28 Eylül 2012 Cuma

anlatsam mı anlatmasam mı 9


**-işin bitince haber ver o zaman dedi
  o saatten sonra geceki buluşmaya kadar kendimi hazırladım.
  işim hiç kolay değildi
  beni çok zorlayacağı belliydi
  dükkanı kapattım ve mesajı yazdım
  -ben hazırım.dükkandan sizi eve yürüme mesafesi kadar uzağım dedim
  -gelince tekrar hatırlat bana dedi
  naz yapacağı belliydi.
  evlerinin altına geldim.
  -bu mesaj aşşağıda olduğumu hatırlatma mesajıdır.yazdım gönderdim
  bana gönderdiği cevapta sadece
  -bekle yazıyordu
  kadının eline ipleri verirsen böyle olur tabi amk.
  bekledim.10 dakika geçti yok 20 dakika geçti yok
  deli gibi aşşağıda bekliyorum
  bir mesaj daha yazdım
  -başka bir zaman buluşma arzusundasınız galiba müsadenizle gidiyorum dedim
  -ben seni unutmuşum birazdan geliyorum dedi
  yine on dakika beklettikten sonra aşşağı geldi
  bir surat bir tavır sanki film artisti.makara yapacak benimle belli amk.
  onun o halini görünce en büyük uğraşım ciddi kalıp gülmemi önlemekti ama ne mümkün
  -hoş geldiniz hanfendi dedim elini kibar valeler gibi öpmeye yeltendim
  -hoş bulduk gerek yok dedi
  kendi kaleme gol atmış kadar göt oldum aşkın önünde
  -nereye gitmek istersiniz dedim
  -beni takip et dedi
  yürüdü gidiyor
  üç beş adım gerisinden bende yürümeye başladım.o adımlarını yavaşlattıkça bende yavaşlattım
  -yanımda yürüyerek takip et dedi
  bi devlete hükümdar yapsalar vay o milletin haline.
  ama madem onu zamanında üzdük.sonra gönlümüze yenildik ve tekrar beraber olmak istedik
  gönlümden ruhumdan iki oy çıktı ona
  bırakayım da biraz hükümdarlığını sürsün
  sonra dudaklarında bir isyan çıkarır tekrar hükümdar olurum mantığıyla
  biraz da piçliğine yanına koşup hemen yanında yürümeye devam ettim
 **iskeleye doğru yaklaştığımızda bizim yerimize gideceğini sandım ama daha ilerde bir yere yürüdü.
   bende yanında yürüdüm.
   geriye döndü ve bizim yerimize bakarak
   sonra da bana kısaca bakarak
   -yok henüz buraya oturmayı hak etmiyorsun dedi
   -sen otur ben ayakta bekleyeyim dedim
   -boynum ağrır sana bakacam diye dedi
   -zaten bana hiç bakmıyorsun ki dedim
   -evet haklısın gidelim dedi
   hakaten de hiç bakmıyor
   geriye yürüdük
   yere geldik o sorgusuz sualsiz kendi eviymiş gibi oturdu
   ben otursam mı oturmasam mı diye düşünürken otur bile demedi
   -evet buluşma isteğinin sebebi neydi dedi ben ayaktayken
   -ayrılığı hakedip haketmediğimizi tartışacaktık sanırım dedim
   -ayakta bekleyenler hep suçlulardır dedi
   o el ele tutuşma olayını tekrar konuşmaya dayanamayacak kadar bozulmaya meyilliydi sinirlerim.
   o yüzden hiç tartışma konusu yapmadım kimin suçlu olduğunu
   -buyrun kesin cezamı hakim hanım dedim
   -zamana danışmam lazım.erteliyorum celseyi oturabilirsin dedi
   gerçekten suçluymuşum gibi oturdum
   bana göre bir naz oyunuydu yapılanlar ama
   ebrunın bütün suçları benim üzerime atmaya çalışması
   kendi suçlarını tamamen sıfıra indirgeme uğraşı içinde olması
   içimdeki çocuğun oyun zevkinin amk.du
   bak kelebek diye cümle kurup arkasında
   geçmişi tekrarlaması en son istediğim şeydi
  /
 /
**bir an pişman olur gibi oldum
   tekrar buluştuğumuza
   bir süre sessiz kaldık
   -konuşacaklarımız bittiyse ben gideyim dedim
   -bir daha yapmayacağım desem inanır mısın bana dedi
   -zamana danışırım dedim
   -ikimizin de zamana mı ihtiyacı var yani dedi
   -galiba dedim
   ne hayallerle gelmiştim ama muhabbet iki sevgilinin birbirinden
   zaman isteme gibi siktirboktan bir muhabbete dönmüştü
   -bu zamanı benimle mi bensiz mi geçirmek istersin dedi
   -sensizlik bölümünü biliyorum.seninle olursayı örneklendir dedim
   -en azından böyle görüşürüz dedi
   -ikramiyesi de olur mu böyle görüşmelerin dedim(öpüşme sarılma el ele tutuşma)
   -kalbime kalbime gelirse ziyaretlerin ikramda kusur etmem dedi
   -bırak şimdi sadede gelelim.arkadaşmıyız sevgili mi dedim
   -sen hangisini istersin dedi
   -eski ebruyu dedim.içimde kalmışlıkla
   -ben hiç değişmedim kelebek hep aynıydım dedi
   -o zaman arkadaş bile olmayalım ebru dedim
   -neden dedi
   -üstü üste söylüyorum iyi dinle dedim
   ben hayatındayken kim olursa olsun
   başka erkekle benim olmadığım bir yere ne amaçla olursa olsun gidersen
   hangi duyguyla dans edip elini tutmanın
   bir daha bana açıklamasını yapma şansı bile vermem haberin olsun dedim
   -çok büyütüyorsun bunu arkadaşım o benim dedi
   -seni kalbimde büyüttüğüm kadar
   bu olayı da büyütürsem cinayet sebebim olur.
   ya sana kalbimin çapını küçülteyim yada
   sen başka erkeklere adımlarını küçült dedim
  /
 /
**-hiç mi erkek arkadaşım olmasın dedi
     -benim de kız arkadaşlarım olsun.bende onlarla senin yaptığını yapayım sonra tekrar sor soruyu dedim
     -ama niyet önemli dedi
     -namaz kılanların cehennem korkusuyla mı
    cennet umuduyla mı kıldığını allah bilir ebru.
    benim tek kıblem senken sen başka yerlere dönersen
    aşkın cennetinden uzak cehennemlerinde yakarsın beni dedim
    -tamam haklısın dedi
    -bir daha bu konuda haklı olmak istemiyorum.dedim
    -tamam denerim dedi
    -seni zorla çağırmadım.zorla kendime aşık etmedim.
    ki bu son yaptığın zaten aşık olmana ters bir durum bana göre.
    gitmek istiyorsan değişemeyeceğine inanıyorsan durma
    ama ben bir daha aynı sebebden dolayı gidersem beni de durdurmaya çalışma dedim
    beyler içimi döktüm mü döktüm
    rahatladım mı evet
    gerisini ona bıraktım
    kendiyle yüzleşsin amk.
    yine tamam söz gibi şeyler mırıldandı ve yanıma biraz daha yaklaştı
    tamam artislik yaptık kıza ama seviyorum da amk
    -ebru bana bu konuda söz verme.
   yapmak istersen yine yap ama bana önceden haber ver.
   sevgilim değilken yapmış olursun dedim
   -tamam hakim bey siz bütün dosyaları kapatmışsınız dedi
   -evet kapattım.kararımı da verdim.şartlı tahliyesin gönlümde dedim
   tahliye sevincini bir sarılmayla kutlamak istedi
   birikmiş sinirim geçmediği için
   gönülsüz izin verdim sarılmasına
   -sen beni kendi yerine koy.beni öyle gördüğünü düşün ondan sonra ver temyize ver.dedim
  /
  /
**-kendimi tek koymak istediğim yer yanın.çok seviyorum seni.dedi
     -benim de sevmeye devam etmeme yardımcı ol dedim
     sinsice sırıtarak dudaklarıma yaklaştı
     sonra küçük bir öpücük kondurdu
     -böyle mi dedi
     -bu taktik hiç aklıma gelmemişti dedim
     yine öptü.
     özlediğim öpmeler olduğu için
    bende yenilgiyi kabul ederek kendi sahasında top çevirmesine izin verdim
    bir süre öptükten sonra
    -evde yaptıklarımdan çok utandım kusura bakma dedi(soyunması)
    -istediğimi sandığın şeyi almaya çalışsaydım bana mani olacakmıydın dedim
    -sana daha çok kızardım galiba ama sözümde durabilme şansımın devam ettiğine seviniyorum dedi
    ben bir şey demeden
    -gördüklerini unutabilir misin dedi
    -hiç sanmıyorum dedim pis pis sırıtarak
    -terbiyesizlik yapma dedi
    -soyunan sensin terbiyesiz olan neden benim dedim
    -pişmanım ama dedi
    -ben göreceğimi gördüm.sözünü 5 gözle beklemeye başladım dedim
    -4 gözle denir ona ama dedi.biraz düşündü
    -çok pissin yaaa diye ekledi
    yine bir hafif şamar yedik.
    yüzündeki utancını göhsümde saklamaya çalıştı
    -utanma aşkının sanatı değil miyim.sanat için soyundun varsay dedim.yine gülerek
    -kapat konuyu lütfen dedi
    -inşallah bir daha ayrılmak gerekmez gördüklerimi tekrar görmek için dedim
    ağzımı kapattı.sonra ağzımı kapatmak için ellerinden dudaklarına geçiş yaptı.
    gecenin geri kalan kısmında daha fazla da konuşturmadı zaten
    sonra eve bıraktım.yolda türlü muziplikler yaparak
    uzunca bir sarılma ile veda edip
    yarının ne getireceğini beklemeye başladık tekrar başlayan aşkımızla
  /
  /

 **ertesi gün oldu
    ilk mesaj
    -tekrar sevgilin olarak uyanmak çok güzel yazıyordu
    bende tekrar salıvermeye karar verdim kendimi aşkın kollarına
    iki günlük dünya amk.
    seviyorum işte
    kız da beni seviyor en azından seviyormuş gibi görünüyor
    içimde kalan şüpheleri bir kenara koymaya karar verip
    yalnızlık odamdan çıkıp aşkın havasına bıraktım kendi bedenimi
    çok ıslatırsa bir dahaki aşklara önyargı verirdi en azından
    kim aşk donunun altında kaç cm beklediğini bilebilir ki
    kaderde varsa zaten girecek olan cm.ler girer her türlü
    -günaydın ebrum dedim
    -kahvaltı yapalım mı beraber dedi
    -sen mi hazırlayacaksın dedim
    -annemler evde ama gel istersen dedi
    -boşver sizin evi dükkana gel ben hazırlayım sana dedim
    -sen mi hazırlayacaksın dedi
    dükkanda ne hazırlanır amk.menemen mi yapacam sanki
    -evet ben hazırlayacağım dedim
    o geliyorum deyince ne hazırlayacam lan şimdi derdine düştüm
    hergün simit poğaça bir yere kadar amk.
    hem yemeyi özlediğimden
    hemde ebrunun tepkisini merak ettiğimden
    gittim karpuz beyaz peynir aldım.
    o gelinceye kadar herşeyi hazırlamıştım
    hiç yadırgamadı
    bu ne diye sormadı bile.
    zaten öyle zengin triplerinde olan bir kız da değildi
    olsa benim gibi birisiyle ne işi olurdu ki??
    çayları da söyledim
    kahvaltı yaparken dahiyane bir fikri olduğunu söyledi
    -nedir dedim
    -tatile gidelim dedi
    -millet alanyaya geliyor tatil için biz başka yere mi gidelim.
    hayatında hiç tatile gitmemiş ben
    -biraz uzaklaşmış oluruz dedi
    -annen baban dedim??
    -henüz konuşmadım onlarla dedi
    -izin vereceklerini sanmıyorum dedim
    -en azından bir deneyeyim dedi
    -ebru çalışıyorum nasıl gideyim tatile dedim
    -sezon sonuna doğru gideriz o zaman,bir kaç gün izin alırsın ne olacak dedi
    aslında gitmek istiyordum hemde çok.
    bir kaç gün sadece ebruyla olmak
    o ankaraya gitmeden önce çok iyi gelebilirdi
    ama babasının izin vereceğini sanmıyordum
    tatile gitmek de öyle kolay değil para lazım
    ebruya herşeyi ödetmek olmazdı
    ben ödesem kış uykusunda yağı tükenmiş ayılar gibi aç aç gezecektim kışın
    -tamam bakarız dedim
   //
  //
 **günler geçerken ebru her konuşmasında
    nereye gideriz ne yaparız gibi sürekli tatil
    fantazisinden bahsediyordu
    gerçekten çok gitmeyi istediği her halinden belliydi
    ben bir süre onun hayellerine ortak olsamda
    bir süre sonra sıkıcı gelmeye başlamıştı
    bu durumdan kurtulmak için makaraya sardım onun muhabbetini
    ama benim böyle davranmam
    tatile gitmek istemediğim olarak algılandı onun tarafından
    buna da bir çözüm olarak tekrar hayallerine ortak oldum
    bu sırada ceyhunda alanya magazininde yerini almıştı
    artık cesurca yeni sevgilisi ile dolaşıyordu piyasada
    ben bu durumdan hiç bahsetmedim ebruya
    onun bu konuda ne düşündüğü ve
    olayı bana nasıl anlatacağı çok merak ettiğim bir şeydi
    onun gözüyle ceyhunun başka bir kızla çıkması??
    bir buluşmamızda ebru
    -sana bir iyi bir kötü haberim var dedi
    -birini seçerek başla bakalım dedim
    -ceyhunun yeni bir kız arkadaşı varmış dedi
    -iyi haber nedir dedim.laf karmaşasına sokarak ebruyu
    -iyi haber buydu canım dedi
    samimi bir mutluluk vardı yüzünde
    unutmuşmuydu bunca zaman sonra ceyhunu
    daha doğrusu ben unutturabilmiş miydim??
    -diğer habere geçelim dedim
    -babamla kavga ettik dedi
    -sebebini biliyorum galiba dedim
    -evet izin vermedi dedi
    -ben olsam bende vermezdim kızma adama dedim
    -zaten sende istemiyorsun gitmeyi diye tavır yapıp gitti
   //
   //
**bir kaç mesajla ikna ettim.
    ama kafasına koymuştu bir kere tatili
    -o zaman habersiz gideriz dedi
    habersiz nereye gidiyorsun amk.
    ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız
    kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım
    -sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz
    ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu
    ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması
    gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi
    işin daha kötü yanı
    eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası
    dükkana da gelmez oldu
    çok büyük bir ihtimalle
    benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu
    sonuçta o da bir erkekti
    ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını
    ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası  da biliyordu
    geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu
    harbiden hiç siklemiyordu
    bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum
    artık yörüngesinde başka bir erkek vardı
    elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi
    zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi
    ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi
    kıskandığımdan mı söylüyorum hayır
    benden sonra alt lige düşmesi üzücü
    bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim
    ebru bunu bir başarı olarak bile gördü
    hiç ders çalışmadığım için o varken
    ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını
    her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine
    vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim
    bakmış babası olacak gibi değil
    hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş
    ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak
    direk boynuma sarıldı
    -gidiyoruz bir yer seç dedi
   //
   //

**tabi ben annesi babası ve kardeşinin de geleceğini bilmiyordum
    -ıssız bir ada sen ve ben aşkımızın 3 seçeneği olsun dedim
    -mifafirler de olacak dedi
    -kimler dedim
    -ailemde bizimle geliyor ancak böyle izin alabildim dedi
    bu durumda gitmek mantıksızdı alanyada kalsak daha çok başbaşa olabilirdik
    ama ebru bu duruma sevidiği için onun da şevkini kırmamak adına birşey söylemedim
    ama nasıl olacaktı
    nereye gidecektik
    kim kiminle hangi odada kalacaktı
    tüm bu sorulara cevabların akşam yemeğinde konuşulacağını ebrunun
    -akşam seni yemeğe çağırıyorlar demesiyle öğrendim
    çok soğuk geçeceğini tahmin ettiğim akşam yemeği
    annesinin çok sıcak karşılaması ile içimi ılıtsada
    babasının hiç yerinden kalkmadan tv izlemeye devam etmesi
    eksilere indirdi yine beni
    hoşgeldin bile demedi
    ebrunun yüzünden bana kızmıştı çok büyük olasılıkla
    zamanım da kısıtlı olduğu ve dükkana dönmek zorunda olduğum için
    biraz geç gitmiştim bilerek
    yemek hazır bekliyoruz mesajına kadar
    bu durumda içeri girdiğim için yemek de hazırdı
    direk masaya davet etti annesi oturdum
    tabaklar doldurulmuş olmasına rağmen babası yine de gelmemişti
    annesinin tekrar daveti ile masaya geldi daha önce hiç görmediğim soğuk suratıyla
    -hoşgeldin dedi ebrunun babası
    hoşbulamadık ama
    -hoşbulduk dedim
    aç olmadığı konuşmasından belli oldu
    -tatilinize bizde katılacağız müsade edersen dedi.ima çok fazlaydı.kızarmam kaçınılmaz oldu.suçsuz yere asılmakdı bu amk.
    birisinin çıkıp hayır o suçlu değil demesini bekliyordum
    -evet çok güzel olacak diye yumuşattı ortamı birazcık annesi
    -tatil için nereye gitmeyi düşünüyorsun dedi
    düşünüyorsunuz demediği için tek kaldım yine sorudaki suçlu
    -bilmiyorum diyebildim sadece
    -tatile karar verdiğine göre nereye gideceğine de karar vermişsindir diye düşünmüştüm dedi
    sikerim seni de tatilini de kızınıda deme aşamasına gelmiştim ki
    telefon çaldı.
    baktım patron arıyor.
    telefonu açtım o birşey demeden geliyorum hemen dedim
    -müsadenizle gitmem lazım.size iyi tatiller dedim.masadan kalkarken
    ebrunun beni korumuyor olması
    bunun üstüne babasının bana yüklendiğinin farkına varamaması beni yeterince sinirlendirmişti
    her zaman ki kapıya kadar beni takip etti
    suratımdan anladı yanlış birşeyler olduğunu
    -konuşsaydık öyle gitseydin dedi
    -baban yeterince konuştu.bende yeterince susmak zorunda kaldım.iyi tatiller size  dedim
    -ne demek iyi tatiller sen gelmiyor musun dedim
    -sen babanı dinlemiyordun galiba.
    benim fikrimmiş gibi bi bana sövmediği kaldı.
    istemiyor işte adam gelmemi dedim
    -ne demek istemiyor yaa dedi gitti içeri
    bende çıkacak olası bir aile kavgasından kaçmak için durmadan dükkana gittim
    radyo haberlerinden maçın skorunu öğrenmeyi beklemek gibi ebrudan mesaj bekledim ne oldu diye
   //
   //

    *ben skoru beklerken telefondan canlı yayın dibime kadar geldi
     ebru dükkanı kapatma saatlerinde geldi
     merhaba nasılsın iyimisin sorularına temkinli cevaplar verdim
     moralimin babasının bana olan tavrından dolayı bozuk olduğunu ima etmeye çalıştım
     -bende gitmiyorum dedi
     -daha iyi gitmeyelim zaten yanlış anlaşıldığımız yeter dedim
     -evet haklısın dedi
     ebrunun bu tavrı babasına olan sinirimi biraz yatıştırmıştı
     bir kaç muhabbetten sonra ebru yine lafı tatile getirerek
     -gelecek sene gideriz dedi
     -tamam söz gideriz dedim
     -nereye gitmek isterdin ciddi cevap ver ama dedi
     -hiç düşünmedim aslında dedim
     -bi kaç seçenek sunayım mı dedi
     -sun bakalım dedim
     -bodrum,marmaris,kuşadası,
     o sayarken.ben en çok antalya kaşı görmek istiyorum dedim
     -duymuştum ama hiç gitmedim dedi
     sonra birden konuyu değiştirdi,
     başka başka konuşmaya başladık
     işler nasıl.
     annen ne yapıyor
     kardeşine bişey yaptılar mı yine
     hiç alakasız konu değiştirmesinin sebebini iki gün sonra anladım
     ebru cevabını almıştı
     babasına olayın iç yüzünü iyice anlatıp
     benim nereye gitmek istediğimi öğrenip
     işin gerisini babasına bırakmıştı
     ebruya o gün ısrarla dükkana gelmesini istememe rağmen gelmeyişi beni üzerken
     babası çıktı geldi
     adam bana sayıp sövecek neden kızımı ayartıyorsun tatil için diye düşünürken
     -ebru herşeyi anlattı yanlış anlaşılma olmuş kusura bakma dedi
     evet amk.yaa yanlış anladın amk.şöyle kendine gel
     nerde bizim eski müstakbel kayın peder
     -izin alabilecek misin??dedi
     -ne için dedim
     -tatil için dedi
     -ne tatili dedim
     -bizimle gelmiyor musun dedi
     -nereye dedim
     -kaş a dedi
     o an çaktım ebrunun durumunu.ve dükkana gelmeme sebebini
     -yerleri ayırttım dedi
     ama ayrıntıya girmedi.
     kim kiminle kalacak ne zaman gideceğiz muammaydı
     yazlardır çalışıyorum.bi tatil görmemişim bu tatil abazalığına bir şans doğmuştu
     -benim fikrim değildi gerçekten dedim
     -bilmiyordum sonra öğrendim dedi
     vay amk.herife sarılıp öpesim geldi
     -bi konuşayım patronla dedim
     -ebrudan öğrenirsin ayrıntıları tekrar ona haber verirsin dedi
     -tamam teşekkürler dedim
     -buraya kadar gelmişken bir tavla atalım iki çay söyle dedi
     çayları söyleyip 5 0 da tavlayı kaybederek uğurladım bey amcayı.

 **hemen patronun yakasına yapıştım
    bana izin ver böyle böyle böyle dedim
    -kim duracak dükkanda dedi
    iki üç gün dur amk.
    idare edersin abi dedim
    -olm ben ingilizce bilmiyorum ki çok fazla nasıl idare edeyim,sonra gidersin dedi
    -ben ona da çözüm buldum sen kafanı yorma dedim
    -ne çözümü dedi
    -bütün malların üzerine fiyat etiketi yapıştıracağım o fiyatı göster daha da konuşma alan alır zaten dedim
    yine yokuşa sürdü işi olmaz diye
    forvetteki ısrar taktiğimi değiştirip
    kontrollü futbola dönerek
    -iyi sen nasıl istersen öyle olsun.gitmeyivereyim dedim
    zaten daha da 3 hafta vardı tatil gününe
    daha sonra ebru ile mesajlaşma trafiğini
    buluşmalarımızla park ederek
    geç kaldığı için babası tarafından park cezaları
    derken tatil zamanı da yaklaşıyordu
    patron kontrollu futbolu benimsemiş olacak ki
    hiç bir şekilde acıyıp tamam ulan git ne olacak amk.demedi
    durum maçın sıfır sıfır biteceğini gösteriyordu
    ama beraberlik benim için tatil kupasına yetmiyordu mutlaka gol bulmam lazımdı
    son günlerde presi arttırdıkça arttırdım
    baktım patron savunmada hata yapmıyor
    çirkefe vurdum işi
    attım kendimi ceza sahası içinde
    -ben işi bırakmaya karar verdim abi dedim
    -niye lan dedi
    konuşmayınca anladı.tatil mevzusunda takıldığımı
    işten çıksam nereye gidecektim
    önümüz kış kim iş verir amk.alanyada
    -sen bilirsin dedi
    hassiktir bırak gol atmayı üstüne bir de kırmızı kart gördük
    -yarın gel hesabı görelim.o zaman dedi
    -kolay gelsin sana dedim gittim.

   **iki gün kalmıştı tatile
    muhabbete gölge düşmesin diye ebruya işten çıkma olayını anlatmadım
    nasıl olsa öğrenecekti ama en azından tatilden sonra
    -tamam izin aldım dedim.akşamki buluşmamızda
    çok sevindi.
    -ama kurallarım var dedim
    -nedir dedi
    -tatildeyken ailen bizim yanımızdayken fazla samimi olmak yok.
    hem ben rahatsız oluyorum hemde onların fazla samimiyetten dolayı rahatsız olacağını düşünüyorum dedim
    -seninle yalnız kalınca samimileşirim o zaman dedi
    -şu samimiyeti bir fiili örnekle bakayım dedim
   iki kolunu omzuma attı dünyada hiç birşey umrunda değilmiş gibi
   kendini tamamen bana bırakarak öptü
   -nasıl dedi
   -bir kaç örnek daha alayım dedim
   -örnek alırsın ama şifreyi zamanı gelince çözebilirsin ancak dedi
   mesajımı tekrar aldım.aynı örneği kullanmaya devam ederek öpüşmeye devam ettik
   ertesi gün dükkana gidip patronla hesabı kesecektim
   bir gittim ki.vay amk yerime eleman bulmuş bile.
   böyle olmasını istemezdim gibi patron eski eleman geyikleri yaptı
   hesabı kestik
   aldığım paraların bir kısmını yanıma alıp bir kısmını da çok zor geçeceği
   şimdiden belli olan kış için bankaya attım
   götüme başıma şort mort alıp
   tatil hazırlıklarını tamamladım
   gün geldi
   bindik arabaya 6 saat süren yolculuk sonucu antalya kaş a vardık
   ebru dediklerimi yapıyor sadece gizli sırnaşmalar yapıyordu
   daha heyecanlı olduğu bir gerçekti ama yakalanma korkusu
   sizin oynadığınız risk budur şuku avlarından daha riskliydi
   antalya kaş a gitmeyenler için söylüyorum mükkemmel bir yer
   aile bireyleri tarafından da onay gördü
   bu mükemmeliyet
   gideceğimiz oteli bir kaç kişiye sorarak bulduk
   otel recepsiyonuna geldiğimizde
   mükemmel bir matemetik sorusuyla karşı karşıya kaldım
   kaç oda tutuldu??kim kiminle nasıl kalacak??



  **en mantıklı cevabı babası bulmuştu zaten rezervasyon yaparken
   ben ebrunun erkek kardeşi ile
   diğerleri de başka bir odada
    sevinmedim desem yalan olur
    gerçi ebrunun kardeşi
    tam bir artist zengin piçiydi o sıralar
   kimseyi beğenmez.elinden telefon düşmez.adibas nayk takıntılı
   tam bir zengin piçi ama beni de ne sevdiğini belli eden nede nefretle bakan bir kayınçocuk işte
   bu şekilde bir yerleşim planının altında yatan sebeb
   olsa olsa ebrunun kardeşini
   ikimizin birlikte yatma ihtimaline gardiyanlık terfisi olabilirdi
   otele yerleştikten sonra
   hep beraber çarşıya gittik
   aç karınlararımızı doyurmaya gittiğimiz bir restoranda
   limana nazır balık yedikten sonra
   ebrunun babası
   garsonla muhabbete başladı
   nereye gidilir ne yapılır
   garsonda bildiklerini anlatırken
   bilmek istediği başka bir şey sordu
   ben sanane amk.demek isterdim ama sordu işte
   -gençler nişanlı mı evli mi dedi??
   yaz yağmuru yağdırdı masaya
   ben ıslammışlıkla buhar oldum sinirden
   ebru aradaki mesafeyi biraz daha açtı ikimizle olan
   babası ne diyeceğini düşünürken
   annesi de onun ağzına bakarken
   piço cevabı verdi
   -sevgililer abi bişey yok daha
   -hayırlısı dedi garson.yaşlı arabulucu teyzeler gibi.
    babası hesabı istedi.ödedikten sonra kalktık.
   bir daha oraya gitmeyeğimiz kesin gibiydi.çenesini biblediğim  yüzünden
   zaten tek çarşısı olan 30 dakikada heryerini dolaşabileceğiniz
   çarşısını da gezdikten sonra otele döndük
   havuz başında bir kaç şey daha içtikten sonra
   odalara çıktık
   hep beraber ebruların kaldığı odaya gidip balkon muhabbetine başladık
   beraber birşeyler yapıyor olmak
   bizi daha da yakınlaştırıyor gibiydi ailesiyle
   dikkat etmeye çalıştıkları şeylerden yavaş yavaş vazgeçmeye başlıyorlar
   konuşurken daha samimi konuşuyor
   ve beni de kabullenmişe benziyorlardı
   ben anne ve babası ile olan ikili ilişkiler üzerinde çalışmalar yaparken
   ebru da bize katılıp sıkça benden bahsediyordu onlara
   ailesinin sorduğu sorulara dürüst ama düşünme payı bırakan cevaplar verince
   muhabbet daha da uzuyor sordukça sorasıları geliyordu
   ben onların sorgusundan kurtulmak için onlara uzun cevaplar vermesi gereken sorular sorarak
   kendime de hem düşünme hemde üzerimdeki ilgiyi azaltmaya çalışıyordum
   kısacası daha çok sevdiler beni
   yatma vakti yaklaştı
   herkesin odasına gitmesi gerekirken
   bana ben biraz daha kalayım burda sonra gelirim dedi
   annesi geç kalma diyerek babasını da alıp gitti.
   odada ben ebru ve kardeşi kaldık
   özel olduğu gerekçesiyle izin istedi kardeşinden ebru
   odada yalnız kaldık
  //
 18.05.11.aksam 5 partları
 //

**ama etrafda fazlasıyla baskı hissettirecek
her an içeri girebilitesi olan diğer aile bireyleri vardı
zaten öyle bir ortamda işin bokunu çıkarmak da yanlış olurdu
ebru her ne kadar çişi erken edip
direk öpmeye çalışsa bende bundan oldukçanın abartılısı bir şekilde haz alsamda
birinin onu durdurması gerekiyordu
sarıldıkça sarılıyor öptükçe öpüyor
sınır tanımaz haldeydi
pek de kolay olmayan bu işi ani bir el freniyle
-bu gece olmaz ebru dedim
sanki karı olan benim amk.
-neden dedi
-adet dönemindeyim dedim
onun gülme krizinden faydalanarak
kendimi ondan araladım ki ani açılacak bir kapıya karşı tedbirli olayım
romantizmin anasını sikmiş olan ben
ondan sonraki öpüşme çalışmalarında aynı şehvetin bir daha tekrarlanmamasına sebeb oldum o gece
sonra ailenin güvenini kazanmak adına
ve bu gece erken gidersen yarın ki meraklarının bugüne oranla daha az olacağına ikna ederek uğurladım
ebrunun kardeşi ile gereksiz bir geyiğe girdik
esir aldı lavuk beni
sordukça sordu
anlattıkça anlattım
konu aşk meselesiydi
ona fikirlerimi sundum
konuşmanın sonlarına doğru
bana göre içinde çok derin manalar taşıyan
-abla mı nasıl kendine aşık ettiğini anladım dedi
-hadi yaa kaç para verdiğini de söyledi mi dedim. gülerek
sanki beni parayla satın almış gibi
-evet evet daha iyi anlıyorum dedi
-iyi geceler sana dedim
yattık
ertesi gün sanki işe gidiyormuşum gibi erkenden kaldırıldım
amk. öyle tatilin
benim bildiğim tatil sünger gibi içersin deli gibi alışveriş yaparsın sığır gibi de yatarsın
en azından ben öyle gördüm çoğu turistten
vay efendim neymiş
hep beraber kahvaltı yapılacakmış
ebru tarafından kaldırılmak işin iyi tarafı olunca
baktım etrafta kimse yok
ortam naz yapmaya müsait
okula gitmesi gereken ama gece süper mario oynamaktan uyuyamamış ilkokullu gibi
kaldırdıkça tamam deyip tekrar yattım

**ebru fırlamalık peşinde olduğumu farkedince
tamam bende yanına yatarım artık babam kaldırır bizi dedi
yanıma yatması başka birşeyimi kaldırmak için yeterliydi ama
babası tarafından o halde yakalanma ihtimali herşeyimi söndürebilirdi
tehdite kalkarak cevap verdim
ortamın hala ikimizden ibaret olmasından faydalanarak bir öpücükle lavaboya geçtim
daha sonra beni hazır kıta aşşağıda bekleyen familyanın yanına indim
-evet ne yapıyoruz dedim
amerikan filmlerini hala yaşayan ebrunun kardeşi
-plan tamam dostum bizi takip et dedi
komikti lan piç
çarşıya yürüyerek gittikten sonra bir yerde kahvaltı yaptık
saat 10 a kadar oturduktan sonra
en yüksek trajlı yapılması gereken tatil aktivitesi olarak boat tura çıktık
kaş'ın koyları yarım adaları etrafında turlarken
mola verilen yerlerde yüzüp yemek yedik
epey hoş geçtiğini sandığım tekne turundan sonra otele tekrar gelip herkes dinlemeye çekildi odasında
ya ebru yorulmamıştı
yada benimle olma isteği ağır basmıştı ki
bizim odadaydı
halden anlamaz piço bizi yalnız bırakmasada ebru o yokmuş gibi davranıyordu zaten
ben kendimi koltuğa ebruda bana bıraktı
piç gardiyan görevini yeterince yerine getiriyordu
akşama kadar yarı mayışmışlıkla ebrunun sorduğu bir kaç soruya cevap verdim
ne kadar mutlu olduğunu onun ağzından dinledim
akşam yemeği için bayanlar süslenirken
biz kaprimsi şortlarımız ve üzerimize bulduğumuz ve en temiz olduğunu düşündüğümüz t shirtleri giydikten sonra
otel barına inip birer içki devirdik erkekler olarak
onları bekleme merasimi kadın erkek eşitsizliğini bir kez daha göz önüne serdi.
koyunlar gibi onlarca dakika barda suladık kendimizi içkilerle
tekrar bir restorana gidip
yemek yeme faslını bitirdikten sonra
meydandaki dondurmacıdan dondurma yiyerek otele döndük
ebrunun tekrar bizim odada birazcık daha kalma isteği reddedilmedi
aynı mevzuların ötesine gidemeyerek gardiyandan dolayı
ertesi güna başladık
ismini hala hatırladığım
akça germe plajına gittik.
serilip güneşlenme denize girip vücudu tuzlu suya bandırma
suyun altında nefesleri tutma ,
şakrabanlıkdan ileri gelen boğulma numaralı derken
yanmış burnum birbirinden faklı tenlere sahip belim ile belaltımla beraber
öğle yemeği için akça germeye gelmeden önceki bir kamping alanına gittik

**peder efendi çok marifetli olduğunu söyleyip etleri kendi pişirmek istediğini söyledi
salata ve yan sanayi mezelerini camping personeline yaptırdı
etleri attı sonra telefon geldi
o sıcakta bütün pişirme olayı benim başıma patladı
allahtan bir zeytin ağacı gölgesindeydik
ben kömürü yelledim
ebru beni yelledi
götüm sıcaktan yellenirken
artık ne konuştuysa amk. etler pişinceye kadar kapatmadı telefonu
işin başa düştüğü et pişirme olayı etlerin afiyetle mideye düşmesinden sonra
yüzmeye güneşlenmeye devam edildi
yine odaya çekilme olayından sonra
ebruyla birlikte uzanıp kalktığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu
piço anne ve baba ortada yoktu
biraz odada onları bekleyip
aşşağı indik hani ordalardır diye
baktık oturmuşlar hep beraber içiyorlar
bizde oturduk
-biz yemeğimizi yedik.siz de gidin bir yere istersniz beraber dedi. babası
aslında pek yediklerini sanmıyordum ama bizi yalnız bırakmaya çalışma jestleri hoşuna gitmişti ebrunun
-hemen gidelim çok acıktım dedi ebru
onların yanından ayrılıp
ebrunun nereye gidelim sorusuyla karşılaşınca
-boşver yemeği odaya gidelim kapıyı kilitleyeyim yatalım dedim
-ben zaten pek aç değilim galiba dedi. ciddiye alarak ama aslında espriye takviye yaparak
bir yer bulduk
romantik ortamı (kendimi çok fazlasıyla aşarak ve hiç espri yapmayıp üzerine iltifatlar yaparak) bozmadım
yemek üstü içkileri de içtikten sonra
liman boyu yürüyüşümüzü yapıp götümünüzün beğendiği bir bank a oturup sevgili olmanın tadını çıkardık
başımıza birşey gelmiş süsü vermemek ve onları telaşlandırmayacak bir saatte geri döndüğümüzde
herkesin yatmış olduğunu gördük
ebru ilk önce kendi odasına gidip
daha sonra benim yanıma geldi
bir süre beraber yattık
dokunmadan öpüşmeden konuşmadan
bu aslında tatilin bitme sinyallerinin ve yakında ayrılacak oluşumuzun tiyatrosuydu
birbirimizi o kadar yakından severken hiç dokunamamak öpüşememek sarılamamak.


**
bir süre öyle kaldıktan sonra
-sana birşey sorabilirmiyim dedim
yüzünü bana dönerek sadece gülümsedi sor aşkım dercesine
-şimdi ben sana dokunmuyorum ya hani.
sen beni gay filan sanmıyorsun dimi dedim
sarıldı bana bir kaç tane öptü
vücudunun ağırlığını üzerime bırakıp birşey hissedince verdi cevabı
-öyle sanmama izin vermiyor dedi. kastettiği şeyde belliydi
yine aynı utançla yüzümü boynuna sarılıp gizledim
geceyi de tamamladıktan sonra
son gün kahvaltı
küçük çakıl plajı
derken tatil bitti dönüş yolculuğunu da tamamlayıp tekrar alanyaya geldik
teşekkürleşme ve güzel bir tatil olduğuna kanaat getirmeden sonra
eve gittim
sabah kalktım ama gidecek yer yok amk.
artık işsiz güçsüz birisiyim
ebrudan
- bugün işe gittin mi dükkana geliyorum mesajını alınca
gerçekleri açıklama zamanı ona da geldi
buluşma yeri belirleyip
üç beş konuştuktan sonra
durumu anlattım
-benim için işten mi çıktın dedi
-sen benim için babanla kavga ettin dedim
-ama şimdi ne yapacaksın dedi
-bir iş bulurum sen merak etme.hem sen ankaraya gidinceye kadar beraber oluruz dedim
buruk sevinçler yaşadı o sene dünya kupasında finalini haketmemize rağmen 3.olmaya sevinmek gibi


**çarşıda iş peşinde koştum gündüzleri ama sezon sonu olması nedeni ile bulamadım
ebru bir iki defa babamın yanında çalış desede karşı çıkınca sormayı bıraktı
babasına işte çıktığımı iş buluncaya kadar söylememesi konusunda da söz aldım
ebru ankaraya dönünceye kadar iş bulmadım aslında bulamadım
para miktarının gün geçtikçe azalıyor olduğunu görmek
depresyona sokuyor gibi olsada
bir aylık bir iş buldum
okulu için üniversiteye giden birisinin yerine all exclusive bir otelde garsonluk
garsonluk tecrübem çok fazla yoktu aslında barmendim ama iş iştir diye kabul ettim
ektra bir şey bilip shato brian servisi yapmana gerek yok çünkü aşçı başı ne pişirse millet onu yiyordu
tezgahtarlıktan kalma ve daha önce barmenken alakart bir otelde çalışmamdan dolayı
müşterilerle konuşma isteğime ciddi bir şekilde karşı çıkılarak uyarı yapıldı
neymiş müşteri ile konuşursam benden yüz bulup daha fazla içermiş herşey beleş olduğu için
mal gibi dolaşıp ne isterlerse onu getir boşlarını topla kenarda dur yapılacak iş buydu
amk. öyle işin bana çok tersti ama çaresiz bir ay katlandım
ama çalışma saatlerinde bırak ebruya mesaj atmayı
telefonu nereye koyduğumu bile unutuyordum
iş çıkışı birikmiş mesajları cevaplayıp tekrar mesajlaşmaya devam ediyorduk
zaten iş yerinde çalışanların hepsi mal dı bana göre.
sikimtonik bir çalışma stili
birbirinden nefret edercesine çalışan mesai arkadaşları
lüksün boku çıkmış salonda duyulan ses sadece mısınız müsünüz
kibarlıktan kırılacak amk millet
biri kola istiyor sokayım kolana diyesim geliyor o derece sinir verici
bir de gündüzleri toplantı yapıyorlar ki hiç sorma
benim çalışma sürem bittikten sonra
yine boşta kaldım
ebru artık dayanamadığını söylemeye başladı bensizliğe
elimden gelebilecek en iyi şey ankaraya gitmekti
kalacak yerimde yoktu
ebru da yurtta kalıyordu
-yarın sabah ankarada olacağım mesajıma tepkisi
-gelmek zorunda değilsin kelebek di
ama ben yine de gittim
-tahmin ettiğimden daha dertli bir karşılama oldu
gözyaşı vardı ebruda
gün boyu da üzgündü
sebebini sormaya korkacak kadar çok seviyordum
ayrılmak istiyor musun diye sorsam evet der
ve zaten nereye gideceği ne yapacağı belli olmayan ben i hepten şaşkına çevirir diye hep alttan aldım
düzelecek az kaldı dayan sabret ne varsa teselli namına yapılacak yaptım
henüz iki ay onsuzken bu derece bunalımda olması
geleceğe numaralı gözlerle bakmama sebeb oldu. artık iyice uzağı göremez olmuştum


**o soğuk ankara kışında kardelen sevinci bile yaşatamadım ebruya.
geleceğe çok karamsar bakmaya başlayan ebru götümden yediğim soğuğu kalbimden getiriyordu
vedamızı ısıtan tek şey bir kaç damla ılık gözyaşı oldu
otobüs yolunda kadere isyan hakkına sahib olmama rağmen
hayırlısı olsun dedim hep
alanyaya tekrar döndüm
bir süre sonra mesaj sayısında azalma
aramalarında tamamen bitme
sevgi sözcüklerinde ise gevşemeler başladı
ana tema hep ayrılığa dayanamamaktı
babası da işten çıktığımı farketmiş beni telefonla arayıp görüşmek istediğini söylemişti
bir kaç gün köye gitmem lazım dönünce görüşelim diye kendime zaman yarattım
köye gittiğimi sandığı süre zarfında iş aramaya devam ettim ama nafile
sadece yeni yapılan binalarda amelelik işi var
babasının ısrarlı aramalarına geliyorum diye cevap verdim
konu belliydi
gel otelde çalış
çalışmama isteğimi gerekçelerle anlattım
ama işe alındın yarın başla birazcık hatrım varsa dedi.
ne iş yapacağım diye soramadım bile
-otel içinde patronunum dışarda yine aynıyız. dene eğer istersen çalışırsın istemezsen çıkabilirsin.ama yarın başla. dedi ve kalktı gitti
masada yalnız kaldım
diğer personelin bakışları üzerimdeydi
en baştaki çalışmama isteğim sebebide buydu
ebruya haber vermedim.
ertesi gün işe gittim
-çok sevindim geldiğine dedi. müdür beyi çağırdı
-yeni elemanımız yardımcı olursunuz dedi
-hangi bölümde çalışacak dedi
bir cevabı olmadığı belliydi
-onu siz halledersiniz dedi
odadan çıktık ne maaş belli nede ne iş yapacağım
müdür kendini tanıttı oteli gezdirdi biraz çalışma sistemlerinden bahsetti
sonra bana daha önce yaptığım işler sordu barmenlik yaptığımı duyunca gerisini konuşmaya gerek kalmadan
-bara geçelim o zaman maaşın işliyor dedi.iyi bir adama benziyordu
bara yaklaştık
diğer bar personeli ile tanıştırdı
zaten beni daha önceden sima olarak tanıyorlardı ve kim olduğumu da biliyordu
sıcak bir tanışma geçmesine rağmen torpilli bir piçsin dercesine baktıkları da belliydi


**ilk gün bana birşey yaptırmadılar
onları izledim
barda 3 eleman daha çalışyordu
otel alakart oteli
yani ne satarsan parasını al sistemi
ebru otele girdiğimi babasından öğrenince akşam beni aradı
-hayırlı olsun yeni işin dedi.
-baban çok ısrar etti dedim
-babam benden daha mı kıymetli bende ısrar etmiştim dedi
ben cevap ararken
-hiç hoşuma gitmedi bu yaptığın dedi telefonu kapattı
söylecek sözlerin varken surata telefon kapatılması kadar sinir bozucu birşey daha yoktur herhalde
offff ki ne of
işten çıksan bir dert devam etsen başka bir dert
bu yaptığı hareketin bedelini ona ağır ödettim
-anladığım kadarıyla senin konuşman bittikten sonra benim söyleyeceklerimin önemi yok yazıp
sonraki hiçbir mesajına cevap vermedim
aramalarında meşkul oldum hep
bu süre zarfında
otel personeline kendimi sevdirmek üzerimdeki damat kıyafetini çıkarıp sizdenim demek adına
işe hep erken gelip hep geç gittim
yıkanması gereken bardağı bardakçı elemana değil kendim yıkadım
barın çöpünün dökülmesine dolaplarının doldurulmasına işim olmamasına rağmen yardım ettim
bana göre barda yanlış yaptıkları hareketleri
bildiğim püf noktalarını artislik ve bilmişlik yapıyor diye anlaşılmasın diye dile getirmedim
zaten elim shaker sallamaya içki hazırlamaya yatkın olduğu için
çok yavaş bundan iş çıkmaz bu nasıl barmen diye laf söylettirmedim
müdür veya ebrunun babası etraftayken
onları görünce çalışıyormuş görüntüsüne girmedim
hiç birisine saygısızlık yapmadım
bana bildiğim şeyleri anlatırlarken biliyorum zaten demedim
çalışma saatlerinde ebrunun babasının yanına hiç gitmedim. yalaka ve ispiyoncu olma ihtimalini ortadan kaldırmak için
ama yavaş yavaş piç ruhumu onlara müşterilerle konuşurken onları güldürmemden
uzun uzun muhabbet yapıp aldığım tipler ve sattığım içkilerden belli ettim
bildiğim 30 kadar bar triğini müşterilere sorarak ilgi odağı oldum
akşamları yemek sonrası çalan müzikte dans etmeye başladım
bir süre sonra beni kabullendiler
şırıngayı verdikten sonra iyice kendime dönüştüm
bu sırada tekrar ramazan bayramı yaklaştı
ebru alanyaya döndü
otele geldi
ben çalışırken bara geldi
biraz surat yaparak oturdu
hiç oralı olmadım
-bir su alabilir miyim dedi bana bakarak
işim varmış gibi görünüp
-bir su verir misin dedim diğer barmene
kasiyer kızla konuştular hoşgeldik hoş bulduk
onlar otururken benim antre saatim geldi
bardan çıkıp giderken
-bekle konuşalım dedi
-sen konuşup ben cevap veremeden dinleyeceksem mektup yaz. görüşürüz dedim. gittim


**gitmemim sebebi kıza artislik yapmak değildi
olası bir ayrılalım isteğine dayanamazdım
gitmek değil kaçmaktı aslında benimki
biraz dinlenip duş alıp saçımı başımı yaptıktan sonra
otele geri döndüm
ebru yoktu ama havuz kenarında bir masa hazırlanmıştı
hiç birşey yokmuş gibi işin başına geçip
gelen içecek siparişlerini çıkardım
ebrunun annesi ve babası birde kardeşi geldiler masadaki yerlerine oturdular
ama ebru gelmemişti
bu durumlarda neler hissedilebilieceğini tahmin edebilirsiniz
kendi kendinize telaşlanır
nereye gitti lan bu şimdi??
ne yapıyor amk. diye düşünür
neden gelmedi diye kendinize sorar
sonrada galiba bana kızdı diye cevap verirsiniz
galibası yok basbaya bana kızmıştı
ama masanın 4 kişilik oluşu vazo içindeki su misali umudumu bir süre canlı tuttu
beynime baykuşlar sıçsın
amk.bu kadar seviyon kızı neden üzüyorsun
telefonu çıkardım
yazdım mesajı
-sen acıkmadın mı??
cevap gelmedi çünkü kendisi geldi bir kaç dakika sonra
mesajı da masada okudu
bana bakmadı bile mesajı okurken ve cevap yazarken
-iştahımı kapatıyorsun
yazdığı cevaptı
ben işime baktım
kafamı oraya çevirmemeye gayret göstererek
yemekler yendi
önde ebrunun annesi yanında babası arkalarında da gelsem mi gelmesim mi sorularıyla boğuşan ebru
merhaba hayırlı olsun geyiğinden sonra
-seni çok çalıştırıyorlar mı oğlum dedi annesi
bu sırada ebru da oturdu bara
-hiç sorma sabahtan akşama kadar paspas çekip bardak yıkıyorum. burda iş bitiyor mutfağa gidip bulaşıkları yıkıyorum
odalara çıkıp çarşafları değiştiriyorum. çimleride cımbızla biçtiriyorlar kurtar beni lütfen dedim. annesine


---yazık kıyamam ben sana dedi gülerek
ama gülmeyen tek ebru vardı
-birşey içermisiniz dedim önce annesine bakarak
-mayhoş bişey yap da içeyim dedi
babasına baktım
aynısından dedi
ebruya döndüm
bana bakmıyordu bile
-siz birşey içermisiniz hanımefendi dedim
cevap vermedi
bende annesi ve babasına iki tane mojito yapmaya başladım
ben yaparken ebru diğer barmene içecek siparişi verdi
içekleri servis ettikten sonra bir kaç tane daha soru sordu annesi
onları cevaplarken aklım hep ebrudaydı
telefonu cebime alıp lavaboya gittim
-hala konuşmak istiyor musun yazıp gönderdim
cevap yazmadı
geri döndüm telefonda kıpraşım olmadı
sonra hastalanıyorum galiba diye izin alıp gitti eve
annesi ve babasıyla bir süre daha konuştuktan sonra onlar da gitti
ertesi gün işe gittiğimde ebru gelmedi. oysa ben gelir diye bekliyordum
o gün çalıştım ertesi gün yine gelmedi
sonra babası hasta olduğunu söyledi ben sormadan
-akşam üstü ziyarete gidebilir miyim dedim
izini aldım
bir çiçek yaptırıp kapısına dayandım
annesi ile kapıda görüştükten sonra odasına gittim
beni gülümsememle ve elimde çiçekle içeri girdiğimi görünce
gözleri parladı ama suratı da asıktı
kapıyı kapattım
bir iki adımla yanına yaklaşacaktım ki
-gelme sana da bulaşır bütün huylarım dedi
durmadım yanına yaklaştım
çiçeği yanına bıraktım
eğildim yanağını öpmeye çalışırken kafasını diğer tarafa döndürdü
yine de öptüm
eliyle sildi


** yüzü öbür tarafa dönükken
-hoş geldin alanyaya. bayramın mübarek olsun. özür dilerim. geçmiş olsun. dedim
yüzü hala öbür tarafa dönüktü
ellerini tutmaya çalıştım kaçırdı
sonra yine yakaldım
başını kendime çevirdim gözlerinde yaş vardı
zorla sarıldım bir elimi başının altından geçirerek
bir kez daha öptüm
dudağından
sonra başımı döndürüp numaradan öksürdüm
-hasta oluyorum boş yatak var mı bu revirde dedim
zorla sarılma yerini özlem giderici sarılmaya bıraktı
muhtemelen hasta olacaktım ama kimin umrunda amk
-bir kez daha öpeyim yanından doktor bile kaldıramaz artık dedim
-gerçekten hastalanacaksın uzak dur dedi
-babandan bana izin alırsın bi kaç gün yatarız beraber dedim yine öptüm
-tamam bitti hasta ziyareti kısa olur git artık dedi
-tamam dedim
kapıdan dışarı çıktım
masada duran bayram şekerinden iki üç tane alıp tekrar odaya girdim
-yine ne oldu dedi
-bayram ziyaretine geldim dedim
yanına yaklaşıp şekeri uzattım
- bayramın mübarek olsun dedim
-tamam seninde görüşürüz hadi dedi
-bir kere sarılıp öpüşseydik dedim
-hastayım görmüyor musun dedi.
-olsun dedim yine sarılıp öptüm
-tamam git artık deli dedi
tekrar gireceğimi bildiğim için uzatmadan yine çıktım
annesi ile zaman geçsin diye bir kaç muhabbet yapıp tekrar odaya girdim
gülerek karşıladı bu defa solgun yüzü ile
-yine ne var dedi
-oooo sevgilim gelmiş ankaralardan dedim
-ben senin sevgilin değilim dedi
-hadi yaa arkadaş mıyız dedim
-arkadaş bile değiliz dedi
-yanlış yere mi geldim yoksa ben dedim.
-yanlış zamanda yanlış şeyler yapıyorsun dedi
-iyi tamam gidiyorum o zaman dedim
-hep de yanlış zamanda gidiyorsun dedi
yanına yaklaştım uzandım onu biraz kenara iterek
-gitme zamanımı hep sen belirliyorsun aslında ama farkında değilsin.bu defa farkında olarak yine sen karar ver git deyinceye kadar yanındayım dedim


**yanına hiç gitmeyecekmiş gibi iyice yerleştim
işe gitme zamanım geldi kalkmadım
ebrunun annesi kapıyı çaldı
hemen doğruldum
oturur vaziyete geçtim
içeri girdi
telefon elinde konuşmaya devam etti
-burda. ebrunun yanında tamam merak etme dedi
babasıyla konuştuğu belliydi
geç kaldık amk işe
-ben gideyim artık dedim
annesi
-ben izin veriyorum sana istediğin kadar otur dedi
-yok ben gideyim ayıp olur dedim
-ebruyu böyle bırakırsan ayıp olur dedi
-hastayım ona da bulaşacak anne gitsin dedi ebru
annesi siz bilirsiniz diyerek çıktı odadan
kulağına eğilip
-seni bir kere daha öpmeme izin verip iyice ''sen''hastalığını bulaştırır mısın bana dedim
-sen zaten şifamı kapmışsın. dedi
yanağından öptüm
-şimdi iyice çaresiz hastalığına düştüm. beni öldürme lütfen seni seviyorum dedim
eli elimdeyken yataktan kalktım
-görüşürüz dedim
gittim
-bende seni seviyorum diye mesaj attı
işe gittim.
geç kaldığım için özür dileyerek bara geçtim
2 gün daha ebruyu antre saatlerinde ziyaret ettim
herşey normale döndü
iki gün de dışarı çıktık beraber yürüdük. konuştuk yedik içtik
sonra yine ayrılık
şimdiye kadar ki en zor vedaydı
günler geçti
ben çalışmaya
o okumaya
beraber mesajlaşmaya devam ettik
3 defa daha geldi yaza kadar
daha ötesi olmaz sandığım aşkım gitgide büyüyordu
bu arada otelde kış boyu genelde yaşlı müşteriler olduğu için manita olayları da olmuyordu
o konuda rahattım
ama otel havuzuna girmeye başlamalar başlayınca
yazın geliyor olduğunun farkına vardık
genç nüfusun gelmeye başlamsıyla
oteldeki genç personelin de kilotları kabarmaya başladı
personel arası
şu kız benim bu kıza kimse sulanmasın muhabbetleri başladı
içkili ortamda direk çalışan gençler olduğumuz için kızların ilgisi genelde barmenlerdeydi
bunda içiyor olmaları ve barın loş ışıkları da etkiliydi
herkes kız seçimi yaparken
ben tamamen gay kaldım konuya
bana muhabbetçe yaklaşmaya çalışan kızlara gay olduğumu söyledim
espriyi anlamayan siksalak kızlar
dalga geçtiler
ebru olmasa ben onlara dalgayı gösterirdim hak ettikleri ama
hristiyanca da olsa dua etsinler ebruya amk.
ben sınıfta kaldım beyler
4 dersten kaldım
ebru sınıfı tekrar geçip geldi alanyaya
kış boyu farkedemediğim bir olayı
ebru gelince farkettim
kasiyer kız ajanmış
yan gözle baktıklarım bile rapor edilmiş
neyse ki bir bok yememiştim
bir yaz günü ebru babasından izin alarak benimle diskoya gitmek istediğini söyledi
izini aldık
iş çıkışı taksiye bindik
ama gideceğimiz adres ebru tarafından disko olarak belirlenmedi
bizim evin adresini verdi
taksici de olduğu için ne yapacağız bizim evde diyemedim
taksiden indik
-diskoya gidecektik hani dedim
-boşver diskoyu konuşamıyoruz orda dedi
eve çıktık. bizim aileden kimse yok annem babam yaylada bu ebru tarafından biliniyordu
kardeşim nerde allah bilir
bir şişe votka aldık
yanına da tanta ilimon
yukarı çıktık
birer bardak doldurduk
salona geçtik
içki içme bir bardakta sınırlı kalırken
öpüşmelerin hesabını tutamaz olduk
haliyle kan başka yerlerimde pompalanmaya başladı
ara vermek istedim
verdirmedi
onu caydırmak için elimi kolumu fazla uzattım street fighter da ki dhalsim gibi
korumaya geçmedi kendini
boynunun altını ilk defa utançtan kızarmış olarak gördüm
biri beni hiç durdurmadı
bu kısmı çok özet geçiyorum
beraber olduk.
ilk defa
bakire miydi evet
pişman mıydı??
  
 **hiç beklemediğim bir zamanda hiç beklemediğim birşey gerçekleşmişti
   kış günü karpuz yeme zevkinin istediğin tadı alamakla orantısı gibiydi
  sanırım ondan daha fazla bir pişmanlık vardı içimde.
  ben onca sene bekledikten sonra bu kadar basit olabileceğini düşünmüyordum
  aslında sexden daha zevkli olan karşı koymalarıymış
  olmaz demesiymiş,
  elimi çekmeleri,istediğim yerlere dokundurtmamasıymış
  uzun öpüşmelerden sonra çektiğim taşşak şişmesi acıları bile daha zevkliymiş
  herşey oldu bitti
  arkasında koşacak birşey kalmadı
  ebruyu sevme amacım onun sahibi olmak değildi zaten
  o da bunun farkında olduğu için
  bu güveni ona vermiştim
  peki şimdi ne olacaktı
  biraz acısı vardı
  olan bitenden konuşmak için doğru zaman değildi
  ama herşeyden sonra hadi seni eve götüreyim demek
  fahişeye bu senin paran hadi eyvallah demekten farklı olmayacaktı
  ben bunları düşünürken o sadece bana sarılıyordu
  kollarımdayken annesiymişim ve gidecek başka kimsesi yokmuş gibiydi bebeğim
  bu sorumluluk tahmin ettiğimden daha da ağır geldi bana
  artık hata yapma lüksüm azalmıştı
  bir kız en değerli hediyesini bana vermişti
  teşekkür bile edilemeyecek bir hediye
  öyle ki teşekkür etmek çok basit kaçardı
  konuşmak için kelime bulmakta en zorlandığım anlardan birisiydi
  ne denilebilir di ki??
  ben birşey demedim
  o da diyemedi
  o uzanırken artık bana ait olan bedeninin sadece yanak kısmına bir öpücük konudurarak
  kalktım ve duş almaya gittim
  havuzdan çıkmak bilmeyen çocukları gibi dudaklarım morarıncaya kadar duşta kaldım
  sonra üstümü giyip tekrar yanına gittim
  o da kalkmış
  üstünü giyinmiş oturuyordu
  kaçamak gözlerle bana bakabiliyordu sadece
  yanına oturdum
  -sıcak su var istersen dedim
  -beni eve bırakırmısın lütfen kelebek dedi
  saat de diskoların kapanma saatini geçmiş
  annesi ve babasının merak etmeye başlamasına çeyrek vardı
  -taksi mi çağırayım yürüyelim mi dedim
  -yürüyelim dedi
  dışarı çıktık
  annesi yada babasına telefon açtı
  -yoldayız yürüyerek geliyoruz merak etmeyin dedi kapattı
  ben o telefonla konuşuyor diye birkaç adım ötedeyken
  o elinin ellerimi tutmaya ihtiyacı olduğunu belirtircesine
  elleri benim ellerimi arıyordu
  onca yıldır tuttuğum eller bile farklı gelmişti bana
  sıkıca tutmaya çalışmasından dolayı
  dakikalarca sessizce yürüdükten sonra
  evlerinin önüne geldik
  merhamet dileyen gözlerle bana
  -lütfen üzme artık beni dedi
  kirpiklerim bir saniye kadar kapalı tutarak verdim tamam işaretini
  sarıldık
  dudakları kulağıma yakınken tekrar
  -lütfen dedi
  -söz dedim
  sarılma bitince
  zaten düzgün olan saçlarını ve üstünü başını tekrar düzelterek
  -iyi geceler seni çok seviyorum dedi
  -biliyorum dedim gülümseyerek
  -işe geç kalma yarın hadi git dedi
  -tamam patron hanım dedim
  tekrar iyi gecelerle ayrıldık
  taksiyle eve gittim
  beraber yattığımız yere yattım
  bir iki saç telinin benim için bu kadar değerli olacağını düşünemezdim
  şairler,besteciler senin bir saçının teli için ölürüm derken
  gerçekten ölmeyi düşünerek yazdıklarını farkettim
  türküler geldi aklıma abartı yapmadan samimice yazılmış geldi hepsi
  yoksa hassiktir amk. kim kimin için ölür bu devirde diye düşünüyordum hep
  itina ile topladım dökülmüş saç tellerini
 //
 **koyacak yerin bile kıymeti olacaktı o telleri
   hayat yaşanları bir kenara koymak gerektiğini hatırlatırcasına uykumu getirdi
   ve tekrar kalktığımda gitmem gerekn bir iş vardı
   hayatın sikinde bile değildi yaşanmışlar
   kim kimin altına yatmış
   kim kimi sevmiş umrunda değildi
   banane amk.dercesine za man akıp gidiyordu
   sikiniz bir deliğe girince süperman olmuyorsunuz piç kuruları
   dün neyseniz yine osunuz
   işe yine otobüsle giden kuru fasulye yeyince osuran
   uçamayan.götünden ışın çıkaramayan insancıklarız hepimiz
   ne o yoksa hepimiz kendi kendimizin götünü kaldırmaya müsait hayvanlar mıyız
   hayat bilgisinin artislik diye bir dersi yok
   hiç bir zaman bana 10 üzerinden 10 vermedi
   çok iyi geçtiğini sandığım derslerden bile sıfır aldım hep
   sıçmaya tekrar gidince
   hep bütünlemeye kalırsın
   hiçbirşeyi de bütünleyemezsin
   otele gittim
   kimsenin bi sikten haberi yok
   bira doldur kola aç şarap buzla kovaya gönder
   çalıştım it gibi
   ebru gelsin istemedim
   yaptığım şey bir diğer barmene
   olm dün gece şu karıyı evire çevire ile başlayan bir hikaye anlatmak değildi
   kendimde kalması gereken bir sırdı
   gömülü toprağımın altında yatan vatan dedelerime layık bir şekilde yaşamak gerekiyordu dün geceyi
   içimde ama saygıyla
   kimse umrumda değilken
   ebrudan mesaj geldi
   -izin al babamdan görüşelim.çok yalnız kaldım ama öncekiler gibi değil yazıyordu
   -işim bitinceye kadar yalnız kalalım dikkat çekici olmasın sırrımız dedim
   -mesajını bekliyorum o zaman dedi
   işimi bitirdim
   artık dur  diyecek kimsede kalmadı
   -hazırım nereye geleyim dedim
   -buluşmasak mı acaba kendimi çok basit hissediyorum dedi
   -buluşacağın kişi benim.benim içinde basit birisi değilsin dedim
   -yanlış anlama ama çok pişmanım dedi
   -anlıyorum.seni evden almaya geliyorum hazır ol aşşağıda dedim
   -yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum dedi
   -yüzüme bakmadan konuşursun o zaman dedim
   evlerinin altına gittim
   bekliyor olduğumu belirten bir mesaj attım
   aşşağı indi
   evet yalnızdı
   yalnız hissediyordu
   bir sarılma ile onun yanında olduğumu belirtmek istedim
   ağlayarak
   -yalnız kalsam daha iyi olacak galiba dedi
   -beraber yaptık acısı yaşanması gerekiyorsa beraber yaşayalım dedim
   -teşekkür ederim ama ne diyeceğimi bile bilemiyorum bana biraz müsade et dedi
   -yanımda da bilmemeye devam edebilirsin.bırakama seni böyle dedim
   -kimseye söylemedin dimi dedi
   -oteldeki herkese ballandıra ballandıra anlattım dedim
   -hala şaka yapıyorsun.dedi çok sitemkar bir şekilde
   -sadece ikimiz bileceğiz merak etme dedim
   -hap aldım bugün inş. bişey olmaz dedi(gün ertesi hapı hamilelik önleyici)
   -olmaz üzülme dedim
   -ben çıkıyorum yatmaya kusura bakma dedi
   -iyi geceler dedim
   alnından öpüp uğurladım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder