29 Eylül 2012 Cumartesi

adını ne koysam 18


**ona gider ayak bir sürpriz daha yaparak terminalde uğurlamak istedim ama
   hem abisi hem hem akrabaları hem de bir kaç kız arkadaşı onu uğurlamaya gelmişti
   zaten göt içi kadar olan terminalde reklam olmaya gerek yoktu
   zira adımız aile içi de duyulursa bu benim için pek iyi olmazdı
   ben uzaktan izlerken sürekli çevresine bakıyor oluşu ile
   gözlerininin beni arıyor olduğunu anladım ama
   ben gizli kalmaya devam etme kararı aldığım sırada
   bir mesaj düştü telefonuma
   -uyuz
   -maşallah ne çok sevenin varmış dedim
   mesajı okur okumaz tekrar sağa sola baktı belki bir belki yarım saniyeliğine gördü beni
   -teşekkür ederim dedi
   aradım
   numaradan olduğu çok belli olan ağlamaklı  ses tonu ile
   -alo dedim
   konuşmanın devamına sahte hıçkırıklar ve ağlamaktan konuşamama efektleri verdim.çünkü gerçekten ne diiyeceğimii bilmiiyordum
   -kelebek numaradan mı ağlıyorsun sen?dedi
   hemen sesimi düzelterek
   -sen ağlamıyorsun ben ağlayayım bari,sevgilim gidiyorda dedim
   -gözlerim seni aramaktan ağlamaya fırsat bulamadı.gelişin de mutluluğum için gayet yeterliydi.hem ağlayacak çok zamanım olucak dedi
   -göz yaşlarını bile taksitlendirmişsin tebrik ederim dedim
   -peşin olarak da sevdim ama dedi.lafı koydu
   -iyi bakalım görücez dedim
   -gitmem lazım..kendine iyi bak lütfen dedi
   -görende uzun süre görüşemeyeceğiz sanır ilk mola'da görüşcez işte abartma dedim
   -ilk molaya kadar iyi bak o zaman görüşürüz diyerek kapattı
   ama ben ne yaptım
   çok umarsız bir şekilde uyudum
   onun beni merak edeceğini bile bile
   aslında yolculuk yapan o olduğu için benim onu merak etmem gerekirken hemde
   sabah kalkıncada umarsızlığa devam edip birikmiş mesajlarına tek cevap atmadım
   öğlene doğru bokunu çıkarıp hiç bir açıklama yapmadan
   uyuya kalmışım bile demeden,sadece
   -afiyet olsun yazıp gönderdim
   -iyi eğlenceler yazarak karşılık verdi
   ben alaka kurmakta zorlanırken
   kafamın sonradan şarj etmesi ile onunla eğlendiğim imasında bulunduğunu anladım
   cevap vermeyerek aslında ne yapacağımı bilemekten ziyade
   nasıl yapacağımı düşünmekteydim
   ablam da şaşırtıcı olmayan bir şekilde
   sürekli benimle yalancı hakkında görüşüyorlardı
   enişte bey ile çoktan babamdan izin alıp benimle beraber
   okumuş olduğum ili ziyaret planlamasını bile yapmışlardı
   yalancının gittikten sonrak ilk hafta sonu
   bende gittim
   fiziken yalancı ile buluşacaktım
   onun fiziği ile bir görünüp bilgey görecektim
   şehrin en popüler cafesine gidip yalancıyı orda beklemeye başladım
   aslında beklediğim şey bilgeyi görebilme ihtimali idi
   onlarca insan girip çıkıyor olmasına rağmen benim gözlerim bilgeyi henüz seçememişti
   sadece birer kahve içtikten sonra bulunduğumuz yerden gitmek için
   -ne yapalım diye sordum yalancıya
   -oturuyoruz ya işte.sıkıldın mı diye sordu
   acıktığım bahanesi ile başka bir yere gitmek istediğimi belirtim
   hafta sonu itibari ile yürünebilecek
   her yeri yürürken yalancıyı da peşime taktım
   kullanndığının farkında olmayan yalancı halinden oldukça memnundu
   bu memnuniyetindeki en büyük etken
   benim onun özlemine dayanamayarak ilk hafta itibari ile geldiğimi düşünmesi
   sürekli onun yanında olmam
   ve onun yerine bilgeye konsantre olduğum için her söylediğine geçiştirme de olsa
   olumlu cevaplar veriyor olmamdı
   yalnız ilişkimiz
   benim alakasızlığım sebebi ile canımlı cicimli,
   veya liseli style sokakta el ele yürüme tarzında değildi
   sevgili olsakta ciddi bir mesafe vardı aramızda
   benim ümidimi kesmem ile memlekete dönme isteğim oluştu
   çünkü gezilebilecek ve gidilebilecek her yere yalancıyı da sürüklemiş ve sonuç alamamıştım
   yapıyor olduğum şerefsizlikle vicdanım arasındaki büyük kavga sebebi ile
   yalancıyı da üzmememek adına
   ona olabildiğince mesajlar yazıp
   aramalar yaparak
   imkanlar ölçeğinde beyaz altından bir kalp kolye alıp ona verdim
   sabri yılın futbolcusu seçilse o kadar sevinemezdi herhalde
   ama bana göre rutin bir sevgililik göreviydi bu
   4 hafta sonu daha arka arkaya gittim
   ama bunların 2 sinde yalancıya geldiğimi bile söylemedim
   5.inci gidişimde bilge konusunda kayda değer tek gelişme
   babasını görüşüm oldu
   bir süre takip evlerini öğrendim
   2 gün boyunca evlerinin civarında gezdim ama
   kız markete bile inmiyordu
   her hafta sonu gidiş maddi anlamda beni zora soktuğu için
   bir hafta sonu ara verdim
   benzin masrafı sebebi ile arabayı çalıştırmadım bile
   ama bilgeye olan merakımdan çatlamak üzere olduğum için
   ananemden para istedim
   -ne yapacaksın diye sorduğunda
   -yalancıya vereceğim parası bitmiş yalanını uydurdum
   niye yalan söylemiştim?
   bunu seve seve kabul eden ananem
   -kızı üzersen hakkımı helal etmem dedi
   yalancıyı aramadan ve ona haber vermeden
   ananemden aldığım para ile hafta sonu yine gittim
   yalancıdan gelen mesajlar
   beni çok özlediğine dair olurken
   benim ona verdiğim karşılık
   -bende idi ama özlediğim kişi bilgeydi
   yine tek başıma bilge izi sürerken
   babasının evi olduğunu tahmin ettiğim yerlerde dolaşmaya devam ettim
   bu dolaşmalar sırasında
   yalancının bir kız arkadaşının beni görüp
   yalancıya gözün aydın senin ki gelmiş diyeceğini hiç hesap edemedim
   baskın yedim beyler
   hemde suç üstü ve olay mahalinde
   bilgeyi arayan gözlerim yalancıyı gördüğünde
   bana bakan yalancının gözleri
   hayatım boyunca duyduğum en büyük küfürü etti
   o küfürlü bakışa savunma bile yapamadım
   yutkunmaktan başka
   anlamışmıydı acaba?
   tabiki de anlamıştı
   yaklaşıp
   -pardon sizi rahatsız etmemin amacı rahatsız etmek beyefendi dedi
   -tam da seni arayacaktım dedim kıvırma amaclı olarak ama hiç de yiyecek gibi durmuyordu
   -gel kelebek onu burda bulamazsın dedi
   on dan kasıt tabiki bilgeydi
   o zaman bilgenin nerde olduğunu biliyordu
   ama takip etmek için iyiden iyiye şerefsiz olmam gerekiyordu ki
   ben şerefsizdim beyler
   o önde ben arkada yürüdük bir başka sokağa girdik
   bir kafeye geçtik.caddeye bakan yerde bir masaya beni buyur etti eli ile
   -iki tane soğuk su verir misiniz dedi garsona
   sular gelmeden kolyesini çıkarttı
   -burda bekle mutlaka yürüyüşe çıkarlar bugün,suyun birisini benim yerime şimdi den iç
  diğerine onu gördükten sonra karar verirsin dedi.ağlayacaktı yada sessiz ağlamak neye denir onu gerçekleştiriyordu
  kalkıp arkasından dur bi dakika diyecek oldum ama
   -benim seni bekleme sürem bitti sanıyordum ama senin bilgeyi bekleme süren bitmemiş.deyip gitti
   ne yapsam ne bok yesem diye düşünürken gözümü de çevreden alamıyordum ki
   bir kaç damacana soğuk su içmemi gerektirecek bir poz ile karşı karşıya kaldım
   uzundur görmediğim,uğruna ölürüm sandığım
   aşk bildiğim,sevmek sandığım
   onunla tanıştıktan sonraki geri kalan hayatım için
   başrolü ona vererek motor diye hayatımın geri kalanını geçirmeyi planladığım
   kadın olan bilge 3 kişiydi
   dokunmaya kıyamadığım elleri başka bir eli sıkıca sarmış
   hayallerimde ki çocuğum annesiz kalmıştı
   hamile hali bile yakışmıştı ama
   hiç yakışıklı değildi bu acı
   geçtiler gittiler
   mutlu ve mesut hemde
   geri de kalan ben ve geride bıraktığım yalancı
   aslında geride olan bendim yalancıdan,bilge ise en aşağılığı..
   ne aramaya cesaretim oldu yalancıyı
   ne de özür yeterli olacaktı o aksi kız için
   geri döndüm memlekete
   ananem aradı aferim çocuğum vermişsin parayı diye
   dalga mı geçiyordu o da yoksa yalancı benim yalanımın üzerine yalan söylemek zorunda mı kalmıştı bilemedim
   gidip dövmekte istedim,bağırta bağırta hesap sormakta bilgeden ama
   ablam bile aferim dedi
   sonunda aşkı bulduğumu söyledi ama
   kim mutluydu ki??
   ablam iile konuşmasında herşeyin yolunda olduğunu söylemesi
   bana biraz cesaret verdi
   bindim arabaya
   ve gittim yalancıya
   -geldiğimi belirten mesaj attım
   cevaplanmadı
   aradım meşgule geçti
   aradım meşgule geçti
   belki de yüzlerce defa yazmam lazım bunu ama den den koymak en iyisi hemde defalarca
   arabada yattım
   kursunun önünde 3 gün 3 gece ama hiç bir şekilde siklenmedim
   elimde çiçeklerle bekledim ama koklanmadım
   sinirle güvenlikle tartıştım ve polis tarafından sorgulanmak üzere nezarete alındım
   serbest kaldığımda tekrar ağzını burnunu kırmak üzere bilgeye gitmek istedim ama
   kader midir bilinmez ama ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder