bu nerde geldi denir korkusu ile
 uzun uğraşlarla bir hediye hazırlayıp
 onunla tekrar buluşmak için zaman kolladım
 akşam üstü okul çıkışları bazen yalancı evlerine gidiyordu
 yaşadığımız aşkın
 konuşabilirliğimizin
 birbirimizi mutlu edebilirliğimizin devamı için
 bilge ile hiç risk almadan mesajlaşıyor
 babası evde iken resmen ölü taklidi yapıyorduk
 kurduğumuz plana göre bilgenin bana mesaj gönderirken
 mesajın ondan geldiğini anlamam için kullandığı şifre
 ilk kelimedeki harf tekrarı idi
 -nnasılsın gibi
 bununla da yetinmeyip
 benim ismimi bilge telefonuna yalancının ismi olarak kaydetti
 bunu duyan yalancı bana kullanmadığım modeli düşük telefonumu alarak
 oraya giderken çantasında taşıyor
 ve iki tane telefon numarası varmış numarası yapıyordu
 aslında yalancı bizim ilişkimizde ki
 masanın altına koyduğumuz kağıt parçasıydı
 o olmadan da ayakta durabilirdik ama o vardı
 bazen bana yalancı hakkında olumsuz şeyler söylüyor
 asla derine inmiyor gerekçelerini net olarak söylemiyor
 bende beni kıskanıyor olduğunu düşündüğüm için pek sallamıyordum
 altından girip üstünden çıkıp bilge ile bir buluşma ayarladıktan sonra
 onun benim için ördüğü bereyi giydim
 buluşma yerinde beklerken
 o geldi
 hediyemi çıkardım
 küçük bir zarf
 -bu ne canım dedi
 onun için bişeyler yazdığımı söyledim
 okuyabilir miyim şimdi dedi
 -sen okurken ben seni izleyebileceksem olur dedim
 -utandıracak bişeyler yazdıysan evde okuyayım dedi
 sen bilirsin söylemime merakına yenildiği için okumaya başladı
 -ellerim var ama iki mil tutup bişeyler öremez halbuki çok isterdim soğuklarda üşüyen ellerine
 bir çift eldiven örebilmek
 ne kalemim kara ne boyam yağlı çizemem resmini
 kokun,derin nefes alışımken değiştirmeye çalışmak da olmazdı,başkalarının deneylerini üzerinde
 sen bana bir hediye iken
 hediyeye ne hediye alınır bilemedim
 kalbinin kulpunu bilsem takıştırırdım neyim varsa
 kaderimin yolunu bilsem verirdim anahtarı al sen sür diye
 ama bilemedim
 ben sana hediye seçemedim
 ilk hediyemi ilk hediyeme sözlü olarak vermek istedim...
 bunu okuduktan sonra bana baktığında
 bana bakmasını bekledim
 turkuaz gözlerine
 seni seviyorum u belki sessiz ama kalbime göre haykırarak söyledim
 duru gözleri dalgalandı da bende dedi sadece bir kez kırparak kirpiklerini
 tüm tecrübesizliğimle bu anı yaşıyor olmak
 ilk kez denize dalmak gibiydi
 çırpınıyordum yüzeyde başım dik kalabilmek için ama
 olmuyordu amk
 turkuaz gözleri beni derinlere çektikçe
 gözlerim derinlere kayıp yerlere bakıyor
 ellerimin takati kesilip
 koyacak yer arayışına giriyordu
 o benim bu halimden zevk mi alıyor bilinmez gülümssüyordu
 utangaç erkek ben
 oturken o kalkıp
 gözleri başka yerde iken
 -bende dedi
 bileğini bana bak öyle söyle dercesine tuttuğumda
 -aldığım en güzel hediyeydi dedi
 gitti
 tamam da amk bi de işte
 seni seviyom de
 biz nasıl diyoz.
 sevgili nazı olarak bu anı da not alıp eve doğru giderken
 bana hergün yürümesi ölüm gelen o yolun neden o kadar hızlı bittiğini
 neden asansöre binmeyip merdivenleri koşarak çıktığımı
 niçin ıslık çalıyor olduğumu
 ve neden seviyorummmmmmmm laan diye bir bağırma ihtiyacı duyduğumu bilmiyorum
 sınav döneminde klasikleşen
 babasının evde iken
 yemek yeme tv izleme oturma fasılları esnasında mesajlaşmamamızdan faydalanarak çalıştım
 mesajlaşmalarımız ve konuşmalarımız da oldukça mesafe yaptı
 bin bir güçlükle çıkan o iki kelimeyi daha rahat telaffuz edebiliyor
 ondan da duyma girişimlerimden tam olmasada imalı karşılıklar alıyordum
 zamanla tanıdım tanıdıkça evet lan seviyorum bunu dedim
 sınavların bitmesine yakın yalancı yaz okulu için geri gelmesi gerektiğini söyledi
 ben ise inekliğimden hiç ödün vermeyerek hiç bir dersi allta bırakmadım
 bunun muhasebesini yaparken
 ulan olm kelebek alttan bir ders bırak kızı görürsün desemde
 siktir et ders olmadan yine gelirsin daha mantıklı  geldiği için onu uyguladım
 gitmem gerekiyordu ama
 iki gün rötar yaptım bilge ile buluşabilmek için
 o ağladı
 ben erkekler ağlar mı lan?sorusu ile başbaşa kaldım
 sonra koyverdim amk niye ağlamasın diye
 -gelecek misin diye sormuyorum bile kelebeğim dedi
 -bende sevecek misin diye bile sormuyorum dedim
 -seviyorum tabi salak dedi
 anlamamış numarası yaparak sadece bir kez daha duyabildim beni sevdiğini onun ağzından
 onu o kadar seviyordum ki
 bir sevgilinin öpülebilir birisi olduğunu unuttum
 ama onun aklına dudağımın sol alt köşesine bir öpücük kondurup beni uğurlamak geldi
 onun ayaklarının gitmek istemez adımlarının alışkanlığı benim kalbime bulaştı
 gittikçe zorlaştı
 ertesi gün gitmeden önce hiç huyum olmadığı halde risk alarak  
 penceresinin önünden el sallayarak vedalaştık
 yalancı ile aynı otobüsle memlekete döndük
 -hoş geldin oğlum
 -hoşbulduk ana baba geyiğinden sonra
 meğer bizim memleket ne sıkıcı yermiş onun farkına vardım
 bi sikim yoktu amk yapıcak
 yalancı tesellim oldu
 ne de olsa bilge hakkında konuşabileceğim tek kişi oydu
 o yaz okuluna gidinceye kadar onunla konuştuk ama
 konuşmalarından bişey bilip bana söylemediği belliydi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder