29 Eylül 2012 Cumartesi

adını ne koysam 13


**efendim dedim cevap vermedi
  buyrun dedim
  konuşmadı
  -konuşacak mısın dedim
  yine ses yok
  ''sonra ses gelmeye başladı sezen'den
  Gün ağarınca boynum bükülür
  Dalarım uzaklara gönlüm sıkılır
  Sorma ne haldeyim
  Sorma kederdeyim
  Sorma yangınlardayım zaman zaman
  Sorma utanırım
  Sorma söyleyemem
  Sorma nöbetlerdeyim başım duman
  Ah bu yangın beni öldürüyor yavaş yavaş
  Kor kor ateşler yanıyor içimde
  Aşkı beni kül ediyor''
  şarkının bitimi ile telefonun kapatılış sesini aynı anda duydum
  numaraya baktım
  bir cep telefonuna ait değil
  benim okuduğum okulun ilinden bir yerel numara
  bilge olamazdı
  çünkü o başka şehre taşınmıştı
  biraz araştırınca bir ankesörlü telefona ait olduğunu gördüm
  akşam üzeri yine ananeme gittim yemekle beraber
  artık tatili bunu yapmakla değerlendiriyor gibiydim
  yemeğini götürüyor
  onun yemesini bekliyor
  sonra boşları alıp
  eve götürüyordum
  arasıra sıradan nine torun geyikleri dönüyor
  okulum  hakkında soruyor
  bende kısa cevaplar veriyordum
  ananem çok aksi bir kadın olduğu için
  onun için ayılıp bayılmaz
  hatta çocukluğumdan beri yanlış bişey yaparsam
  bağırıp çağırıp kızar diye korkuyordum
  o yemek yerken
  yalancı mesaj attı ne zaman geleceksin diye
  ona cevap yazarken
  ananem
  -sevgilin mi kelebek dedi
  -yok anane arkadaşım dedim ona bakmıyordum
  -çok özledim deli oğlan dedi
  -beni mi deyip ona döndüğümde
  dedemin duvardaki resmine gözlerini kilitlemiş
  akmak için bahane arayan yaşları ile ananemi gördüm
  bir anane yaş itibari ile  elbet benden daha çok giden görmüştü
  öbür dünyaya
  elbet benden daha iyi biliyordu üzülmenin faydasız olduğunu
  ben olayı menfaatime çevirmek için
  -anane burda yalnız kalırsan daha çok üzülürsün niye gelmiyorsun bize dedim
  eve gelmesini sağlayıp yemek taşımaktan kurtulmak için
  -yoruyor muyum seni dedi
  -yok estağfurullah anane dedim
  -tamam getirme yemek istemiyorum bundan sonra dedi
  -olur mu falan desemde
  bana kızmış ve alınmıştı
  lafı değiştirmek için
  -nasıl tanıştınız anane dedim
  -eskiden tanışma mı vardı dedi
  sessiz kaldım
  -bir akşam üzeri otururken
  annem istemeye gelceklermiş seni dedi.ne yapacağımı bilemedim
  ama anneme az nazım geçtiği için kimlerden miş diye sorabildim sadece
  akşam geldiler
  ben dedeni göremedim bile
  içeri geçtiler
  ilk kahveyi vermek için içeri girdiğimde gördüm
  hiç heyecanlanmadım
  hiç utanmadım bile
  kahveyi verirken o kadar utandı ki
  beni görüp gerçekten isteyerek istetmeye geldiği belli idi
  yakışıklı değildi görünce aşık olmadım hiç
  bana kimse sormadı kelebeğim ne dersin diye
  o gün vermişler beni rahat ederim gerekçesi ile
  dedenin hem işi hemde evi olduğu için
  nişan yapmadılar
  kına gecesi 3 dk baş başa bıraktılar
  ben konuşmadım
  o nasılsın diye sorabildi utanarak
  ben kaşımı çattım tüm aksiliğimle
  o an anladı benim onu beğenmediğimi
  sesini çıkarmadı ama çok üzüldü
  kına gecesi ve düğün günü
  tüm biriktirdiklerini benim koluma taktı
  gece düğün bitti
  eve girdik
  o şükür namazını kıldı 2 rekat
  çok istemiştim o zaman 100 rekat olmasını
  ben abdest bile almadım
  namazını kılmayacak mısın diye sordu bana
  ben sesimi çıkarmadım
  tecavüz bekliyordum zorla yapar diye düşünüyordum
  ama iyi geceler sana deyip
  beni yatakta bırakarak
  mutfağa yatak serdi yattı
  zaten iki odamız vardı
  ben hiç uyumadım sabaha kadar
  gelinliği de çıkaramadım
  sabah kalktı
  çayı koydu hiç yanıma bile gelmeden
  ben sadece seslerden ne yaptığını tahmin ediyordum
  köy yufka ekmeğini suluyordu
  suyu serpesinin sesi geliyordu
  çayın ümzüğünden kaynama öncesi sesi geliyordu
  benim hayalimdeki koca
  o değildi
  ayda yılda bir kere düğünde bayramda gördüğüm
  kumral saçlı uzun favorili zayıf bıyıklı
  ispanyol pantulonlu dar gömlekli bir gençti
  kendimce ona aşık olmuştum
  deden benim için
  zorla evlendirilmiş olduğum
  geceleri altına yatacak
  sabah öğle akşam yemeği yapılacak
  çamaşırı yıkanacak hizmeti edilecek zalim birisi gibi geldi hep
  benim hayalimdeki aşk o değildi
  hiç bişey demeden gitti
  akşama kadar evde ne yapacağımı şaşırdım
  yemek yapmasam kızar mı
  üstümü değiştirsem kızar mı
  diye evin içinde bekledim
  bir kapı sesinin kalbimi durdurabilirdi
  çok konuştum kendi kendime
  olan olmuş artık
  sevmeyi dene saygılı ol saygılı olsun diye
  ama inat ettim
  zorla evlendirilmeye değil
  ben bu adamı istemiyorum diyemeşime kızdım
  akşam elinde gaz lambası bidonu ile geldi
  ben kararmakta olan odada bir köşeye oturdum
  onu görünce istemsiz ayağa kalktım
  hoşgeldin diyemedim
  o an dışlanılmışlığın surat ifadesi vardı
  gaz lambasını yaktı kibriti ile
  ışık sadece sol yüzüne vurdu oturduğunda
  kafam eğik gözlerimi yukarı kaldırma sebebim bana bakıp bakmadığını merak edişimdi
  ayakta kaldım oturamadım
  yemek yapmamıştım
  bişey yermisin diye sordum
  zahmet etme dedi bana
  ne zahmeti diyerek mutfağa koşma sebebim aslında orda durmak istemeyişimdi
  bi yumurta kırdım
  yanına 3 5 zeytin
  amacım onunla oturup yemek yememekti
  o yedi
  ben aç değilim dedim
  üstünü benim göremeyeceğim şekilde değiştirip
  yatsı namazını kıldı
  ben bulaşık yıkamayı uzattıkça uzattım
  o bitti her tarafı temiz olan evi temizledikçe temizledim
  yatmayacak mısın diye sordu bana
  bende işim bitmedi dedim
  o işler gündüz yapılır geç yat dedi
  çok korktum kelebek hazır değildim
  benim için tecavüz olacaktı çünkü hiç istemiyordum
  ben odaya geçtim
  yatağa uzandım
  yorganın altına girdim
  ağlamaya başladım
  odada ışık azaldı
  -gerisini anlatma istersen anane özele gircek dedim
  -dinle eşşek sıpası diye devam etti ananem
  ben seslice ağlarken elinde lamba ile odaya girdi
  yanıbaşıma oturdu
  ben daha çok ağlamaya başladım
  yorganı kaldırdı başımdan
  ellerimle zaten giyinik olan üzerimi kapatmaya çalıştım yine de
  neden bir veletle bana haber yollamadın ben seni istemem diye dedi deden
  konuşamayıp ağlamaya devam ettim
  haber versen istemediğin hiçbirşey olmazdı
  şimdi de olmayacak korkma dedi
  ben ağlamaya devam ettim
  çok düşündüm seni babana geri götürmeye ama yazık ederler bir dul adama verirler seni
  ama benim düşünemediğim birisi varsa sana razı
  kendi ellerimle götüreyim dedi deden
  o an gerçekten iyi niyetle söylediğini anlamadım
  bişey diyecek misin diye sordu
  cevaplamadım
  yine gitti mutfağa yattı
  tam 34 gün bana hiç dokunmadı bile kelebek
  kendi menfaatine olan hiç bir istekte bulunmadı
  ben yemeğini yapıp akşam onu bekledim
  gündüzleri eltilerim akrabalarım geldi
  her akşam gaz lambasının ışığı sol yüzüne vuracak şekilde oturuyordu
  o kalkıncaya kadar sesimi çıkarmıyordum
  bir gün akrabalara gittim eve geç geldim
  ne yemek yaptım ne temizlik
  akşam geldim evde oturuyor
  nerdesin diye sormadı bile
  ben acele ile yemeği hazırlamak için içeri geçtim
  yemeği hazırlarken
  ben yedim dedi
  o an onu kaybetme korkusunu yaşadım ilk defa
  başka bir kadının ona yemek yapmış olma ihtimali beni deli etti
  sofrayı kaldırırken
  kendine hazırlamadın mı dedi
  hayır dedim sinirli bir şekilde
  ortalığı toplayıp yattım
  ertesi gün hastalandım hem sinirden hem gripten
  ateşler içinde kaldım
  akşam eve geldi
  bekliyor
  bende takat yok kalkacak
  biraz yemek hazırlamaya uğraşırken
  sen otur hasta mısın dedi
  iyiyim dedim
  geç dinlen sen dedi
  ben yattım
  3 kere geldi
  iyi misin diye sordu
  ama çok kötüydüm
  dış kapı sesi geldi
  taaa köyün öbür tarafındaki köy dolmuşçusunu kaldırıp
  bize getirmiş
  beni hastaneye götürdü
  o gece orda kaldık
  sabah döndük
  4 gün evden çıkmadı
  yemeği yaptı
  herşeyi hazırladı ama kimseyi çağırmadı gelin benim karım hasta yardım edin diye
  anladım ki
  bazılarını sadece severiz
  severken sevileceğimi zannederiz
  birileri gelir bizi sever
  sevmesini istemeyiz
  sevilmenin değerini bilmeyiz
  alnımdan başka bir yerime
  o da sırf ateşime bakmak için dokunmuş
  benden on kat güçlü olmasına rağmen ne ırzıma geçmeye çalışmış
  ne zorla birşey yaptırmış
  sevmiş değer vermiş
  birisiydi deden
  o zamanlar evliliklerin çoğu azmış erkek oğlanları yoldan çıkmasın diye olurdu
  şimdi evliliğe gerek bile yok
  -eee sonra nasıl oldu anane dedim
  -bi şekilde olmasa sen olmazdın gerisi anlatılmaz dedi
  -aşık oldun mu anane zamanla dedim
  -aşık oldum desem anlamazsın ki beni dedi
  -niye dedim
  -aşk size başka bize başka ele başka oğlum dedi
  -nasıl farklı dedim
  -var mı senin sevdiğin diye sordu ananem
  -var ama çok karışık benim ki dedim
  -beni can kulağıyla niye dinledin biliyor musun dedi
  -niye dedim
  -insan sevip sevmediğini aşık olup olmadığını hep başkalarına bakarak anlar
 boyun uzun mu öğrenmek için cetvele bakman anlamsız
 başka insanlara bakarsın ondan uzunsan uzunsundur
 -yani?dedim
 -sevilmek zor kelebek çok zor hemde.
  hele erkekler için çok daha zor
  el kızı dağ delinsin ister uğruna
  mecnuna bakarak
  kendi sidiklerinden habersiz
  bana kimse dedenden mecnun olamaz
  bir kere değil hergün ispatladı
  son günlerinde
  beni seviyor musun diye sordu
  o da soru mu bey dedim
  ben gidince aşkın kalbinde kalsın taşırma onu gözlerinden dedi
  hayatımda hiç ağlamadığım kadar ağlattı
  hiç korkmadığım kadar korkuttu onu kaybetmek
  o resmi varya aslında daha aşşağıdaydı ama
  tavana en yakın yere astırdım babana
  ona bakınca gözlerimdeki yaş gözlerimde kalsın diye dedi
  **hay amk baktım benim yaşlar da gidici
  bi büyük rakı alıp geleyim mi anane diyesim geldi
  telefon çaldı yine
  alo dedim ses yok
  yine birisi arıyor ama konuşmuyor amk
  kapattım
  -ohh aşka bak ara aşkım seni seviyom hadi eyvallah telefon aşıkları sizi dedi ananem
  -ben gideyim artık anane dedim
  -ne zaman döncen okula dedi
  -2 gün kaldı dedim
  -paran var mı dedi
  -eh işte dedim
  -ben sponsorun olucam senin bundan sonra ne yapıcam o kadar maaşı dedi
  -beraber yeriz anane dedim
  uğurladı gittim
  telefon yine çaldı
  aloya cevap vermeyince
  -bir daha ararsan ağır küfür ederim ya konuş yada arama dedim
  -affettin mi beni dedi
  -bilgee?
  -evet benim
  -nerdesin sen
  -yeni geldik dedi
  -nereye dedim
  -taşındık ya yalancı söylemedi mi dedi
  -onun söyledikleri gerçek mi dedim
  -ne dedi ki dedi
  -niye bırakıp gittin niye haber vermedin dedim
  -ya eve gittim babamla kavga ettik.bizi görmüş
  telefonumu kırdı duvara çarptı.sana yazamadım ertesi gün bodruma halamlara gittik hep beraber
  20 gün kaldık
  -niye haber vermedin peki dedim
  -seni unutmaya çalıştım.olmayacak kelebek sonumuz yok babam neden bilmiyorum evlatlıktan silerim diyor senin için
 inan sana çok kötü birisi olarak gözüküyor olabilirim.beni bıraktı gitti yalanmıymış bunun aşkı diye
 düşünebilirsin benim için gamsız vurdumduymaz da diyebilirsin ama inan öyle değil
 çok arada kaldım,resmen ya ailemi ya seni seçmek mecburiyetinde kaldım
 denedim denedim.unutmaya çalıştıkça daha çok hatırladım
 ne senin kalbini kırmak içime siniyor
 ne senden uzak olmak huzur veriyor
 her tanıdığıma sorucaktım sen olsan ne yapardın diye ama
 hiç biri benim seni sevdiğim gibi sevmediği için vazgeçtim dedi
  -siz istanbula taşınmadınız mı dedim
  -yok kelebek ne istanbulu aynı şehirde başka mahalleye taşındık dedi
  -sim kartın nerde dedim
  -çöpe attım dedim
  -sana mesaj atmaktan korktuğum için yeni numara almadım ama unutamıyorum olmuyor dedi
  kafam yine allak bullak olduğu için
  -tamam seninle mutlaka görüşmemiz lazım dedim
  -bende çok istiyorum ama.... dedi
  -baban beni niye istemiyor ki dedim
  -anneme anlatmıştım seni o da babama anlatmış.başka şehirden olduğun için bırakır okulu bitince
 bırakmasa bile başka şehre gitmemi istemiyor evlenip.seni tanısa sevicek ama güvenmiyor işte
 öncekinin de etkisi var dedi
  -en son ne zaman gördün eski sevgilini dedim
  -çok oldu kelebek niye sordun dedi
  -mutlaka görüşmemiz lazım sana bişey anlatmam lazım dedim
  -bilmiyorum kelebek müsait olursam dedi
  telefonu kapattı
  şimdi bileti erkene almam
  yalancıyı bulmam
  gel lan buraya diye önce dövüp sonra sorgulamaya almam lazımdı
  ama ya bilge yalan söylüyorsa..
  önce gidip neler döndüğünü öğrenmek için gözlem yapmam lazımdı
  aşk köy ağasının muhtarlık seçimi vaadleri haline geldi
  birini seçicektim gönül heyetime
  ama bazen hayatın bir oyu
  hayatımın çorbasını
  bir tutam mutluluk eksiği ile kaynatabilirdi
  korkmalı mıydı
  yaşamalı mı
  almalı mı riski?
  yoksa hayata karışıp
  öylesine sevmeli mi
  sırf ihtiyaçtan?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder